Gecen gun Suleymaniye-Eminonu taraflarinda Yeni Zelanda yolculugumuz icin hediye alis-verisi yapip, pilimiz bitip tukendikten sonra Eminonu'ndeki Asli Borek'te soluklanmaya karar verdik. Neyse, yukari ciktik, siparisimizi verdik, her zamanki gibi garsonlar Delfina'yla oynamaya calisiyor ya da benim kizim her zamanki gibi herkesin dikkatini ustune cekmeye calisip, bunu basariyla yerine getiriyordu. Once Delfina'yi emdirdim tabi [yani bebegin annesinin ben oldugum asikar]. Sonra garson gelip ne dese begenirsiniz? "Abla bebek [Delfi'yi gostererek] yabanci mi?" Dumur dumur olmanin da otesi bir sey oldum. Ne abuk bir sorudur bu ya? Ben de dedim "hayir, benim bebegim!" Sonra sorularin ardi arkasi kesilmedi tabi. Esim Turk mu, nereli, soyle mi boyle mi.
Gecen gun Damien adina bir kargo yollamak icin kargo sirketine girdim. Kadin soyadimi ve esimin ismini gorunce sordu: "Yabanciyla evlenmenin, Turk'le evlenmekten farki yok dime?". Ben yine dumur oldum tabi ve dedim "daha onceden Turk'le evlenmedigim icin bilemiyorum". Insanlar mi patavatsiz, yoksa saf mi, ben anlamadim.
Malum trafik kazasindan sonra doktora ayagimi kontrol amacli gostermek icin Baltalimani Kemik Hastanesine mecburen hepberaber gittik. Damien Delfi'yi bebek arabasinda tasiyor, ben de kendimi tekerlekli sandalyede suruyorum. Cok garip bir tablo. Esasinda ben Delfi'yi sursem, Damien benim tekerlekli sandalyemi surse daha kolay olabilirdi benim icin ama ikinci bir kazaya da maruz kalabilirdik! Allah korusun!
Neyse, ben tekrar rontgen cekildim, tekrar siraya girdim rontgeni gostermek icin. Kadinlar yine beni soru yagmuruna tuttular. Neymis, "Turk erkegi kadar iyi miymis yabanciyla evlenmek" vs. vs.
Ne diyim, Türk insanının kendini aştığı an diyeyim.
~
Inanilacak gibi degil ama dun bu yaziyi yazdiktan sonra Delfi'yi 1 yas asisina goturduk. Sonrasinda da Damien Delfi'yi eve cikardi, ben de bir deniz havasi alayim dedim. Donuste, son bir yildir benim deyimimle ozgur, 'free range', Turk deyimiyle koy yumurtasi aldigim kucuk bir yufkaci var. Ordan yumurtami aliyordum ki Damien'i ve Delfi'yi de taniyan teyzem oyle bir soru sordu ki yol boyunca deliler gibi gulmekten, eve geldigimde gulme krizine girmekten kendimi alamadim. Teyzem soyle sordu: "Kocandan memnun musun?" Boyle bir soruya nasil cevap verilebilir ki diye dusunurken, "ithal dime senin kocan" dedi. Ben iste o noktada koptum. Dunku yaziyi yazdiktan sonra, bu sorularin daha da bir garibiyle karsilasmam saniyordum. Ama yok, ya Turk insani Turkce bilmiyor, ya cok saf, ya koca burunlu ki o burunu her yere sokmaktan zevk aliyor, ya da bilemiyorum. Ya normalde haftada bir kez yumurta alirken 2dakka gordugun bir insana boyle bir soru sorulur mu ya? Ve de 'yabanci' kelimesini 'ithal'le es tutmak! Sozun bittigi yerdeyim.
