tag:blogger.com,1999:blog-31745945768382613242024-02-19T05:42:16.391+03:00Delfina'mla Istanbul MaceralarimMy Istanbul Adventures with DelfinaNymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.comBlogger123125tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-69135701428827518052017-01-02T08:03:00.000+03:002017-01-02T08:03:01.178+03:00Alternatif Sıcak Kakao Tarifi ve şeker krizleri için Demirhindi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sıcak çikolata en sevdiğim içeceklerin başında gelir. Ama hamilelik, şeker hastalığı ya da farklı hastalık dönemlerinde hatta genel itibariyle şeker oldukça olumsuz bir gıda oluyor. Hatta öyle ki geçenlerde <a href="http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2014/01/02/food-affects-mood.aspx" target="_blank">bir yazı</a> okudum beyni, insan psikolojisini (özellikle depresyon dönemlerinde) olumsuz etkiliyor. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Delfina'nın kardeşi an itibariyle içimde büyümekte ve kısmetse 2,5-3 ay sonra kollarımızda olacak. Delfina'ya hamileyken hamile şekeri (gestational diabetes) çıkmıştı bende. O yüzden bu hamileliğimde o korkunç şeker testini yaptır<b>ma</b>dan (bence saatlerce aç kalmak ve vücuduna gereksiz şeker yüklemesi yaptırmak çok korkunç bir deneyim) hayatımdan şekeri çıkartma ve ona göre bir diyet uygulama kararı aldım. Delfina doğduktan sonra tükettiğim şekere dikkat edip, olabildiğince azaltmıştım zaten ama ne yalan söyleyeyim bu son zamanlarda şeker zayıf tarafım oldu ve şu an şekeri tamamen hayatımdan çıkarma konusunda zorlanıyorum hele ki sağolsun eş dost yurtdışı ve yurt içinden enfes çikolatalar hediye ederken zorlanmamak elde değil.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sevdiğim sıcak çikolata için bir alternatif oluşturdum. </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSs2KDSXWXRhYm_t56ni4WsObyw_atzse9fJd6AMtihqmVlrsy7fxIk1OB1bvermt6TT4JRj4eM0VeGKOfdfX7Mcm2jBYlHAJstVCVo8f2eWQTREMAkQfEyJ6xcPpQPmCZIm52uJ4oMo6b/s1600/20161228_155847-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSs2KDSXWXRhYm_t56ni4WsObyw_atzse9fJd6AMtihqmVlrsy7fxIk1OB1bvermt6TT4JRj4eM0VeGKOfdfX7Mcm2jBYlHAJstVCVo8f2eWQTREMAkQfEyJ6xcPpQPmCZIm52uJ4oMo6b/s320/20161228_155847-1.jpg" width="254" /></span></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Tarifi şöyle:</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-Çay kaşığının ucuyla kakao</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-Çay kaşığının ucuyla zerdeçal </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-Çay kaşığının ucuyla keçiboynuzu tozu</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-Sıcak su</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-Az süt (ya da sıcak su koymak yerine hepsini sıcak sütle yapabilirsiniz ama ben laktoz intolaranstan ötürü az koyuyorum)</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-Eğer dilerseniz eser miktarda hindistancevizi yağı eklerseniz farklı bir aroma elde etmiş oluyorsunuz)</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">-Ayrıca dilerseniz toz tarçın da ekleyebilirsiniz ama ben tercih etmiyorum.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Evde süt köpürtücüm var, onunla biraz da köpürtüyorum ve afiyetle höpletiyorum. [Süt köpürtücü demişken benim İngiltere'de kullandığım süt köpürtücüsü ile harika köpüklerle dolu frappeler yapardım. Türkiye'ye gelince Tchibo'dan aldım ama sonuç beni hiç memnun etmiyor. Köpük yapsam bile çok çabuk sönüyor. Konuyla ilgili bilgisi olan varsa lütfen aydınlatsın beni. Aletlerin görünüşü aynı ama etkisi aynı değil.]</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bazen gerçekten şeker krizine giriyorum, yaşadığımız soğuk havaların da illa ki buna bir etkisi var. O zaman da çözümüm bol su içmek ve bir ya da iki adet demirhindi yemek.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1HzeCv4_yZ3UPFA6BL1zcE1GLpK0YqmoSHQ7bVz0Cjha22Z4hwcCSuSHVad_AWoeNQSLg8sFJH8nYC9xEhZvuNLrfh05McBjCmLae4vXSpE0U6-vOyHnIzsRRkro5xBhwafY9qgKVWjhV/s1600/blog.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1HzeCv4_yZ3UPFA6BL1zcE1GLpK0YqmoSHQ7bVz0Cjha22Z4hwcCSuSHVad_AWoeNQSLg8sFJH8nYC9xEhZvuNLrfh05McBjCmLae4vXSpE0U6-vOyHnIzsRRkro5xBhwafY9qgKVWjhV/s1600/blog.jpg" /></span></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> Demirhindiyi eminim bir Osmanlı şerbeti olarak duymuşsunuzdur. Tayland gibi güney Asya ülkelerinden gelen ve beni harika ve doğal ambalajıyla uzun tefekkürlere daldıran bir meyve. Sanırım Osmanlı zamanında kuru meyve olarak değil de preslenmiş bir şekilde geldiği için şerbetini yapmışlar ama günümüzde bazı aktarlarda ve 3M Migros'ların egzotik meyve satan buzdolabı köşesinde [tabii ki amacım market reklamı yapmak değil, nerde bulduğumu yazmak :) ] 500 gramlık kutularda satın alınabiliyor. Bir tane yemek bile benim şeker yeme ihtiyacımı gideriyor. Delfina bebekliğinden beri parklarda, dışarıda ve evde bol bol yer demirhindiyi.Protein, pektin, C, B1,B2, B3, B5 B6 vitaminleri, fosfor, magnezyum, demir ve bakır gibi mineralleri barındırann bu meyvenin Eminönündeki aktarlardan preslenmiş halini de alıp (kuru meyve halinden daha ucuza geliyor) evde çayını da yapabilirsiniz. Antioksidan özelliği olan, aynı zamanda ateşli hastalıklarda kullanılan bu meyvenin birçok sağlık durumuna da faydası varmış. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Biz seve seve tüketiyoruz. Herkese afiyet olsun!</span></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-38682373469889371612015-12-01T18:27:00.002+02:002015-12-01T18:27:43.913+02:00Ev yapımı Parfüm<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Delfina Ada artık bir bebek değil, tam 5 yasında bir çocuk. O yüzden yanlış hatırlamıyorsam o 5 aylıktan beri yazdığım bu bloğun 'doğal bebek bakımı', 'bebekle gezme' gibi başlıklardan oluşması komik gelmeye başladı :)</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Tabii bebeklikten çocukluğa geçerken ihtiyaçlar da değişmeye başladı.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Mesela artık Delfina annesi gibi parfüm sıkmak, anne kıyafetleri giymek istiyor. Ben de küçükken annemin parfümlerini kullanır, dayımın Parfümerisine gidip orda makyözlerin beni süslemesini; kuzenim Fatoş Ablamın bana makyaj yapmasını isterdim. Evde de annemin topuklu ayakkabılarını ve kokoş annemin kürkünü (!) giymeye çalışırdım her fırsatta. Bazen o günleri düşünüp şimdiki halime şaşıyorum :) Sanırım çocukluk dönemindeki tatmin insanın geri kalan hayatını da etkiliyor. Bu düşünceden yola çıkarak Delfina'ma parfüm yapmaya karar verdim. Ben yıllardır bu blogda da yazdığım gibi anti-perspirant diye sınıflandırılan yani terlemeyi engelleyen koku gidericileri yıllardır kullanmıyorum sağlığa zararlarından ötürü. Onun yerine kendi yaptığım sirkeyi spreyliyorum koltuk altıma. Ama nedense parfümü hiç sorgulamamışım. Hoş, çok da kullanmıyorum ve kesinlikle cildimin üstüne sıkmıyorum ama yine de belki 8-10 yıl önce İngiltere ve Tayland'dan almış olduğum iki parfüm şişesini kullanıyorum son 8 yıldır. Anne olduğumdan beri kullandığım birçok malzemeyi, ürünü sorguladım ama neden parfümü sorgulamamışım ben de bilmiyorum. Ama inanın yapımı çok kolay ve çok etkili.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTZvChbpBQzLK-pweMnY4964GjIcTK3onlql3uFyl_b89HOzC6pC_IcmsRPzw2aO0s6BNV_Myk6pahAgxqqRrnoebFyzhX21VUGxT8W01y33LIeiyeMd_0WSUpXQvDqsV7PFnlyNwthG5D/s1600/12317494_438678196340584_2124848154_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTZvChbpBQzLK-pweMnY4964GjIcTK3onlql3uFyl_b89HOzC6pC_IcmsRPzw2aO0s6BNV_Myk6pahAgxqqRrnoebFyzhX21VUGxT8W01y33LIeiyeMd_0WSUpXQvDqsV7PFnlyNwthG5D/s320/12317494_438678196340584_2124848154_n.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<b><u><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Tarif</span></u></b><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hazır ve ucuz parfüm satan bir dükkana gidip 50ml'lik bir parfüm şişesi alın, ya da eski şişelerinizden birini kullanabiliyorsanız kullanın.</span></li>
<li><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Şişenin içini içme suyuyla doldurun ve içine birer silme çay kaşığı tuz ve karbonat ekleyin (bozulmayı engellemek için)</span></li>
<li><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir aktardan dilediğiniz kokunun yağını (fiyatlar 5-10 TL arası) alın. Ben Delfina için menekşe aldım, ama yakın bir zamanda kendim için yasemin de alacağım.</span></li>
<li><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Seçtiğiniz kokunun yağından şişenin içine arzunuza göre 10-15 damla damlatın.</span></li>
<li><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Sprey kapağını kapatın.</span></li>
<li><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Çocuğunuz için hatta kendiniz için bile yaptıysanız üstüne yapışkanlı etiket yapıştırın.</span></li>
<li><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Her kullanım öncesi şöyle bir hafif çalkalayıp, kullanın. Hepsi bu!</span></li>
</ul>
<br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Delfina'nın okulunda Çarşamba günleri 'göster-anlat' günü. Delfina kendi parfümünü okulunda arkadaşlarına anlattı. Hepsi bayılmış ve denemiş. Delfina için de çok başarılı bir 'göster-anlat' performansı olmuş olduğuna inanıyorum :) İnsanın kendi yaptığı şeyi anlatması ve göstermesi gibisi var mı ya :)) Çocuklar için de herhangi bir ürünün yapılabilir olduğunu göstermek adına önemli bir çalışmaydı kanımca.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu parfümü artık ben de kullanıyorum. Hani bazı parfümler vardır bir sürersiniz, nereye giderseniz gidin kokunuzu bırakır (kullanma miktarıyla da doğru orantılı olarak). Tabii ki bu parfüm öyle değil. Benim amacım ter kokmamak ve bu parfüm de bunu başarıyla yerine getiriyor. Daha kalıcı etkisi olan parfüm yapmak isterseniz Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda bulunan aktarlara gidip, örneğin 3ml yasemin esansını 35 TL'ye satın alabilirsiniz. Bu miktardan da 150 ml'lik parfüm çıkarabilirsiniz. Bu esansı biraz saf su ve kimya labaratuarlarından alabileceğiniz kokusuz parfüm yapımı için kullanılan bir yağ olan DPG ile karıştırmanız gerekiyor parfümün etkisini uzun süreye yaymak için.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Benden bu kadar. Parfümünüzü hem çocuğunuz hem kendiniz için bu kadar kolay bir yolla yapabilirsiniz. Önerilerinizi ve deneyimlerinizi bekliyorum.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Sevgiyle ve güzel kokularla..</span></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-60802171624148245902015-04-22T17:05:00.000+03:002015-04-24T10:35:50.510+03:00Urla'da geçmiş bir çocukluk<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="border-bottom: solid #4F81BD 1.0pt; border: none; mso-border-bottom-themecolor: accent1; mso-element: para-border-div; padding: 0cm 0cm 4.0pt 0cm;">
