My photo
a utopist, a green, a free soul, a liberal, a young (well let's say 'a new' rather than 'young') mother, a rebel, a thinker, a smiler, a wonderer, a note, a butterfly, a rainbow, a nymph, a kite, a wave, a breeze from the sea, a purple soul, a chocolate-addict, a lover...

Sunday 9 December 2012

İlaç almamaya doğal çözümlerle direnme ve tatlı krizleri üzerine


İspanya'dan geldiğimizden beri bilumum sağlık sorunları yaşadım. İdrar yolu enfeksiyonunu (İYE) ağır bir şekilde atlattım. Hala 24 aylık ufakça bir 'dana'yı emzirdiğim için antibiyotik ya da herhangi bir ilaç almamak için elimden geleni yaptım. Süreç uzun ve zor geçti.  Ama bu süreç içerisinde birçok şey öğrendim. İdrar yolu enfeksiyonu için neler yaptığımı anlatmak istiyorum ama öncelikle şunu belirteyim, İYE ilerlediği safhalarda böbreğe sıçrayıp, böbreği zor duruma soktuğu için dikkatli davranılmalı, ilaçsız atlatmaya çalışırken. Ben ilaç kullanmamama rağmen her hafta idrar tahlili yaptırdım, durumu görmek için. Neler yaptığıma gelince:


  • Cranberry (solgar kapsül şeklinde) C vitamini açısından çok zengin, ayrıca İYE'ye yakalanmamak için de günlük takviye olarak alınabiliyor, şeker ilave etmeksizin kızılcıktan da yararlanabilirsiniz,
  • Ardıç yağı (her sabah 3 damla bir badak suya damlatarak) özellikle İYE ve gribal hastalıklara çok iyi geliyormuş. Ben kesinlikle faydasını gördüm,
  • Manuka balının (yarım tahta çay kaşığı) antibiyotik özelliği var. Yeni Zelanda'da varolan manuka ağaçlarından arıların yararlanarak ürettiği bir bal bu. Türkiye'de organik dükkanlarda bulunabiliyor. İngiltere'de marketlerde ya da Holland & Barrett'da uygun fiyata bile bulabilirsiniz. Özellikle aç olduğumda, emzirdikten sonra halsiz kaldığımda, enerjim düştüğünde ceviz banarak yiyorum, çok zevkli ve faydalı,
  • Ayağımın altına -topuklarıma- 1 çaykaşığı zeytinyağında seyretilmiş 2 damla has kekik yağı, bu da antibiyotik gibi bir etki yapıyormuş,
  • Yaşadığım yoğun halsizlik için arı poleni (Datça'dan) ve spriluna [ah bu spriluna olmasa ne yapardım],
  • Ayrıca bol bol su ve dinlenme...
  • Bol bol soğan ve sarımsak yeme,
  • Ayrıca sokakta gördüğünüz on kadından dördünde vajinal mantar varmış. Terlemeyle bile oluşan ve üreyen ve hat safhada rahatsız edici, kaşındırıcı olan bu mantarı ilaçla temizlemeye hiç uğraşmayın ya taharet suyunuza bir miktar sirke [1/4 oranında] koyun ya da pamuğa sirke döküp önden arkaya bir kereliğe mahsus kaşıntılı bölgeden geçin. Tamamen temizliyor bölgeyi. Kız çocuklarında da kaşıntı olduğunda sirkeli su kullanabilirsiniz taharet için.

Ve şekeri hayatımdan 3 hafta boyunca çıkardım, nitekim şeker bakteriyi beslermiş, vücudun savunma sistemi şeker vücuda girdikten itibaren 5 saat boyunca çalışmazmış.
Herşeyin en iyisi doğalı.
Delfina şekerle doğduğundan beri pek hatta hemen hemen hiç
muhattap olmadı. Ama baskıyla zorlamayla şeker vermiyor değilim. Geçen gün gittiğimiz bir yerde tuzluları yedi, sonra kurabiyeyi gösterdi. Ben de 'yemesen senin icin daha iyi olur' dedim [itiraf ediyorum bu cümleyi iki kez söyledim] ve yemedi.
O doğal bir güzel :))
Aslına bakarsanız bu son madde oldukça şok edici bir madde. Ben şahsen daha önceleri hasta oldum mu, kendimi halsiz hissettim mi özellikle gidip çikolata yerdim ki enerji versin [bir daha bunu yapmayacağımı söylemedim, nitekim yapacağımı biliyorum]. Ama durum öyle değilmiş! Şekerle ilgili daha önceden de yazdım, neden Delfina'ya şeker vermediğimi vs.. ama nerdeyse her gün şekerin bir zararını daha öğreniyorum. Bir de bu yetmezmiş gibi hasta olduğum süre boyunca keklerde şeker yerine kullandığım pekmezin de esasında 70 derecenin üstüne çıktığında kansorojen maddeye dönüştüğünü öğrenip iyice kafayı sıyırdım diyebilirim. Şekerden vazgeçmek zaten zordu, bir de üstüne şekerin yerine kullandığım pekmezin de kanserojen olduğunu öğrenince bir kez daha kafayı sıyırıp, üstüne Aslı Börek'in vazgeçilemez profiterolunu gidip bir yarım porsiyon yedim (!)
Hayatta insan eleştirdiğini yaşamadan ölmezmiş: ben sigara içenlerin bebekleri olduktan sonra niye sigarayı bırakamadıklarını anlayamadığım konusunda söylene durayım kendim her türlü bağımlıdan bin kat öteyim. Nasıl bırakacağım ben bu mereti?
Neyse yaratıcılığımı konuşturup şöyle bir tarif ortaya koydum çaresizlik içinde çırpınırken:

