My photo
a utopist, a green, a free soul, a liberal, a young (well let's say 'a new' rather than 'young') mother, a rebel, a thinker, a smiler, a wonderer, a note, a butterfly, a rainbow, a nymph, a kite, a wave, a breeze from the sea, a purple soul, a chocolate-addict, a lover...

Wednesday 30 November 2011

Delfina'nin ileride dondurma yiyebilecegi bir yer..

Esasinda franchised dukkanlari hic sevmem. Mahalle dukkanlarini severim, sicak ve bildik. Ama Ortakoy'de acildigindan beri L'era Fresca'ya dadanmis durumdayiz. Gecen hafta Delfina'nin dogum gunu Persembe'ye geliyordu ve biz de cekirdek aile olarak birlikte L'era Fresca'ya gittik ve harika bir waffle yedik ve sicak cikolata ictik. Enfesti :) Ve bunun uzerine bugun yine canim waffle cekti bu sefer Bebek'teki subesine gidip findikli, vanilyali ve cikolatali dondurma toplariyla denedik, daha da guzel oldu. Hele findikli bundan sonra favorim :) Ben kucukken bir tane Fransiz genclik dizisi vardi ve ben ordaki kup dondurmalara [o zamanlar TR'de yoktu oyle dondurmalar], genclerin bir dondurmaciya gidip bulusmalarina bayilirdim. Iste L'era Fresca oyle bir yer. Ama beni oraya ceken farkli bir sey. Diger firmalar gibi dondurmalarinda glukoz surubu, renklendirici vs. kullanmiyorlar. Sut satan bir dondurmacidan daha guzeli olabilir mi? Cam sisede sut satiyorlar. Harika! Bir de depozitolu yapsalar daha iyi olacak, boylece o cam siseler geri donusumde kullanilmis olur. Cok guzel dondurmali tatlilari var. Bugun cikolata cesmesi diye bir tatli denedik vanilyali dondurmayla cok cok guzeldi. Cayi da harmanliyorlarmis, begamutlu, kendimden gectim :) Bir daha evin disinda canim cay cekerse nereye gidecegimi biliyorum. Ve calisanlari cok sevecenler, sanki 'franchised' bir kafeye gitmiyorsun da bir tanidiga oturmaya gidiyorsun. Ya biliyorum, oyle bir yazdim ki sanki bana para verdiler reklamlarini yapayim diye. Ama oyle hic degil. Bugun ve gecen hafta ayni misafirlige gitmisiz gibi agirlandik. Cok guzel bir ortam ve gercekten cok lezzetli urunleri. Delfina sekerle hala tanismadi. Ama saniyorum ki onumuzdeki yaz itibariyle dondurma yemeye baslayacak. Ve ben kizimi gonul rahatligiyla goturebilecegim bir dondurmaci bulmus olmaktan cok memnunum :)


not: sicak cikolatayi da TR'deki kafelerin cogunun aksine gercek cikolatayla yapiyorlar anladigim kadariyla. Cok guzeldi, bir de ustune krema koysalar olaganustu olacak :)


not 2: Delfi kadar kucuk bebekler icin pek ise yaramasa da, siz tatlinin dibine vururken boyama kitabi vermeleri de cocuklar icin iyi oluyor :))
Gerisi burda...