<div class="MsoTitle">
<span lang="TR" style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: 28.0pt; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 26.0pt;">Urla<o:p></o:p></span></div>
</div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">Çocuklu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">umun üç ayı ve yıl boyunca her Pazarı
Urla’da geçti. Kı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> boyu </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">İ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">zmir’de çok sıkılırdım. Çevrede beni annemin götürece</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i bir park yoktu, olsa bile annemin
benim parkta oynamamı bekleyecek kadar sabrı hiç olmazdı. Tüm kı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> boyunca yaz olmasını ve Urla’da
gönlümce oynamayı beklerdim. Legolar, Amerikan çamuru (</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">imdinin oyun hamuru) olmasa zaman nasıl geçerdi bilemem.
Kı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> olabildi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ince sıkıcı; yaz olabildi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ince keyifliydi. Hangi çocuk isterdi ki
dört duvar arasında sıkı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">mı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> kalmayı? Abilerim ve ablam tüm gün
okuldaydı; bana dü</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ense onların eve
dönmelerini beklemekti. Park yoktu etrafımızda dedim ya, evi parka dönü</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">türmekten ba</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ka çarem de yoktu. Kapı kiri</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lerine, iki duvar arasına, kalorifer borularına
tırmanırdım. Divanın uzun minderlerinden annem salonda olmadı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ı zamanlarda kaydırak yapıp kayardım.
Arkada</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> ya da kuzen gelmi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">se evimize yine yastıklardan çadır
yapardık. Yazınsa tüm oyunlar ve arkada</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">larım
Urla’da beni beklerdi. Urla Yücesahil’deki evimizin etrafında </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">imdiki kadar ev yoktu bundan 25 yıl
önce. Futbolu </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">şimdi yerine dört ev gelen alanda kendiliğinden biten yeşil çimlerin üstünde
oynardık. </span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">Oyunparkı
da yoktu o zamanlar çevrede ama kimin ihtiyacı olurdu ki Yücesahil gibi bir
yerde plastik ve metalden yapılmı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">
oyun parkı oyuncaklarına?! Bizim tırmanacak a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">açlarımız</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">; ve</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> etrafta ke</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">fedecek
yılan, kaplumba</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">a, kirpi, yarasalarımız
vardı. Sabahları güne denize girmekle ba</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lardık.
Bizim denizin kumu çok incedir ve karadır. Yüzerken dalıp çamuru alıp
birbirimize atardık. Hava rüzgarlıysa rüzgarın olu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">turdu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">u
dalgaların içine dalma; deniz içinde en çok kim takla atar yarı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ması yapardık. Deniz kirlili</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i nedir bilmezdik ta ki büyük bir deniz
yolcu gemisi bizim koya gelip, çöplerini denizimize atıncaya kadar.
Mahallelinin çocukları bir gecede denizde olu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">an deniz analarından denizimizi temizleme harekatı ba</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">latmı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">tık. Herkes eline aldı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ı denizanasını elinde çok tutmadan bir sa</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> bir sol eline atarak kıyıya gelip,
açtı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ımız büyük çukurlara attık.
Deniz anasını bir elde uzun süre tutunca deniz anası ele yapı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ıyordu, tabii o zamanlar bilmiyorduk ki
denizanaları denizi temizlemeye çalı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">an
canlılardı. Biz onları kirlilik sanıp denizimizden temizlemeye çalı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">mı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">tık.. Kendimizce denizimizi koruyorduk. Denizde 12 ile 3
arası kalmamalıydık yoksa ak</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ama
tüm vücudumuza yo</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">urt sürmemiz gerekirdi.
Denizden 12’den önce eve gelmeye çalı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ırdık.
Du</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> alıp bahçeye indi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">imizde tulumbadan </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">s</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">u çeker, bahçede büyüyen karpuzları mahalledeki ‘çete’mle
duvara vurarak parçalara ayırır; karpuzun beyaz kısmına kadar kemirirdik. Ö</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">len yeme</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ine ihtiyacımız olmazdı; ne zaman açıksak bahçeden
salatalık, domates, biber, mu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">mula,
</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">eftali, kırmızı erik
koparıp yerdik. </span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span lang="TR" style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYY5ewQL5sd3ZG5fbS6BSp4riKCBH02fBdRolGhyUOLFEULOV6j10UOYQd-gwpMdy7Ur9dAuQrqGlcYe6mL-3c6rVsw-9euV2TNSAwOB6mvc9c8l9oZ5mBCATi-iwN8Ex2ZIi3MTT2yWYr/s1600/DSC01841.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYY5ewQL5sd3ZG5fbS6BSp4riKCBH02fBdRolGhyUOLFEULOV6j10UOYQd-gwpMdy7Ur9dAuQrqGlcYe6mL-3c6rVsw-9euV2TNSAwOB6mvc9c8l9oZ5mBCATi-iwN8Ex2ZIi3MTT2yWYr/s1600/DSC01841.JPG" height="240" width="320" /></a></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">Gün boyunca Urla’nın o güzel ve bereketli çamuruyla oynardık.
Çamurdan köfte, pekmez, pasta yapardık. </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">Ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">imdiki
çocuklar gibi 20 dakka oynamaz, saatlerimizi verirdik çamurla oynamaya. Seramik
ve çini sanatlarına duydu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">um
a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">k ve tutkunun hep Urla’nın
çamurundan geldi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ini dü</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ünürüm. Bilirim ki çamur tüm statik enerjini alır, seni
rahatlatır, sen çamuru yo</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">urdukça</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">;</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> o, içindeki duyguları da yo</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">urur, Urla’nın sıcak güne</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i altında ya</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">anmı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ını pi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">irirsin.
Kumları elerken günlük ya</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">amın
dertlerini de elersin; büyük kum parçalarından kümeler yapıp, içini usulca
açarsın, sonra içine yava</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ça
tulumbadan çekilmi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">s</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">u ve ince kum eklerken oranı tam tutturmaya çalı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ırsın ki pekmez tam kıvamlı olsun.
Pekmezin kıvamını ayarlamak çok önemlidir;ne çok cıvık ne çok katı olmalı. Bazen yaptı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ımız pekmezi elimize alıp birbirimizin üstüne atardık ya
da duvara çamur atma yarı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ması.
E</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">er çok kirlenirsek çözüm
her zaman </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">s</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">u sava</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ıydı. Bahçe hortumlarını açar birbirimizi sevinç çı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lıklarıyla ıslatırdık. Ak</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">amüstleri
günebakanlardan bir tane koparıp teyzemin evinin ve Naciye Teyzenin ortak
duvarının üstüne çıkıp; günebakanları çocuk sayısınca parçalara ayırıp çi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">dem çıtlatırdık taze taze. Teyzemle
Naciye Teyze de mahalle dedikodularını anlatırdı bu esnada birbirlerine. Güne</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">in
kavurucu etkisinin günbatımı zamanının yakla</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">masıyla azalması demek bisikletle mahalleyi turlama
zamanınının gelmi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> olması demekti. Ak</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ama do</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ru Yedi Karde</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ler
Dondurmacısının sarı minibüsünden gelen müzi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i duyar duymaz balkonun altına gider ‘anne bana parar
atsana dondurma alıcam’ derdik. Annem balkondan 1.000.000 lira atardı ve ben ko</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">a ko</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">a Yedi Karde</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ler
arabasını yakalamaya çalı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ırdım
di</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">er çocuklarla birlikte.