EsraRca kriz tatlısı:
-İki dilim haşlanmış (düdüklüde) balkabağı
-lor peyniri (tatlı, daha doğrusu tuzsuz)
-1 orta boy elma rendesi
-1 havuç rendesi
- bardaktan bir parmaz az pekmez
-2 avuç dövülmüş ceviz
-yıkanmış ve küçük küçük kesilmiş kuru üzüm, incir, kayısı, hurma
-2 çorba kaşığı toz keçiboynuzu
-vanilya
-tarçin

isterseniz bu malzemelerin hepsini çırpın, kuplara koyun, buzdolabında beklettikten sonra servis yapın ya da bu tarifi biraz daha çılgınlaştırmak isterseniz iki yumurta, yarım bardak fındık yağı, ve kabartma tozu da ekleyin 70 derece fırında 25-30 dakika pişirin. Un koymaya bile gerek yok çünkü kıvamı ben yaptığımda çok güzel oldu. Eğer siz biraz daha köyü olsun istiyorsanız biraz da un (belki yarım bardak) ekleyebilirsiniz ama öyle yaparsanız pişirme süresini daha uzun tutun derim. Çılgın ama çok lezzetli bir tatlı, evet şeker pancarından üretilme şeker yok ama çok da masum değil içinde meyveden gelen früktoz bol miktarda var ve en önemlisi pekmezden gelen yüksek şeker oranı. Azar azar yemesi pek bir keyifli bir tatlı.. Afiyetle, şifayla, sağlıkla...
~
I suffered from a severe urinary tract infection right after I came back from Spain. I did not take any antibiotics (thanks to breastfeeding) and my test results from this morning tells me that I am back to normal. Yay! Here is what I did instead of using medication:
taking cranberry capsules (twice a day); having three drops of juniper oil diluted in a glass of water; eating half wooden teaspoon of manuka honey (it has in vitro antibacterial properties) once a day, bee pollen, spriluna; massaging my heels with oregano oil; having lots of water and rest. Moreover, I had a sugar-free diet, cos I learnt that sugar is a good friend of bacteria and our immune systems can't do anything for 5 hours after an intake of sugar. Well, I gave a sugar-free and made up recipe above but I won't be giving it in English since it is rather difficult to find the ingredients out of Turkey :( But let me know, if you're interested ;)


4 comments:

  1. "Ve sekeri hayatimdan 3 hafta boyunca cikardim, nitekim seker bakteriyi beslermis, vucudun savunma sistemi seker vucuda girdikten itibaren 5 saat boyunca calismazmis."

    müthişti doğrusu... ben şekeri 49 yaşında tamamen bırakanlardanım :) cehaletime çok üzülüyorum. 1 yıldır kendimi çok iyi hissediyorum.

    ReplyDelete
  2. Harikasiniz! Ben de hayatimdan tamamen atmaya calisiyorum. Ama bastirilan herbir seyin ileride kotu bir sekilde hortlamasindan korktugum icin bunu yavas yavas yapmaya ve icime sindire sindire yapmaya calisiyorum. Umarim ben de sizin yapabildiginizi yapabilirim.. sevgiler

    ReplyDelete
  3. yazina bayildim. cook bilgilendirici vede tatli dilli...
    bende idrar yolu enfeksiyonundan bobrek tasina bir hikayeye sahibim denizim 7 aylikken. kadinlarin dogumdan sonra en sik gecirdikleri rahatsizliklarmmis zaten, metabolizma bu anlamda zayifladigi yerden patliyor olmali...
    seker konusundada katiliyorum ancak bir vazgecilmaz oldugunuda soylemmeden edemiyceem :)))

    ReplyDelete
  4. Şekeri bırakmak....zor.. azaltmaya çalışıyorum..ama zorlandığım konu eşim çevremin zorlamaları,baskıları..vs..oğluma elimden geldiğince yedirmemeye uğraşıyuorum..
    http://loveandsmile.wordpress.com/

    ReplyDelete

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...