Gecen gun Damien adina bir kargo yollamak icin kargo sirketine girdim. Kadin soyadimi ve esimin ismini gorunce sordu: "Yabanciyla evlenmenin, Turk'le evlenmekten farki yok dime?". Ben yine dumur oldum tabi ve dedim "daha onceden Turk'le evlenmedigim icin bilemiyorum". Insanlar mi patavatsiz, yoksa saf mi, ben anlamadim.
Malum trafik kazasindan sonra doktora ayagimi kontrol amacli gostermek icin Baltalimani Kemik Hastanesine mecburen hepberaber gittik. Damien Delfi'yi bebek arabasinda tasiyor, ben de kendimi tekerlekli sandalyede suruyorum. Cok garip bir tablo. Esasinda ben Delfi'yi sursem, Damien benim tekerlekli sandalyemi surse daha kolay olabilirdi benim icin ama ikinci bir kazaya da maruz kalabilirdik! Allah korusun!
Neyse, ben tekrar rontgen cekildim, tekrar siraya girdim rontgeni gostermek icin. Kadinlar yine beni soru yagmuruna tuttular. Neymis, "Turk erkegi kadar iyi miymis yabanciyla evlenmek" vs. vs.
Ne diyim, Türk insanının kendini aştığı an diyeyim.
~
Inanilacak gibi degil ama dun bu yaziyi yazdiktan sonra Delfi'yi 1 yas asisina goturduk. Sonrasinda da Damien Delfi'yi eve cikardi, ben de bir deniz havasi alayim dedim. Donuste, son bir yildir benim deyimimle ozgur, 'free range', Turk deyimiyle koy yumurtasi aldigim kucuk bir yufkaci var. Ordan yumurtami aliyordum ki Damien'i ve Delfi'yi de taniyan teyzem oyle bir soru sordu ki yol boyunca deliler gibi gulmekten, eve geldigimde gulme krizine girmekten kendimi alamadim. Teyzem soyle sordu: "Kocandan memnun musun?" Boyle bir soruya nasil cevap verilebilir ki diye dusunurken, "ithal dime senin kocan" dedi. Ben iste o noktada koptum. Dunku yaziyi yazdiktan sonra, bu sorularin daha da bir garibiyle karsilasmam saniyordum. Ama yok, ya Turk insani Turkce bilmiyor, ya cok saf, ya koca burunlu ki o burunu her yere sokmaktan zevk aliyor, ya da bilemiyorum. Ya normalde haftada bir kez yumurta alirken 2dakka gordugun bir insana boyle bir soru sorulur mu ya? Ve de 'yabanci' kelimesini 'ithal'le es tutmak! Sozun bittigi yerdeyim.
:)))) Esracım sabah sabah çok güldürdün beni, Allah da seni güldürsün valla...Gerçi güleriz ağlanacak halimize gibi bir durum bu, ama komik işte! Aynı fıkralarımızdaki gibiyiz biz Türk insanları:)))
ReplyDeleteSevgiler,
seda
:))))
ReplyDeleteAynen oyle :)
Ben de bu 'dumur' anlarinda guleyim mi aglayayim mi bilemiyorum iste :)
sevgiler
Esra'cim belki biraz ters olacak dediklerim, kusura bakma. Ama bizim milletimiz bazen sirf birsey soylemis olmak icin ve once suzgecten gecirmeden konusuyor. Ve sonuc ortada...
ReplyDeleteEkin
Bebek yabancı mı ne demek ya:)) (ayça)
ReplyDeleteValla oyle. Bana boyle bir soru geldi! Ne denir ki..
ReplyDeleteEsasinda Turkiye'de herkes elestirilmekten, kendisine baskasinin 'densiz' soylenilen laflardan vs. sikayetci.
Degisim kisinin kendinde baslar ama. Toplumu degistirmek istiyorsak is kendimizden baslamak sanirim.
Haydi tolu densiz olmama harekati baslatalim :) he he
sevgiler
Esra
Süper bir ayzı olmuş.epey gülümsetti beni.
ReplyDeleteTürk insanının densizlikle karışık komikliğini seviyorum :)