Hava çok bunaltıcı oldu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">unda arkada</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ların evinde ya da bizim evin altındaki
garajda evcilik, doktorculuk oynardık. Evcilik oynarken ak</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">am sefasının tohumlarını toplayıp çorba yapardık;
sardunyanın çiçek yapraklarından da takma tırnak. Gülün dikenlerini koparıp
üstüste takarak </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ekiller olu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">tururduk. Yazın en az bir kere ak</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">am hava karardıktan sonra palmiye
yapraklarını toplayarak ate</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">
yakıp üstünden atlardık. Bir keresinde hatırlıyorum söndürememi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">tik de eni</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">tem bahçe hortumuyla gelip ate</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i söndürmü</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">tü.
Çok e</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lenirdik. Ak</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">am yeme</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">inden sonra mutlaka mahallenin çocukları ve gençleri ayrı
ayrı toplanır oyunlar oynardı. </span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span lang="TR" style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikrOzDwGtNvQv2Ct5GsJjrhvBBwtfasWufbvB9XX0uCQU3Lmwfx1OgD3sQ-THlBZviC8BJ57HaxmMTvdxnFQBNONb54boe4voWS5icpfcCqWfa66mSL5e1eC9hbRGqMJwcP3d-Qz2-Htf9/s1600/DSC01840.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikrOzDwGtNvQv2Ct5GsJjrhvBBwtfasWufbvB9XX0uCQU3Lmwfx1OgD3sQ-THlBZviC8BJ57HaxmMTvdxnFQBNONb54boe4voWS5icpfcCqWfa66mSL5e1eC9hbRGqMJwcP3d-Qz2-Htf9/s1600/DSC01840.JPG" height="240" width="320" /></a></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">
Ablamların grubu mahallenin kaldırımlarına
oturup ba</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lama çalar, </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">arkı söyler, çi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">dem çıtlatır, gazoz içerlerdi. A</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ure zamanı geldi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">inde mahalleliyi tek tek gezip a</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ure da</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ıtırdık. Mahalle küçüktü ama çok güzeldi. </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">İ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lkokul ça</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">larında balıkçı amcalar bize a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lardan bir ‘klüp çadırı’ kurmu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lardı. Çadırın içine girip birbirimize hikayeler anlatır,
</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">arkı söylerdik. Sonra
pirelendik hepimiz (muhtemelen a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lar
ve kedilerden dolayı) ve klüp çadırımızı büyükler yıktı.. Yine de birbirimizin
evlerinde, a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">açların gölgesinde bulu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">up hayal kurmaya devam ediyorduk. Ne
zaman bisiklet binerken diz kapaklarımı parçalas</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">am ya da biryerden atlarken dü</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">sem eve a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">layarak
gelirdim, annem ve ablam da dizlerimdeki kanları temizlerdi. Çocuklu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">um boyunca diz kapaklarımın hasarsız
oldu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">u bir anı hatırlamıyorum.
Bisikletle zenginlerin evlerinin oldu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">u
tepeye çıkıp, ordan yoku</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ı
kendimizi bırakırdık. Yoku</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">u
çıkmak çok zahmetli ama bisikletle yoku</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ı
giderken rüzgarı yüzünde ve ruhunda hissetmek bir o kadar keyifli. Yaz sonu kom</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">uların dökülen zeytinlerini toplamalarına
yardım ederdik, eski ya</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> tenekelerinin içine
binlerce zeytin toplardık. Yazın sonuna yaklaştığımızın emarelerinden biri de salça yapımı ve özellikle tarhana masalarının kurulmasıydı. Salçayı yaparken ikinci kattaki balkonu kullanır, yüzlerce domates ve kırmızı biberi doğrardık; tarhana içinse önce çevreden tarhun otu toplanır ardından aşağı kattaki tüm masalar tarhana için seferber edilirdi. Masalar boyu tarhana gelip gidilip ters-yüz edilir; aradan bir süre geçtikten sonra da un haline getirilmesi için uğraşılırdı. Yeri çocuklar olarak binkez süpürür; tarhanayı eler, anneme yardım etmeye çalışırdık. <br />Arada bir Urla merkeze gitmekse sıkıcıydı. Annemlerin
saatlerce balık, et, ekmek, manav alı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">veri</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i yapmasını beklerdim arabada. Arkada</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">larımdan uzak, çok sıkıcıydı beklemek.
Eskiden Safiye Abla’nın ine</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i vardı.
Tüm karpuz ve kavun kabuklarını, yemek artıklarını Safiye Abla’nın ine</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ine götürürdük. </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">İ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">nek kocaman bir hayvandı, o yüzden ona yakla</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">mak bir adrenalin nedeniydi. Yine de
ine</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">in kokusu ve ona yakla</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ıp ona yemek vermek beni mutlu ederdi.
Safiye Abla o ah</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ap evden ayrıldıktan sonra,
bisikletle 10 dakika uzaklıktaki bir çiftlikten süt almaya ben giderdim zeytin a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">açlarının arasından.</span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMZxRRD4UKoKJYtYVhyphenhyphenwxmv8HReDTrKdqQ99P7Ow1MJ0ph3HOFuYyKVrQymfL47o5qDIl1nYQF_oZCoCvoalkZOTNJQKmXQe5YiiJvG1TmIMSXv6eie8rqZJF8eK_u7Zv3o1cxi3zCAR_L/s1600/DSC01541.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMZxRRD4UKoKJYtYVhyphenhyphenwxmv8HReDTrKdqQ99P7Ow1MJ0ph3HOFuYyKVrQymfL47o5qDIl1nYQF_oZCoCvoalkZOTNJQKmXQe5YiiJvG1TmIMSXv6eie8rqZJF8eK_u7Zv3o1cxi3zCAR_L/s1600/DSC01541.JPG" height="240" width="320" /></a></span></span></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">
O kadar güzeldir
ki Zeytinalanı, ben hala zeytinin ye</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ilinde
kaybolurum, ruhum huzura erer. Urla’da büyümek beni ben yapan en güzel hayat
kayna</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ıdır. Tüm kutsal meyveler,
ba</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ta mucizevi incir ve zeytin
Urla’ya hastır. Ne de olsa tarihteki en eski zeytinya</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ı fabrikası bile benim küçüklü</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ümün geçti</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i
yerdedir. Çocuklu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">umun on kı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ı bir yazına bedeldir. Çünkü ben Urla
olurum; çamuruyla, denizinin mavisiyle, günbatımının e</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">siz renkleriyle, ilkbaharının çiçekleri ve erikleriyle;
yazının kavurucu sıcaklı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ı
ve dondurmanın serinletici etkisiyle; sonbaharının kesici rüzgarıyla, kışını</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">n portakal ve mandalinalarıyla..
Urla’da çocuk olmak çok güzeldir; ke</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">fetmek;
dokunmak; hissetmek; hayal kurmak; a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ustos
böceklerinin sesini dinlerken salıncakta uykuya dalmak; gece yıldızları
izlemek; ak</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">am yeme</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">inden önce taze biber toplamak;
kaynatılmı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş süt darısı</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> yemek; bisikletten
dü</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">mek; günde en az be</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> kez kirlenen üstünü de</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">i</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">tirmek;
sineklerden korunmak için cibinli</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">in
içinde uyumak; mahallenin çocuklarıyla a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">aca
tırmanmak. </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">İ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">zmir’de ya</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">adı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ım çocukluk günlerime dair pek bir </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ey hatırlamam ama Urla’da geçirdi</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">im tüm mutlu anlar </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">u
anki Esra’nın mutluluk ve umut nedenleridir. Beni ben yapan çocuklu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">umdaki mutlu ve ne</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">e dolu anlardır. Kimsenin bana oyun kurmasına ihtiyacım da
yoktu </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">imdiki çocukların aksine.
Tüm oyunları ben ve arkada</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">larım
kurardık, hayal ederdik, saatlerce kırkayakları ve karıncalarla tırtılları inceleyebilirdik. Büyüklerin bizim dünyamıza girmesine gerek yoktu; bizim
dünyamızın fatihleri bizlerdik. </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">Ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">imdi
anne olmu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"> Esra kendi kızıyla kendi
çocuklu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">undaki gibi zaman
geçiriyor, ama maalesef benim kızım kendi ba</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ına e</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">lenmeyi,
oyun kurmayı bilmiyor. Onu Urla’nın çamuruyla oynatmaya çalı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">tı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ımda yazları hemen sıkılıyor. Çünkü o onun dünyası de</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">il. O </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">İ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">stanbul’da büyüyen bir çocuk. Her yer kum – toprak de</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">il;
beton. Etrafta tırmanacak a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">açtan
ziyade; in</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">aat var. Öyle ki yaptı</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ı resimlerde evlerin demirlerini,
temellerini çiziyor kızım. Etrafındaki kiraz a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">açlarına bakarak de</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">il
de kaldırımdaki köpek kakalarına basmamak için kaldırımı izleyerek yürüyor. Bir
çocuk hangi ortamda do</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">up büyürse; o ortamın </span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">artları onun ‘do</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">al’ı olurmu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ş</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">.