Monday 28 November 2011

Türk insanının kendini aştığı an

Gecen gun Suleymaniye-Eminonu taraflarinda Yeni Zelanda yolculugumuz icin hediye alis-verisi yapip, pilimiz bitip tukendikten sonra Eminonu'ndeki Asli Borek'te soluklanmaya karar verdik. Neyse, yukari ciktik, siparisimizi verdik, her zamanki gibi garsonlar Delfina'yla oynamaya calisiyor ya da benim kizim her zamanki gibi herkesin dikkatini ustune cekmeye calisip, bunu basariyla yerine getiriyordu. Once Delfina'yi emdirdim tabi [yani bebegin annesinin ben oldugum asikar]. Sonra garson gelip ne dese begenirsiniz? "Abla bebek [Delfi'yi gostererek] yabanci mi?" Dumur dumur olmanin da otesi bir sey oldum. Ne abuk bir sorudur bu ya? Ben de dedim "hayir, benim bebegim!" Sonra sorularin ardi arkasi kesilmedi tabi. Esim Turk mu, nereli, soyle mi boyle mi.
Gecen gun Damien adina bir kargo yollamak icin kargo sirketine girdim. Kadin soyadimi ve esimin ismini gorunce sordu: "Yabanciyla evlenmenin, Turk'le evlenmekten farki yok dime?". Ben yine dumur oldum tabi ve dedim "daha onceden Turk'le evlenmedigim icin bilemiyorum". Insanlar mi patavatsiz, yoksa saf mi, ben anlamadim.
Malum trafik kazasindan sonra doktora ayagimi kontrol amacli gostermek icin Baltalimani Kemik Hastanesine mecburen hepberaber gittik. Damien Delfi'yi bebek arabasinda tasiyor, ben de kendimi tekerlekli sandalyede suruyorum. Cok garip bir tablo. Esasinda ben Delfi'yi sursem, Damien benim tekerlekli sandalyemi surse daha kolay olabilirdi benim icin ama ikinci bir kazaya da maruz kalabilirdik! Allah korusun!
Neyse, ben tekrar rontgen cekildim, tekrar siraya girdim rontgeni gostermek icin. Kadinlar yine beni soru yagmuruna tuttular. Neymis, "Turk erkegi kadar iyi miymis yabanciyla evlenmek" vs. vs.
Ne diyim, Türk insanının kendini aştığı an diyeyim.
~
Inanilacak gibi degil ama dun bu yaziyi yazdiktan sonra Delfi'yi 1 yas asisina goturduk. Sonrasinda da Damien Delfi'yi eve cikardi, ben de bir deniz havasi alayim dedim. Donuste, son bir yildir benim deyimimle ozgur, 'free range', Turk deyimiyle koy yumurtasi aldigim kucuk bir yufkaci var. Ordan yumurtami aliyordum ki Damien'i ve Delfi'yi de taniyan teyzem oyle bir soru sordu ki yol boyunca deliler gibi gulmekten, eve geldigimde gulme krizine girmekten kendimi alamadim. Teyzem soyle sordu: "Kocandan memnun musun?" Boyle bir soruya nasil cevap verilebilir ki diye dusunurken, "ithal dime senin kocan" dedi. Ben iste o noktada koptum. Dunku yaziyi yazdiktan sonra, bu sorularin daha da bir garibiyle karsilasmam saniyordum. Ama yok, ya Turk insani Turkce bilmiyor, ya cok saf, ya koca burunlu ki o burunu her yere sokmaktan zevk aliyor, ya da bilemiyorum. Ya normalde haftada bir kez yumurta alirken 2dakka gordugun bir insana boyle bir soru sorulur mu ya? Ve de 'yabanci' kelimesini 'ithal'le es tutmak! Sozun bittigi yerdeyim.
Gerisi burda...

Thursday 24 November 2011

Happy birth-giving day to me

Last year today I gave birth to my gorgeous Delfina..

And today I came to the realisation that with every birthday of my li'l Delfina, she will get away from the core circle (i.e. me) and introduce new circles to her life.
What do I mean? She was physically connected to me last year today. But by the noon of today last year, the cord connecting her to me was cut. From that moment on, she has kept on  becoming a free individual... It is wonderful to see her grow up and become more independent standing on her own feet (both literally and verbally). 
Aunty Emel and her cuzzies at Delfi's first birthday party in Izmir
introducing new circles..
By today last year, she was no longer physically attached to me. There is not a visible cord anymore. No hold on, actually she is still attached to me. She's connected through breastfeeding... Her food is coming through me.
The daughter-mother relationship is like circles.
Babies grow up and find other circles but
the relationship with the mother always stay at the core.
Alas, I am sadly aware that with every passing year she will be more independent and she will be more social and from the little circle of life she started with, she will discover more circles. However, no matter what happens, even though the first cord was cut, we are connected. She will discover more circles but the circle of our relationship will always stay at the core, only with love love love.

Gerisi burda...

iyi ki dogdun bebegim...

Sevgili Kizim

Iyi ki dogdun... Hayatima huzur ve mutluluk getirdin...

Bugun itibariyle bir yasindasin ve cok buyuk isler basardin bu bir yil boyunca. Baban ve ben de pek fena sayilmazdik hani...

Bir yas itibariyle, uc gun once patlayan iki kucuk disin de dahil olmak uzere tam 6 disin var.
Ilk dogdugun kilo ve boyu bir hayli katladin. Senin yasitin bebeklerin %95'inden daha uzunsun ve daha kilolusun. Normalden uzun bir bebek oldugun icin cok da asiri tombis durmuyorsun ama bu anne sutuyle beslendigin icin cok da normal. Doktorumuzun dedigine gore ince bir kiz olacakmissin buyuyunce. Ama bu illa da boyle olcak diye bir sey yok. Zayiflik guzellik diye bir anlayis cok da mantikli degil, onemli olan saglikli bir birey olman...

