Esasında her şey 'anne'yle başlıyor.. Ben ne zaman sınava girmeden önce 'anne dua et, iyi not alayım' desem, annem 'tek sana değil, herkesin çocuğunun sınavı iyi geçsin' dedi. Ben ne zaman kendim için birşey istesem, annem 'Allah herkese versin, tek sana değil' dedi. Hayattaki tılsımlardan, öğrenilmesi gereken derslerden biriydi annemin öğretmeye çalıştığı sanırım: Bir şeyi isterken, sadece nefsin için değil, tüm insanlık için istemek. Ama bu söylendiği kadar kolay olmuyor. Hayatta çok fazla tekamül evreleri var, ve her seferinde kendinden geçip, herkes için istemek kolay olmayabiliyor. Ama biz anneler /aileler olarak çok büyük bir fark yaratıp, bencil olmayan, duyarlı ve paylaşan bir nesil yaratabiliriz diye düşünüyorum. Şu an tüm dünyaya yetecek kadar yiyeceğin olması ama dünyanın birçok yerinde birçok insanın ve bebeğin açlıktan ölmesi beni en küçüklüğümden beri şoka uğratan bir durum.. Bana bayramda 'niye TR'de yaşıyorsunuz ki, gidin yurtdışına, ne işiniz var burda' denildikten sonra şöyle bir soru geldi 'neden bu ülke için umutlusun?' Ben de dedim ki 'eleştirdiğim noktalar var, ama ben bunların düzelmeyecek şeyler olduğuna inanmıyorum ve eleştirip oturup kalmaktansa değiştirmek için daha doğrusu daha güzele doğru bir hayat olsun diye uğraşıyorum' deyip, projelerden bahsettim. Evet ben umutluyum, ama bu umudu tekbaşıma gerçekleştirebilmem gibi birşey söz konusu değil. Ama herkes kendi çocuğuna benim umut ettiğim hisleri, analitik düşünmeyi, kendini başka bir canlının ve insanın yerine koymayı, duyarlılığı vs.. öğretirse, hepbirlikte bu umudun gerçek olacağını biliyorum. Çok ütopik gelebilir ama ülkemizdeki kutuplaşmanın, ayrımcılığın vs.. bile Kitap Okuyan Çocuklar Projesi'yle uzlaştırılabileceğini düşünüyorum. İnsan bilmediğine düşmandır prensip olarak, ama insanlar birbirlerini çocuklarının etrafında tanıyıp, anlamaya çalışırlarsa, birbirlerine zor zamanlarında destek olurlarsa hiçbir büyük sorun kalacağına inanmıyorum.
Hayat paylaşınca gerçekten çok güzel.. Paylaşmanın bir tadı var. 2000'lerden önce Reader's Digest'in bir sayısında şöyle bir makale okumuştum: hayatında hayır işleriyle uğraşmayanların başına hep olumsuz şeyler geldiğine, ama hayır işlerine koşturup, hayır kurumlarına para verenlerin daha az başına kötü olay geldiğine dair bir sigorta şirketiydi sanırım araştırma yapmış. Ben de buna çok inanıyorum. Hayra verdiğin hayır olarak geri döner. Hayatta bumeranglar var esasında. Bizim yaptığımız iyilik olsun, kötülük olsun bumerang atmak, o bize geri dönüyor. Karma felsefesinde olduğu gibi hayat bence de.. Hayata ne verirsen o onu sana geri veriyor. Ya da Şemsvari: hayat bir dağ, dağa ne söylersen yankılanarak sana aynı şeyi söylüyor..
Ben kendi hayatımda birebir yaşadım: aramın hiç iyi olmadığı biri için, sürekli olarak olumlu sözler söyledim, hani kırk kere söylenen şeyin gerçekleşeceği ile paralel olarak ve oldu gerçekten de... Türkiye'ye geldiğimden beri insanların sürekli ülke hakkında, gidişat hakkında, hayat hakkında söylendiklerini görüyorum. Araba kullanırken bile insanlar huzursuz, aceleci <[ki araba kullanma hayatıma Delfina'yı anaokuluna götürme mecburiyetinden geldi, yine kızım beni geliştirdi, onun sayesinde asla yapamam dediğim bir maceranın içine girmem gerekti] trafikte meditasyon yapıyorum artık, ve çok işe yarıyor. Kendime bir acelemin olmadığını söylüyorum, insanlara ve arabalara yol veriyorum. Olumlu bir ruh halini etrafıma yaymaya çalışıyorum >.
Ben artık olumlu sözler söylenmesi ve yapıcı & yaratıcı hareketlerde bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Bu da elele vererek daha kolay olacak, buna eminim..
Hayat paylaşınca gerçekten çok güzel.. Paylaşmanın bir tadı var. 2000'lerden önce Reader's Digest'in bir sayısında şöyle bir makale okumuştum: hayatında hayır işleriyle uğraşmayanların başına hep olumsuz şeyler geldiğine, ama hayır işlerine koşturup, hayır kurumlarına para verenlerin daha az başına kötü olay geldiğine dair bir sigorta şirketiydi sanırım araştırma yapmış. Ben de buna çok inanıyorum. Hayra verdiğin hayır olarak geri döner. Hayatta bumeranglar var esasında. Bizim yaptığımız iyilik olsun, kötülük olsun bumerang atmak, o bize geri dönüyor. Karma felsefesinde olduğu gibi hayat bence de.. Hayata ne verirsen o onu sana geri veriyor. Ya da Şemsvari: hayat bir dağ, dağa ne söylersen yankılanarak sana aynı şeyi söylüyor..
Ben kendi hayatımda birebir yaşadım: aramın hiç iyi olmadığı biri için, sürekli olarak olumlu sözler söyledim, hani kırk kere söylenen şeyin gerçekleşeceği ile paralel olarak ve oldu gerçekten de... Türkiye'ye geldiğimden beri insanların sürekli ülke hakkında, gidişat hakkında, hayat hakkında söylendiklerini görüyorum. Araba kullanırken bile insanlar huzursuz, aceleci <[ki araba kullanma hayatıma Delfina'yı anaokuluna götürme mecburiyetinden geldi, yine kızım beni geliştirdi, onun sayesinde asla yapamam dediğim bir maceranın içine girmem gerekti] trafikte meditasyon yapıyorum artık, ve çok işe yarıyor. Kendime bir acelemin olmadığını söylüyorum, insanlara ve arabalara yol veriyorum. Olumlu bir ruh halini etrafıma yaymaya çalışıyorum >.
Ben artık olumlu sözler söylenmesi ve yapıcı & yaratıcı hareketlerde bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Bu da elele vererek daha kolay olacak, buna eminim..
Sana kesinlikle katılıyorum..ben de bunu sık sık yaşıyorum. Yaptıklarımın geri dönüşünü hep oluyor... ve ben de hep iyi şeyler yapmaya düşünmeye çabalaıyorum
ReplyDeleteSon zamanlarda zorlansam da, ben de aynı şekilde hep olumlu düşünmeye ve büyük resmi görmeye odaklanıyorum ve iyi düşününce iyilikleri çektiğimi görüyorum. Ama ay ne kadar olumsuz insan var etrafta onu da görmeye başladım yahu! :) Çok güzel bir yazı olmuş!
ReplyDeleteHarikasın.Yine birşeyler kaptım yazından. Son 5aydır tevekkül etmek,olumlu düşünmek ve hayata pozitif bakmanın kansere bile olumlu etkiler yapabildiğini mutlulukla gördüm.İnsanın en kolay değiştirebileceği kişi sadece kendisi.
ReplyDelete