Benim do</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">alımda a</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">açlar, çiçekler, arılar, çamur var;
bakalım o büyüdü</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ünde onun do</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">alının ne oldu</span><span lang="TR" style="font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-family: Andalus; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">ğ</span></span><span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">unu söyleyecek...</span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br />
</span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb-ZTCOn-FEEQJQTIX4DwZCYJLK1CEKl20yTbzh745xe8nR8i5OpjDnZU0-caSn1HjAJlwW7TBWp1RFWwLyAMdCaRSzWFtUOd1rHv_xbz6WCkFaeDyvu-jIrRzD95pxG8XwhXEWsY3Z8lM/s1600/DSC01828.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb-ZTCOn-FEEQJQTIX4DwZCYJLK1CEKl20yTbzh745xe8nR8i5OpjDnZU0-caSn1HjAJlwW7TBWp1RFWwLyAMdCaRSzWFtUOd1rHv_xbz6WCkFaeDyvu-jIrRzD95pxG8XwhXEWsY3Z8lM/s1600/DSC01828.JPG" height="240" width="320" /></span></a></span></div>
<span lang="TR" style="font-family: "Andalus","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-bidi-font-size: 11.0pt;">
<o:p></o:p></span></div>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-71598840459204486112015-03-15T09:46:00.001+02:002015-03-15T09:48:07.693+02:00Home made Peanut Butter / Ev-yapımı Fıstık Ezmesi <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Peanut butter is one of the things that is not that easy to find in Turkish supermarkets. They are a bit expensive compared to similar jarred, processed food. Well, as I used to / had to make make my own yoghurt or bread when I used to live outside Turkey, I decided to make peanut butter for my husband who loves peanut butter a lot. I went to one of the herb shops (aktar), that you can find pretty much everywhere in Turkey, and bought 250 grams of ground peanuts. When I came home I washed them and put them in a blender and then added half a glass of drinking water, 1.5 teaspoons of salt, 2 tablespoons of hazelnut oil and blended them till they got smooth and creamy. We quite liked it, hope you enjoy it too! If you like your peanut butter not savoury but sweet, you can add as much brown sugar or honey (make sure the honey doesn't touch any piece of metal as this changes the chemistry in honey. I prefer using wooden spoons when it comes to honey) as you want. Enjoy!</span></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXdu5k-DgR6pXqtHxxiKIqMl8T6hxZDWo5THNm86UJda4YszH6PglI3PNBTRf0xyWAzOb1kPWnMZ5gxkdK9NV17mrRuicmM4kWZlLu7eruw2NxfZB4cu5D8zwT1BlvTSXXnyMiyoKiwLQM/s1600/20150314_193714+(1).jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXdu5k-DgR6pXqtHxxiKIqMl8T6hxZDWo5THNm86UJda4YszH6PglI3PNBTRf0xyWAzOb1kPWnMZ5gxkdK9NV17mrRuicmM4kWZlLu7eruw2NxfZB4cu5D8zwT1BlvTSXXnyMiyoKiwLQM/s1600/20150314_193714+(1).jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Ben lisedeyken ileride ekmeğini, yoğurdunu, humusunu, peynirini, kremini, diş macununu ileride kendin yapacaksın deseler inanmazdım. Kore'ye ilk gittiğimde peynir, yoğurt yoktu ve benim olmazsa olmazlarımdı. Ekmeğin tadı da yumuşak, şekerli, ıslak gibiydi. O yüzden ilk olarak Kore'de başladım ekmeğimi yoğurmaya, yoğurdumu mayalamaya. En kolay yoğurt mayaladığım ülke de Kore oldu çünkü tüm evler yerden ısıtmalı Kore'de. O yüzden sütü alıp ısıtıp, [içine Hollandalı bir markanın yarısı müesli, yarısı yoğurt olan ürününü alıp, sadece yoğurt olan kısmını yoğurdun ilk mayasını oluşturacak şekilde kullanıyordum, ardından da hep yoğurdun kendinden mayasını alıyordum], içine mayayı koyup kabı hiç sarmadan direkt yerin üstüne koyuyordum, yerden gelen ısıyla birkaç saat içinde yoğurdum hazır oluyordu, hem de ne yoğurt oluyordu kaymaksı :)</span></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Türkiye'de çok şükür her istediğimizi buluyoruz diyebiliriz. Eşim fıstık ezmesini çok seviyor ama anlamadığımız bir nedenden dolayı tatlı değil de tuzlu fıstık ezmelerinin fiyatı bulsanız bile çok pahalı. Ben de çoğu şeyde olduğu gibi kendim yapmaya karar verdim fıstık ezmesini. Hiç bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. Aktardan yer fıstığı aldım eve geldim. Malzemeler:</span></div>
<div>
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">250 gram yer fıstığı</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Yarım su bardağı içme suyu</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">1,5 çay kaşığı tuz</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">2 çorba kaşığı fındık yağı</span></li>
</ul>
</div>
<div>
<span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Öncelikle fıstıkları yıkamanız gerekiyor, üstünde kalan kumlardan temizlemek için [aktardan aldığım rezene tohumundan, kuru duta kadar herşeyi yıkarım çünkü nasıl kurutulduklarını bilmiyoruz ve üstlerinde mutlaka kum kalıyor ve zavallı böbreklerimizi zorluyor, özellikle çocukların].</span></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Kabuklarını ister koyun ister soymayın. Yıkama esnasında çok çabuk soyuldu kabukları, ama eşim marketten aldığımız yer fıstığı ezmelerinin renginin bizim evde yaptığımızdan daha koyu renkli olmasının nedenini kabuklarıyla ezilmiş olmalarına bağladı. Biz de ayıklamış olduğum kabukları atmadık, bugün köri yaparsak içine koyacağız. Zaten bir yerde okumuştum fıstıkların kabuklarıyla tüketilmesi gerektiğini. Ayrıca kağıt boyamada kullanılabilir kabuklar diye düşündüm. Hepsini doğrayıcının içine koyup iyice kremamsi oluncaya kadar doğrayıcıdan geçiriyorsunuz ve fıstık ezmeniz hazır. Eğer tatlı fıstık ezmesi seviyorsanız içine ağız tadınıza göre kahverengi şeker ya da doğrayıcıdan çıkardıktan sonra tahta kaşıkla bal koyabilirsiniz.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Gezmek ve anneliğin bana öğrettiği ana şey: herşeyi kendin yapabilirsin ;)</span></div>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-78840055866652913642015-01-15T08:01:00.004+02:002015-01-15T08:04:15.478+02:00Aksan, Yöresel Zenginlik ve Çocuklar<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Aksanlar insanların büyüdüğü yerlerin aksi yani yansımasıdır. Aksan, o yörenin coğrafyasını, insanların olaylara bakışını, kuşlarını, yemeklerini yansıtır. Ne kadar çok aksanı varsa bir yörenin o kadar renkli bence yaşam tarzı ve yarattığı kültür. Türkiye gibi büyük coğrafyası olan bir ülkenin ürettiği sanatçıların aksan zayıflıkları şaşırtıcı. Yabancılığa özenen, sesi İngilizce gibi çıkan garip çakma bir aksan ortaya çıkmaya başladı son 10-20 yıldır. Şarkıcılar da bu çakma aksanı kullanıyor. Halbu ki Özay Gönlüm'ü Özay Gönlüm, Barış Manço'yu Barış Manço, Cem Karaca'yı Cem Karaca yapan neydi? Bu sanatçılar bence hakiki sanatçıydı. Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray ve niceleri Batı'dan aldıkları nota sistemi ve müzik türünü , Anadolu'nun deyimleri, ifadeleri, kimi zaman aksanı ve zenginliği içinde ne güzel de harmanlamışlardı.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Son 1,5 yıldır kızımın gittiği ana okulunda interaktif İngilizce dersleri veriyorum. Ders esnasında bir şey oldu, sınıf öğretmeni sınıfa geldi ve bir şey dedi, ben de 'demin yapmıştık ya' gibilerinden bir cümle söyledim. Tabi yazıldığı gibi 'demin' olarak değil, 'temin' olarak telaffuz etmişim kelimeyi. Kafası hızlı çalışan öğrencilerimden bir tanesi 'temin' değil o 'demin' diyerek beni düzeltti. Ben de dedim ki 'ama ben İzmir'liyim'. Öğrencim bu cevabı hiç beklemiyordu, şaşkınlık içinde kaldı. Ben de her yörenin bir şivesi , her dilin bir aksanı olduğundan bahsettim, İngilizce'den örnekler verdim. Çok şaşırdı öğrencilerimin hepsi, ama kafalarında yeni bir ufkun açıldığını görebiliyordum konuşmayı yaparken.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Delfina'nın da aksanı ortaya çıkmaya başladı. Türkçe için İstanbullu'lar böyle konuşur, İzmirli'ler şöyle konuşur diye örnekler veriyor. Aksanla ilgili olmasa da yöresel farklılıkla ilgili ne zaman sarma yesek şöyle diyor: 'İstanbullular dolma diyor buna halbuki bu sarılıyor, sarma bu, biz sarma diyoruz' diyor.