Etrafa nese, hayat ve mutluluk sacan bir bebeksin... Tam bir sirinesin. Yolda yururken, ya da bir magazaya girdigimizde herkes sana hayran kaliyor, senin hakkinda anne-babana cok guzel sozler soyluyor... 

Bu yil boyunca birlikte sarkilar soyledik, oyunlar oynadik. Muzigi ve sarki dinleyip soylemeyi cok seviyorsun, ee ne de olsa ben Konservatuarda calisirken sen bu dunyaya gelmeye karar vermistin...

Dogdugundan beri disa donuk bir bebeksin, benim deyimimle tam bir sosyal maymunsun. Mesela dun SultanAhmet'e gittik seninle ve donus yolunda artik bebek arabanda oturmaktan cok sıkılmıştın  ki, ne yapayim ne edeyim derken gidip en kalabalik yere oturdum sana alaka gosteren olur da canin sıkılmaz diye ve her zamanki gibi ise yaradi ve yine gullerin acti, boylelikle feribota kadar olan 15 dakikalik sure kolay gecti.

Ilk kelimen neydi? Hmmm ilk bebekliginden beri ilginc bir sekilde 'aanne' diyordun ama bunu bilincli bir kelime olarak kabul etmemem gerekiyor. Ilk kelimen 'babababa'ydi [11 Eylul itibariyle] :) Daha sonra korktugun ya da bana ihtiyacin oldugu anlarda 'anne' dedin, daha gecen hafta izmir'den gelir gelmez de 'dede' ve 'nene' dedim. Tabi bu arada 'mama' da dedin :) 'mama' mi 'mummy' mi 'meme' mi hangi anlamda bilemiyorum tabi :)

Vucut dilini harika kullaniyorsun: gel gel yapip, alkis yapiyorsun. Istemedigin bir yer olunca elinin tersiyle itiyorsun. Son bir aydir, sirinesin ya, omuzlarini kulaklarina dogru cekip basini hafif yana egiyorsun: bu beni sevin ben ne kadar tatliyim demek :)

26 Nisan'da ilk kez yattigin yerden donmeye basladin.
8 Mayis itibariyle otururken arkaya dustugunde, tekrar dogrulup kendi basina oturmaya basladin.
Emekliyorsun [25 Agustos itibariyle], tay tay duruyorsun [Ekim itibariyle], kollarindan tutarsak baya bi yuruyebiliyorsun. 

Iki-uc gundur sicak geldiginde yelegini cikariyorsun, ayakkabilarini ve coraplarini cikariyorsun.

Banyo yaparken kenarlara tutunup kalkmaya calisiyorsun. Ama bir su kuşusun :)

Uykularin bir ay onceye nazaran daha iyi. Gece boyunca 15-18 kez kalktigimi biliyorum son bir yildir, ama artik daha uzun soluklu uyumayi ve gece daha az emmeyi basariyorsun bu da benim icin harika cunku artik daha dinlenmis olarak kalkabiliyorum. 

Muzik sesi cikaran oyuncaklarinla ve topla guzel oynuyorsun. Topu atip tutabiliyorsun. Kitaplara bayiliyorsun. Dun benim ortaokul ing-turkce Redhouse sozlugumu almissin eline sayfalarini nazik nazik ceviriyorsun, pek bir hosuma gitti :) Kitaplarinla uzun sure vakit gecirebiliyorsun. Bunun yaninda ceviz, kuru kabak gibi dogal oyuncaklarin da var. Olabildigince sana ahsaptan yapilmis oyuncak almaya calisiyorum. Bakalim Yeni Zelanda'ya gittigimizde nasil dogal oyuncaklar edineceksin...

Hala emerek uyuyorsun ki bu bence cok guzel bir sey. Emzirerek uyutmak kimilerince iyi degil ama bence bu cok ozel bir bag ve sen bunu boyle seviyorsun ve ben de...

Saclarin dogdugunda benimkiyle ayni renkti ve ucu tamamen sariydi ama simdi acik kumralsin ve tabii ki dedelerinden gelen hafif kizillik gunes saclarina vurdugunda belli oluyor. Gozlerin babanin mavisiyle ayniydi ama artik biraz rengi acildi. Ama goz seklin benimkisiyle ayni! Hatta benim bebeklik resimlerimle karsilastirdigimda benzerlik daha da artiyor.