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Yeni Zelanda aksanı kullanarak İngilizce konuşuyor, çok tatlı oluyor, Yeni Zelanda İngilizcesi İngiliz İngilizcesine çok yakındır ama 'ı' ve 'i' seslerini aynı duyar ve söyler çoğu Yeni Zelandalı. </span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">Örneğin bear ve beer arasındaki ses farkını duymazl</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">ar. Delfina da 'milk' kelimesi 'mılk' olarak telaffuz ediyor, çok hoşuma gidiyor :) İşin garibi ben böyle Yeni Zelanda aksanıyla alay geçiyorum ama yeni tanıştığım tüm yabancılar ve arkadaşlarım benim aksanımın da Yeni Zelanda aksanı olduğunu söylüyorlar, ee ne demişler körle yatan :)</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Dün bundan 2 yıl önce Moda Park'ında tanıştığım Zelike (kendisi çocuk bakıcılığı yapan hayalleri olan ve hayalleri peşinden giden biri. İyi bir işi varken, sadece çocuk pedagojisi üzerine kendisini geliştirmek istediği için işinden ayrıldı ve su an birçok yerden eğitim alıyor) dün bana çocuklara kitap okurken daha iyi bir aksanla kitap okuyabilmek için diksiyon dersi aldığını söyledi. Bence yaptığı çok idealistik, ve işini ne kadar özenle yaptığının göstergesi. Yine de, ben de ne yapayım, aksanların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yöresel farklılıklar zenginlik kanımca, aynı bir gökkuşağı gibi. Bu güzel renklerin hepsini alıp tek bir kalıba sokulması beni huzursuz ediyor. Diksiyona vs. tabii ki karşı değilim, benim hassasiyetim kültürlerin amalgamlaştırılması. Kitap Okuyan Çocuklar olarak kurduğumuz ve kuracağımız kütüphaneler için de kültürlerin ve yörelerin kütüphane içinde çocuklara yansıtılması çok önemli. Kadıköy'deki kütüphane kurulurken çok dedim, Kadıköy'ün sembollerinden bazılarını (boğa, Haydarpaşa Garı, Kadıköy İskelesi gibi) ahşap plakaya silüetlerini kestirelim, kütüphanenin dış cephesinin kaplaması öyle olsun, içeride duvarlarda hem dünya hem Türkiye hem de Kadıköy merkezli İstanbul haritaları olsun, Kadıköyle ilgili resimlerin olduğu bir kitapçık olsun diye. Kütüphanenin tüm hazırlıkları üç haftada bitirildiği ve ardından belediyeden bir bütçe çıkmadığı için hala yapılabilmiş değil tabi. Umarım ileride ve yeni açacağımız kütüphanelerde olur. Çocukların yerel, yöresel olanı görmeleri; hayal güçlerinin o zenginliklerle beslenmesi çok önemli. Yöresel olanın bilinip, sahiplenilmesi de aynı oranda önemli. Kişi kendinden bilir meseleyi, benim ruhumda efeler çıktı mı sahneye, benim ruhum acar kanatlarını efeler gibi ve ruhum coşarak uçar mutlulukla. Ben yöremi, zenytinimi, toprağımı, oya işlerini, ahşap işlemeciliğini, yöresel müziğimi, dansımı çok severim. Son bir haftadır Özay Gönlüm izliyorum internetten. Ne büyük zenginlik! Hikayeleri, müziği, gırtlağı, enstrümanı zenginlik ötesi zenginlik. </span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/aGBTQXZDfcs?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Çocuklarımıza yöresel olanı göstermemiz, tarhana çorbasının, salçanın hazırlanışını, malzemenin kökenini göstererek öğretmemiz çok önemli. Yöresellik en büyük zenginlik; yüzyıllar ötesi bir miras içinde bulunduğumuz kültür. O yüzden alın çocuklarınızı bir Kapalı Çarşı'ya gidin, orda tadın farklı yöreleri, gösterin el-işçiliğini, farklı renkleri çocuklarınıza; inanın çok kökler katar çocuklarınıza. Aksanlarınızdan, şivelerinizden utanmayın, bu farklı ses ve melodilerin zenginliğini kutlayın.</span></div>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-35472261164232574202015-01-01T12:36:00.000+02:002015-01-01T12:39:14.554+02:00Kaydirak, Trampolin Burası Ev mi, yoksa Oyun Parkı mı?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Delfina doğduktan sonra ilk 3-4 ay sabahlara kadar uyumadı, nedendir bilinmez. Yoğun emdirme, uykusuz geçen geceler ve günler derken geldi Delfina bir yaşına. 13 aylıktı gece 12 olurdu hala bizimkinde uyku yok, ama hep erken yatıp erken kalkmaya eğilimli bir ebeveyn için yorgunluk olurdu. 13 aylıktı Delfina internetten kaydırak sipariş verdim, 2012 fiyatıyla 250TL'ydi yanlış hatırlamıyorsam potalı bir kaydırak aldım. Gece 12'lere kadar uyumayan çocuk, iki kere kaydırağa çıkıp, kayıyordu sonra hooop doğru uykuya. Ben Delfina'ya genel olarak kitap ve ahşap oyuncak haricinde oyuncak almadım (istisnalar arada olmuş olabilir tabi), bizim eve gelip ahşap olmayan oyuncak görürseniz ya takastır, ya da hediye gelmiştir. Bence küçük küçük oyuncaklara küçük gibi gözüken, ama bu oyuncaklara verilen para toplandığında büyük mebla tutan oyuncaklar almak yerine; kış ya da hastalık günlerinde dışarı çıkılamadığı zamanlarda çocuğun enerjisini atmasını sağlayacak, ya da arkadaşlarıyla örneğin kaydırak partisi yapılabilecek büyük oyuncaklar daha mantıklı. Sanmayın ki eve kaydırak geldiğinde evim çok büyüktü. 2+1 bir dairede oturuyorduk ve salon şimdikinden çok küçüktü. Kaydırağı salonun tam ortasına koymuştuk, mesut bir şekilde Delfina kaydıraktan kayardı. Bulunduğumuz semtte güzel ve aktif kullanılan bir çocuk parkı olmadığı için de kaydırak harika bir seçim oldu. Eve salıncak almadım, çünkü salıncak çocuğun pasif bir şekilde üzerinde durduğu bir oyuncak; enerji harcamıyor üstünde.</span><br />
<div style="text-align: right;">
</div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT6AKyGRgxnLtzOM-Zzj2T_g4TSwdXEysCacnG6LlXWsHuCdFGyy1xHOmi220d8jtyiTDmtJgKskmT39e4Hd2ZgNd_-SrnJuY4NmAOHpGTDGAdzSXeAm8H73I6YSGjN-UYg6K87SYj7Z7U/s1600/20141101_201756%5B1%5D.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT6AKyGRgxnLtzOM-Zzj2T_g4TSwdXEysCacnG6LlXWsHuCdFGyy1xHOmi220d8jtyiTDmtJgKskmT39e4Hd2ZgNd_-SrnJuY4NmAOHpGTDGAdzSXeAm8H73I6YSGjN-UYg6K87SYj7Z7U/s1600/20141101_201756%5B1%5D.jpg" height="320" width="240" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Delfina'nin gozunden ve kaleminden </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">trampolin</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Delfina şimdi 4 yasında ve ben ona doğum günü hediyesi olarak internetten 102cm genişliğinde bir trampolin aldım. Her gün üstünde hopluyor, sadece o değil tabi biz de hopluyoruz. Trampolinin ayakları vida usulü geçmeli. Kaldırmak istediğinizde ayakları söküp bir dolabın arkasına koyabilirsiniz. Trampolin hem kaslarını geliştirmeye, hem enerjisini atmaya hem üzerinde evcilik ya da gemicilik oynamaya hem de bağırsaklarının gün içinde 1-2 kez çalışmasına neden oluyor. Eğer siz de benim gibi internetten sipariş verirseniz tavsiyem kargocu gitmeden koliyi açıp içini kontrol etmeniz. Ben bunu yapmadım ve kutuyu açtığımda trampolinin toz içinde olduğunu, ve de yan tarafını kaplayan koruyucu renkli bantın taşınma esnasında delindiğini farkettim. Tekrar kargo şirketini arayıp, ürünü yollayıp, internet şirketinin geri ödeme yapmasını bekleyecek sabrım yoktu işin açıkçası, ve kargocunun trampolini teslim etmesini evde arkadaşıyla bekleyen Delfina'nın hayalkırıklığı beni üzmüştü. Ben de ürünü geri iade etmeme kararı aldım, çünkü trampolini trampolin yapan işlevde sorun yoktu.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Her aileye tavsiye ederim. Bizim evin girişine koyduk trampolini, artık bize gelip salona geçmek isteyenler trampolinde zıplayarak koltuğa geçmek zorunda :)</span><br />