Ilk kez babandan 5 gunlugune ayri kaldin, baban ingiltere'ye tez savunmasina gittiginde ve benim icin hayat o bes gun boyunca cok kotuydu cunku, kucuk ama harika bebek, anladin babanin gittigini baban evden ayrildiktan yarim saat icinde. Cok hisli bir bebeksin, hislerin cok kuvvetli.


Ilk girdigin deniz Urla, sonrasinda Foca, Cesme ve Bodrum. Benim karnimdayken de Cesmede yuzmustun...
Ilk yedigin kati gida elmaydi - kasitli yapmadim bunu ama bilincaltimin bir oyunu da olmus olabilir :)
Ilk gittigin muze Sabanci Muzesi oldu, Emirgan'daki.
Ilk sertifikani bebek masaji kursunu Do-um'da bitirerek birlikte aldik.
Ilk ön alt iki dişin çıktı [5 Haziran]. Zaten dişlerin hep iki iki geldi. Sonra üst ön [20 Agustos] ve üst ön'ün sağ ve sol  tarafindakiler [15 Kasim].
Ilk baligini Bodrum'da yedin.
Ilk gittigin konser Ortakoy meydaninda Babazula konseri oldu [15 Agustos].
Ilk kez ucaga 15 Ocak'ta , annenin vatani izmir'e gitmek icin bindin.
Ilk kez 21 Subat itibariyle kahkaha atmaya baslamis bir bebektin.
8.5 aylik oldugunda kati gidaya tam anlamiyla gectin. Bizimle birlikte kahvalti yaptin, ogle ve aksam yemegi yedin. 
Cok sosyal bir bebeksin, mutlaka her gun seni bir disari cikartmak gerekiyor. Evden cikarken de mutlusun, eve dondugumuzde de :)
Iyi ki varsin bebegim..
iyi ki dogdun...

Geldigin gunu de cok guzel secmis bir bebeksin. 40+3 olarak dogmus bir bebeksin, yani doktorlarin tahmininden 3 gun sonra geldin. Ogretmenler gununde dogdun. Umarim bilgiyle ilimle aydinlanan bir omrun olur..
Gozlerindeki pirilti, yasama arzusu hep daha cok cogalir..
Umarim insanliga iyi ve faydali bir birey olursun.. Bulundugun yerleri ışıltınla parlatirsin..
Dilerim ki guzel, saglikli, sevgi ve huzur dolu bir hayatimiz olur birlikte..
Allah herkese, daha dogrusu isteyenlere senin gibi tatli bir bebek nasip etsin...
Allah'im seni tum kotuluklerden korusun, sana merhamet etsin..

Sevgiyle, sukurle, guzelliklerle...
Annen

Gerisi burda...

Monday 21 November 2011

Symbol of productivity and abundance: Pomegranate



Normally I don't like pomegranates. Last year in November I kept on eating lots of them while I was expecting Delfina.

Today, Delfina and I sat and ate a whole pomegranate. Time does fly. It's wonderful to see her growing up and sharing a pomegranate i.e. life :)


Gerisi burda...

Thursday 3 November 2011

Soles and Souls

Almost two weeks ago, I had an unfortunate traffic accident. A car ran over my ankle while I was trying to push the pram over the pavement. Well, I've been sitting on my bum for the last 12 days. Delfina felt that something was wrong and she has been acting a wee strange. She is only 11 months, yet she is fully aware of what is going on around her. Actually, the day she was born, I couldn't believe my eyes, because she was following nurses who kept on coming in and out of the room. I used to think that babies even did not open their eyes for a week after they were born! Delfina Ada was fully aware of what was going on around her from her very first day. I also remember the moment that I touched her soles for the first time. It was the softest thing ever! A sole that never touched earth, a soul that never felt earth...

We went to the hospital yesterday and the doctor told me that my foot recovered but it might take another 10 days for me before I start walking properly. Now when I touch my sole, I feel that it is softer than normal. 

My parents recently visited us, and this encouraged Delfina to walk or at least stand on her own. She has been trying to stand on her own without touching anywhere, or at least by holding a corner of the couch. And I have been doing the same thing! I am trying to stand on my own, stand on my feet!
So we are trying to manage precisely the same thing! 
Gerisi burda...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...