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-66019263071167690192014-12-12T09:51:00.002+02:002015-01-01T12:24:17.685+02:00Şekersiz pasta kreması ya da çikolatalı mousse<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Delfina'ya bebekliğinden beri yemesi çok sağlıklı; potasyum, lif, A, D, E, K vitaminlerini ve antioksidan içeren; kansere karşı koruyucu ve kolestrol düşürmeye yardımcı olan avakado yedirmeye çalışıyorum faydalarından dolayı, ama tadını bir türlü sevemedi. Ben avakadoyu çok seviyorum özellikle süt intolaransı çıktığından beri kahvaltıda ceviz ve zeytinyağıyla karıştırarak peynir yerine avakadoyu severek tüketiyorum.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Geçenlerde İngilizce bir dergide çok güzel bir tarif buldum, biraz üzerinde oynadım ve sonuç harika. Hem Delfina içinde bol bol avakado olmasına rağmen bayıla bayıla yedi hem de yeni, şekersiz ve de başarılı bir tatlı tarifi bulmak beni mutlu etti. Bu tatlı benim Türkiye'de bir türlü bulamadığım ama İngiltere'deyken en sevdiğim tatlı olan çikolatalı mousse'a oldukça benziyor. Hem çikolatalı mousse hem de şekersiz pasta kreması olarak (özellikle doğum günlerinde) kullanılabilir.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Malzemeler: </b></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjENNtZmRdfoMXbyKDWdus_pYNXciWNalTHzxmTTgrWofD3IXAZDpiE2-9MJed6sirAlJYtY5pDCjiyUiiFj6Sf8Q6auINCT2XfApvwOAf2MTujw4a6VSWqn8B9XK7nmhdmsoT8jwHkpEHk/s1600/20141212_093606-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjENNtZmRdfoMXbyKDWdus_pYNXciWNalTHzxmTTgrWofD3IXAZDpiE2-9MJed6sirAlJYtY5pDCjiyUiiFj6Sf8Q6auINCT2XfApvwOAf2MTujw4a6VSWqn8B9XK7nmhdmsoT8jwHkpEHk/s1600/20141212_093606-1.jpg" height="320" width="185" /></a></b></span></div>
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">2 avakado (soyulmuş ve çekirdeği çıkartılmış)</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">1 olgun muz</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">1 çorba kaşığı kakao (benim gibi kakoyu çok sevenler 2 kaşık koyabilir)</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">1 çorba kaşığı süt kreması (sütü çiğ olarak alıp evde kaynatıyorum. Sütün üstündeki kaymaktan alıp koyuyorum)</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Dilerseniz tarçın, vanilya da ekleyebilirsiniz.</span></li>
</ul>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Hepsini mikserden geçip, buzdolabında 4 saat bekletiyorsunuz. Servis yapılacağı zaman karışımdan bir kaseye koyup üstüne her kase için bir tatlı kaşığı bal (biliyorsunuz bala metal değmemeli, o yüzden tahta kaşıkla) koyup karıştırıp, şekil veriyorsunuz. Ya da pasta kreması olarak kekin üstüne sürebilirsiniz.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Biliyorsunuz Delfina ve ben çekirdekleri parklara, bahçelere, saksılara ekiyoruz, çöpe atmak yerine. Avakado çekirdeklerini de dikmek isterseniz iki çekirdek yanyana koyarak dikmek gerekirmiş, aklınızda olsun.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Afiyetle...</span><br />
<br />
<h3 style="text-align: left;">
Sugar-free Chocolate Mousse Recipe</h3>
Avocado is a very nutritious and it is a delicious source of food. Here is a quick recipe for a healthy, sugar-free and delicious chocolate mousse:<br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li>2 avocados (peeled and pitted)</li>
<li>1 ripe banana</li>
<li>1 tablespoon of cacao</li>
<li>1 tablespoon of clotted cream</li>
<li>Vanilla or cinnamon (optional)</li>
</ul>
<br />
Beat them all and chill them in the refrigerator for four hours. When you serve it, add one wooden dessertspoonful of honey to each bowl and stir them again. Serve immediately. Enjoy!<br />
<br />
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-27528236299232687642014-10-27T11:23:00.000+02:002014-10-27T11:33:02.847+02:00Çocuk, Yaşam alanları, ve Mimari Üzerine<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="color: #141823; font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: #d9ead3; font-size: 14px; line-height: 21.466667175293px;">İstanbul bu; taşı toprağı altın derlermiş eskiden, şimdilerdeyse taşı toprağı beton. En küçük yeşil alanı, çevresinde yaşayanların sürekli olarak betonlaşmaya karşı koruması gerekmekte. Neden mi? Çünkü yaşamak için gerekli olan oksijeni beton üretmiyor bize. Çocuğumun fiziksel ve zihinsel gelişimi için bir avuç toprak ve yeşilden fazlasına ihtiyaç var. Bir de benim kalbim acıyor her bir ağaca balta vurulduğunda. Bir ağaç düşünün birçok 'can'a ev sahipliği yapıyor ki kendisi bir 'can' başta. Nasıl kıyılıyor canlara... Yere atılmış kesilmiş ağaç parçaları gördüğümde mahvoluyorum çünkü ben karşımda kesilmiş ağaç parçaları değil; canı kesilmiş cesetler görüyorum, pek çok kişiden farklı olarak. Hani altın yumurtlayan tavuğun hikayesini bilirsiniz. Her yer olsun altın yani para getiren beton; yiyecek yemek, soluyacak hava bulamadıktan sonra neye yarar o kadar para? Türkiye'nin bilmem neresine dikilen ağaç değil; yanıbaşımdaki ağaç bana oksijen sağlayan, yaşadığım yerde sel oluşumunu engelleyen.</span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUV2-52bO8k4s_u0d2RrU9QUcSfMxwDEVufPDK82AkyCOvlucDFUmMTHxjiRdYjkLotLwkietrauSQw76-ZolG2YBZ2rPl3KxYeFz19ya6LOZvfhFJkaDi9N7vqOgJlwt7hkWqVlafxJO9/s1600/10606605_751619731553108_5630658662028546210_n.png" imageanchor="1" style="background-color: #d9ead3; margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUV2-52bO8k4s_u0d2RrU9QUcSfMxwDEVufPDK82AkyCOvlucDFUmMTHxjiRdYjkLotLwkietrauSQw76-ZolG2YBZ2rPl3KxYeFz19ya6LOZvfhFJkaDi9N7vqOgJlwt7hkWqVlafxJO9/s1600/10606605_751619731553108_5630658662028546210_n.png" height="158" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="background-color: #d9ead3;"><br /></span></div>
<span style="color: #141823; font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: #d9ead3; font-size: 14px; line-height: 21.466667175293px;">İstanbul'da yaşamak beni son zamanlarda çok yormaya başladı. Biliyorum nereye gidersek gidelim sorunlar arkamızdan gelecek. Çünkü benim sorun olarak nitelendirdiğim birçok konu aslında çevre sorunları. Doğaya 'emanet' gözüyle bakarım, hep korunması ve sevilmesi gerek. Bilirim ki doğa, yani yaşam, insanoğlundan güçlüdür. İnsanoğlu ne kadar bozmayı, yıkmayı severse; doğa da o kadar yaratır tüm gücüyle. Bizim evin yanındaki apartman bir yıl önce yıkıldı, sonra birkaç ay boyunca boş kaldı arazi. Apartmanı yıkarken kestikleri ağacın orası bir baktım, beton yığınlarının arasından tekrar farklı bir bitki formunda çıkmaya başlamış. O kadar mutlu olmuştum ki... Sonra tabi inşaat kaldığı yerden yine başladı ve yerin iki kat aşağısına kadar toprak kazındı, iki kat yeraltına beton yaptılar; yağmur yağdığında suyu yüzey altına taşıyamayan, bir ağaca ev sahipliği yapmaya muktedir olmayan beton. Bizim oturduğumuz ev, yan taraftan farklı mı? Değil... İnsanlar dar alanda kısa paslaşmalar yapabilmek için beton üstüne beton yapıyorlar istiflenerek yaşayabilmek için.</span></span><br />
<span style="color: #141823; font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: #d9ead3; font-size: 14px; line-height: 21.466667175293px;">15 yaşımda ilk kez İngiltere'ye gittiğimde ilk ilgimi çeken yolların benim yaşadığım şehre nazaran ne kadar boş olduğuydu; sanki ölü şehirdi Londra'nın ara sokakları. Nerde İzmir İnönü Caddesi'nin yoğunluğu nerde Londra sokaklarının sakinliği, yalınlığı. Sonra anlamıştım ki sorun kültürde değil; yapılaşmadaydı. İngiltere'nin büyük şehirlerinde herkes iki katlı (bizim hani köşk ya da konak diye tabir ettiğimiz, sadece zenginlere ait iki katlılar) evlerde yaşıyorlar; bizse üstüste, yanyana dizilmiş kibrit kutularını andıran evlerde. İzmir eskiden ne güzel evlerden ibaretmiş; hakeza Türkiye'nin birçok yeri. Ama sonra müteahhitçilik başlamış; geliri yüksek olmayanlar ya da daha çok gelir isteyenler iki katlı evlerinden vazgeçip istiflenmiş yapılarda yaşamak istemiş, gitgide avlular, cumbalı evler, konaklar, evin ihtiyacını karşılayan meyve ağaçları yok olmuş, her yere medeniyet (!) yani beton katlar, yollar gelmiş. Çocuklar apartman dairesinden dışarı çıkamaz, sokakta oyun oynayamaz, mahalleliyle iletişime geçemez olmuşlar.</span></span><br />
<span style="color: #141823; font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="background-color: #d9ead3; font-size: 14px; line-height: 21.466667175293px;">Geçen hafta Delfina'mla birlikte Kitap Okuyan Çocuklar'ı temsilen 'Çocuk, Kent, ve Yerel Yönetimler Sempozyumu''ndaydık. Sempozyumdaki birkaç sunumu Delfina yanımdaki koltukta resim yaparken, yapışkanlarını (sticker) yapıştırırken az da olsa dinleme fırsatım oldu. Dinleyebildiğim sunumlardan Tezcan Karakuş Candan'ın Mimarı ve Çocuk üzerine yaptığı konuşmada vurgulanan ana konu yapılaşan şehirlerde çocukların güvenlik sorunuydu. Evet, ne çocuklar ne de aileleri yaşadıkları şehirde güvenli hissetmiyorlar kendilerini. Ben ilkokuldayken halama, bakkala, mandıraya, parka, sinemaya, şehir merkezine kendi başıma gidebiliyordum. Ama Delfina ilkokula başladığında bile tek başına Kadıköy çarşıya (ki otobüse binmesine bile gerek yok) yollayabilir miyim bilmiyorum. Kendimi yaşadığım şehirde güvensiz hissediyorum. Çocuklar da eminim kendilerini çok güvende hissedemiyorlardır. Hoş, geçenlerde akedemik bir ortamda bahsedilmişti; bir çocuk hangi ortamda doğarsa o ortam o çocuk için doğal sayılırmış. Geçenlerde düşünüyordum ben üniversite son sınıftayken Irak Savaşı başladı, aradan nerdeyse 11 yıl geçti. 10 yıl önce Irak'ta doğmuş bir çocuğun 'normal'i ya da gündelik hayatı 'savaş'. Bizim çocukların gündelik hayatı Irak'taki çocuklardan daha şanslı olsa da yine de güvende değiller. Ben yine bu şehirde bebek arabasını kaldırıma çıkarmaya çalışırken, ayak topuğum bir araba tarafından ezilip geçildi. Gazetelerin üçüncü sayfaları takip edilirse parklardan hatta okullarından kaçırılan çocuk hikayelerini bulmak zor değil. Şehrin birçok yerinde insani şartlarda yaşamayan mülteci çocuklar var, ve bizi konuyla maalesef tek ilgilendiren mültecilerin hangi hastalıkları beraberlerinde getirdikleri ve bizim çocuklara hangi asıların yapılması gerektiği. Şehirde ve şehir hayatında dengesiz ve çarpık yapılaşmanın getirdiği birçok sorun var. Ben ne zaman bir konuda 'sorun' görsem; sorunu oluşturan yapının insan doğasına uymadığından kaynaklandığını da beraberinde düşünürüm. Evet ister birey hayatına ister aile ve toplum hayatına dair bir çok sorun yaşıyoruz büyük şehirlerde çünkü bize sunulan ve bizim içinde yaşadığımız ortam insan doğasına uygun değil.</span></span><br />
<span style="background-color: #d9ead3;"><span style="color: #141823; font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: 14px; line-height: 21.466667175293px;"><br /></span></span>
</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdzn6mBQPb1Dgbuyc47-ofmCCa8tz-bygDUYb5lUHJhGwzfST-j5koso74CnHVKd2h3LUZ05rmFoWfxuGf35YG9oaeE4U45bfl2sjgc9pN0J3bI3l0bCL1vxaZWckePj25nZmFTJZILYKO/s1600/foto%C4%9Fraf+(8).JPG" imageanchor="1" style="background-color: #d9ead3; clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdzn6mBQPb1Dgbuyc47-ofmCCa8tz-bygDUYb5lUHJhGwzfST-j5koso74CnHVKd2h3LUZ05rmFoWfxuGf35YG9oaeE4U45bfl2sjgc9pN0J3bI3l0bCL1vxaZWckePj25nZmFTJZILYKO/s1600/foto%C4%9Fraf+(8).JPG" height="320" width="239" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="background-color: #d9ead3; color: #141823; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.466667175293px; text-align: left;">Delfina arkadaşlarıyla ormanda oynarken</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="background-color: #d9ead3;"><br />
<span style="color: #141823; font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.466667175293px;">Peki konuyla ilgili ne yapmalı? Sorun o kadar büyük ki neresinden tutsan elinde kalıyor ve çözüm süreci, sorunun büyüklüğüyle orantılı olarak, büyük güçler gerektiriyor. Benim birey ve bir anne olarak tek yapabildiğim çevremdeki yeşil alanlara sahip çıkmaya çalışmak. Validebağ korusu, evime en yakın, kızıma doğayla bağ kurdurtabildiğim bir yer. O yüzden Validebağ Korusu'nun betonlaşmaması benim için önemli. İşte tüm bu nedenlerden dolayı ailelerin ve bireylerin; yerel belediyelerin, ve de devletin duyarlı davranmasını bekliyorum. Bize nefes alacağımız alanlar gerekli, daha fazla düğün salonu, apartmanlar, AVMler değil. Biber gazı yemeden, üzerimize vinç yürütülmeden, çözüm odaklı, medeni görüşmelerin olmasını umut ediyorum bu ülkede. Amaç particilik, partizanlık vs değil. Amaç yaşanabilir yaşam alanlarını elimizde tutmak. Umarım konuyla ilgili herkes duyarlı davranıp, birlikte sonuç odaklı çalışabilir, İnsan hayatı o kadar kısa ve Sultan Süleyman'a bile kaymamış ki dünya; biz ne yaparsak yapalım doğa tekrar doğar, kendini tekrar yeniler. İnsansa yarattığı kaos ve nefes alınamayan ortamda hızlıca hastalıklara yakalanır, kalitesi düşük bir hayat yaşar. Olacağı bu olur. İngilizce de bir ifade vardır ve ben ne zaman hoşlanmadığım bir yapılaşma görsem, kendimi rahatlatmak için şöyle derim: 'nature reclaims'. Yani doğa hakkı olanı tekrar alır, içine çeker, kaplar, tekrar doğar. Bununla ilgili örneklere bakmak isterseniz, bağlantıyı <a href="http://news.distractify.com/beth-buczynski/nature-reclaims-what-we-abandon/" target="_blank">tıklayın</a>. </span></span><br />
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-9418076075766488292014-07-23T06:44:00.001+03:002014-09-05T09:03:17.005+03:00Sahi Serbest Oyuna Ne Oldu?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bu aralar merak ediyorum çocukların serbest oyun, hayal kurma, ve evcilik oynama zamanına ve yeteneğine ne oldu diye...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ben küçükken Urla'nın çamuruna batardım, arkadaşlarımla kurduğumuz 'çete' [ki bizim için çok havalı bir kelimeydi o zaman] vardı. Biraraya gelirdik, evcilik oynardık, düş kurardık, -mış gibi yapardık, çamurdan pekmez, çiçeklerden çorba yapardık, bisiklete binerdik, çiğdem çitler, komşunun yere düşmüş zeytinlerini tenekelere doldurmasına yardım ederdik, ağaca tırmanırdık, kırkayakları soluksuz izler, kurumuş yılan derileri ya da kirpi bulduğumuzda kendimizden geçerdik. Hele diz kapaklarımın kabuk bağlamış yarasız, morluksuz halini hiç hatırlamam. Sürekli sokaktaydık, gece 12'den sonra bile eve geldiğimiz olurdu. Günde 5-6 kez kıyafet değiştirmek zorunda kaldığımı hatırlıyorum çünkü hep kirlenirdi. Bana aktivite yapan, önüme malzemeleri koyan kimse yoktu. Zorlana annemden kumaş parçaları aldığımı hatırlıyorum bebeklerime kıyafet dolamak için [evet dolamak çünkü dikiş bilmezdim, maalesef hala bilmiyorum], eve gelip bisküvi alırdım acıktıkça, o bisküvilerle de oyuncaklarımın içinde 'yemek' yapardım. Kışları ise annem dışarıda 'hasta' olurum diye çıkartmazdı beni dışarıya, yakınlarda gidilebilecek ne park vardı ne de annemin beni beklemek için sabrı. Tüm gün ya annemin gün toplantılarından birinden diğerine gezerdik, ya da evde ablamların eve gelmesini beklerdim. Pek arkadaşım yoktu, ya da beni bir etkinlikten diğerine taşıyan birileri de. Bana ait kitaplarım yoktu, tek kitaplarım ablamlardan kalma bir-iki kitap, ya da onların 'büyüklere ait' kitapları. Bunları niye mi anlatıyorum? Şu an yine çocukluğumun en güzel günlerini geçtiği Urla'dayım, yanımda kendi kızım Delfina ve biri 6 diğeri 12 yaşında iki yeğenimle birlikte. Sürekli onlara oyun kurmam, kitap okumam, aktivite yaptırmam ve ilgilenmem gerekiyor onları. Aynı mekandaki kendi çocukluğumla onlarınkini karşılaştırıyorum bol bol ve ortaya çıkan manzara ruhumu sıkıyor. Öncelikle tatmin diye bir olay yok zamane çocuklarında. Dün tebeşir yaptık birlikte, ardından malzeme kuruyunca dün akşam tebeşirle çizilerek oynanan çok keyifli bir oyun gösterdim yakın bir zamanda Oyun Evim TV'de yayınlayacağımız. Benim çocukluğumdaki çocuklar olsak, bizi nerden baksan 1 saat oyalardı gösterdiğim oyun ama bizimkileri bir kere oynamak için motive etmek bile çaba sarfettirici. 2 kez oynadıktan sonra 'eeeee' dediler ve oynamayı bıraktılar. Sürekli aktiviteyi benim üretmemi bekliyorlar ve 'eeeeee' diyorlar. Şaka gibi ya da hafif ölçekli bir kabus gibi durum. Tatilde miyim yoksa tam-zamanlı animatör ve etkinlik düzenleyicisi olarak çalışıyor muyum belli değil.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Peki modern zamanlarda nerde hatalar yapıyoruz? Niye çocuklar bundan 20-25 yıl öncesine nazaran doyumsuz ve oyun kurmada affedin ama beceriksiz diyeceğim?</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Biz büyüklerin yaptığı hatalar olduğu aşikar. Benim annemin beni büyütürken bu kadar çaba sarfettiğini hiç sanmıyorum. Doyuruyordu bizi, kıyafetlerimizi yıkayıp, ütülüyordu [ki evi temizlemeye küçüklüğümden beri hep yardımcı olmuşumdur] ama oturup bana aktivite filan yaptırmıyordu.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Geçen haftanın birinde arkadaşımı ziyaret ettim, çocuklar kendi aralarında oyun kurdular, biz de iki anne oturduk keçeden baykuş yapmaya koyulduk. Arkadaşımın eşi o sırada gelip şöyle bir yorumda bulundu: 'Siz kendiniz için mi yoksa çocuklar için mi yapıyorsunuz bu aktiviteyi'. Ben de dönüp 'tabii ki kendimiz için, çocukların önüne sürekli bir etkinliği sunmaya inanmıyorum, kendileri pek güzel oyun kurdular' dedim.</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4onn0e58-H90KIuzA8kxyalhuGRBiU2IP5i_3k23ALaUzkWYe_lkQ-CBSn9ej39wMaHH9_wfHgdEMDuI5z9bgqTO66c8Ks2w92fLS-H0iW5cvvqP-02LB9cyq6XKpqb61_epefVMmUrPm/s1600/20140628_202029.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4onn0e58-H90KIuzA8kxyalhuGRBiU2IP5i_3k23ALaUzkWYe_lkQ-CBSn9ej39wMaHH9_wfHgdEMDuI5z9bgqTO66c8Ks2w92fLS-H0iW5cvvqP-02LB9cyq6XKpqb61_epefVMmUrPm/s1600/20140628_202029.jpg" height="320" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Çadır oyunu oynarken</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Delfina çevremdeki pek çok çocuktan belki daha iyi oyun kuruyor ama bir yerlerde hata yaptığım aşikar. Belki de doğduğundan beri çok ilgilendim onunla, oyun çok oynadım. Belki de çocukları kendi haline bırakmak, çocuklarla çok ilgilenmemek daha iyi. Bir terim vardır belki duymuşsunuzdur: 'helikopter aileler'. Bu tarz aileler çocukları doğduğu andan itibaren hayatları boyunca çocuklarının etrafında fır fır dönerler. Ellerinden tutup çocuklarını okula götürürler, gün boyu kapıda onları bekler, ilerki yaşlarda sözkonusu üniversite bile olsa gidip çocuklarının öğretmenleriyle konuşurlar, tüm ihtiyaçlarını giderir, tüm sorunlarına çare olurlar. Helikopter ailelerin çocukları da bu yaşam ve büyütülme tarzına paralel olarak tek başlarına bir işi kotarma konusunda deneyimsiz ve sürekli ilgi ve alakaya muhtaç büyürler. Kanımca çok tehlikeli bir aile modeli bu, çocukların karakterlerini özgür bir şekilde geliştirmeleri konusunda. Ben sanırım tekne kazıntısı, kazandibi, son piyango olan, 4. ve son çocuk olarak bu ilgi alakayı hiç görmedim. Sadece ilkokulun ilk günü annem tuttu elimden, bir binaya götürdü, bak bu senin sınıfın, bu öğretmenin, bu da servis şoförün, okul bitince servise bin, eve gel dedi ve gitti. Çoğunluğu ağlayan 65+ tanımadığım yabancı çocuk ve bir öğretmen hanımla aynı sınıfta saatlerce durup, 'neden bu çocuklar ağlıyorlar, neden onların annesi kapıda onları bekliyor da benimkisi gitti' diye düşündüğümü hatırlıyorum. Ondan sonraki yıllarda annem bir daha okula beni götürmedi zaten, sadece okulun ilk günü servis yok diye babam bırakırdı. O kadar. İlkokul 5'e giderken tek başıma Alsancak, Konak gezerdim, yine tek başıma sinemaya giderdim. Niye anlattım yine bunları? Şunun için: benim ailem asla benimle çok ilgilenen bir aile olmadı, yıllarca yurtdışında yaşadım, bir kere merak edip bu çocuk nasıl bir yerde yaşıyor diyerek beni ziyarete bile gelmediler. Hep yanımda oldular, bana destek oldular [ki buna minnettarım] ama çevremde fır fır dönmediler. Sonuç ne? Ben hep ayaklarımın üstünde birçok kıtada, ülkede ve ortamda varolabildim. Demek ki neymiş, bir çocuğun çevresinde de pek de dönmek gerekmiyormuş [çocuğun karakterine göre bu dediğim değişiklik gösterebilir]. Ha evet ben de isterdim keşke bana daha çok vakit ayırsalardı ama olmadı. Peki asıl sorun şu: ben kendi çocuğum için ne yapmalıyım? Ya da ilk soruya dönersek biz nerde hata yapıyoruz da zamane çocukları sürekli önlerine bir etkinlik konulsun istiyorlar ve hemen sıkılıyorlar?</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Benim kendi kızım için yaptıklarım şöyle:</span><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Onu elimden geldiğince arkadaşlarıyla buluşturuyorum, ve bir büyüğün kurgusu olmadan serbest oyun oynamalarını izliyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Sokakta bizim çocukluğumuzda oynadığımız sokak oyunlarını öğretiyorum ve sonra arkadaşlarıyla oynamasını izliyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Eve kurgunun olduğu oyuncakları sokmamaya çalışıyorum. Pek ala bebekliğinden kalma küpleri tencere olarak kullanabiliyor, illa da mutfak oyuncağına ihtiyacı yok [hediye gelenler benim iradem dışında gelişen oyuncaklar da olmuyor değil]. Geçtiğimiz hafta çok güzel <a href="http://www.egitimpedia.com/bakis-acisi/tum-zamanlarin-en-iyi-5-oyuncagi" target="_blank">bir yazı</a> okudum: çocukların ihtiyacı olan ana oyuncaklar: ip, kutu, karton rulo, çamur ve sopa. Ben bunlara taş, bilye (nam-ı diğer meşe, misket), kürdan ve top ekliyorum. </span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Hafta sonları ve hatta hafta içi ormana, doğaya kaçıyoruz. Elimizde büyüteçle solucan, yosun, deniz kabuğu inceliyoruz. Çocukların meraklı olması harika bir şey. Yine şu an yeğenlerimle Urla'da yaşadığım sorun en küçük bir böcek gördüklerinde bağırıp, kaçmaları. Halbuki Urla, doğanın harika bir parçası ve doğaya merak duyabilseler böceklerden kaçmayıp onları incelemek isteyecekler ve bulundukları ortamdan keyif alacaklar. Delfina'mla elimizden geldiğince sürekli doğaya kaçıyoruz ki o da araştırmaktan ve incelemekten, doğanın bir parçası olmaktan mutlu olsun. Ayrıca bir araştırmaya göre çocuklara gördükleri tüm ağaçları 'ağaç', tüm çiçekleri de 'çiçek', tüm böcekleri 'böcek' olarak nitelendirmektense doğadaki canlıları adlarıyla öğretildiğinde çocuklar öyle öğreniyor. Dün akşam eve girerken annem kırkayak için 'böcek' kelimesini kullandı, Delfina hemen ananesini düzeltti, o böcek değil dedi, sonra da benden onaylamamı istedi. Çocuklar harika varlıklar, onlara ne sunulursa hemen bilgiyi emiyorlar. O yüzden ben elimden geldiğince ve bilgimin yettiğince ona ıtırı, biberiyeyi, akşam sefasını, palamut ağacının yaprağını isimleriyle öğretiyorum. Bunun için <a href="http://www.tubitakkitaplari.net/en/8-ya-/20-aaclar-cikartma-kitabi-9789754035810.html" target="_blank">Tübitak'ın </a>çocuklar için hazırlanmış çıkartmalı kitapları var farklı ağaç, çicek, böcek vs. türlerini öğreten. Ben bile keyifle öğreniyorum, tavsiye ederim. </span></li>
</ul>
<br />
<a name='more'></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bunlar benim aklıma gelenler. Peki sizler neler yapıyorsunuz? Çocuklarımızın yaratıcılığını ve serbest oyun kurma güçlerini nasıl geliştirebiliriz?</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Konuyla ilgili ilham veren yazılardan ikisine <a href="http://www.egitimpedia.com/egitim-2/serbest-oyuna-ne-oldu" target="_blank">burdan</a> ve <a href="http://well.blogs.nytimes.com/2012/08/23/simon-says-dont-use-flashcards/?_php=true&_type=blogs&src=me&ref=general&_r=0" target="_blank">şurdan</a> ulaşabilirsiniz.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Öğrenmeyle, keşifle, yaratıcılıkla...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-73680045633264639592014-05-25T19:48:00.001+03:002014-05-28T08:14:45.188+03:00Bir Nefesin Değeri: Alerjik Astımlının Hali<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Ben lisedeyken Andımız ya da İstiklal Marşı okunacağı zaman başka sınıflardan bir kız bir başlardı hapşurmaya, durdurabilene aşk olsun. Ben de acaba özellikle mi yapıyor diye düşünürdüm içimden çünkü hayatımda 3 kezden fazla hapşurduğum vaki değildi. Ne zaman ki İzmir'de geçen 18 yılın ardından İstanbul'a üniversite okumaya geldim (ki çok duymuşumdur İzmirliler İstanbul'a gelince astım olur) benim sayıları yüzleri, binleri bulan hapşuruklarım başladı. Tek başıma büyük bir şehirdeydim, ve böyle bir sağlık sorunuyla hangi hastane ya da doktora gidilir hiçbir fikrim yoktu [hoş hala bir fikrim yok sağlık konularında İstanbul'da o yüzden İzmir'e gidiyorum tüm sağlık sorunlarım için]. Dahiliye, KBB, göğüs hastalıkları derken 'alerjik astım' tanısı konuldu. Yıllardır hapşuruyorum, nefesim daralıyor, %90 tüm polenlere, çimene, toza [kütüphane aşığı olan ben çoğu kütüphanede uzun süre kalamıyorum], akla gelen birçok şeye alerjim var. Doğaya aşık ben ne zaman ki bir parka, ya da ormana gitsem sürekli hapşuruyorum ve gece itibariyle de soluk alıp verebilmem çok zor oluyor. Bahar ayları ise hep sorunlu. Özellikle aşığı olduğum Beşiktaş, boğaz hattına gitsem hayat çekilmez oluyor. Ama inadına kokluyorum çiçekleri, çıkıyorum doğaya, sarılıyorum ağaçlara... Peki neler yapıyorum, nasıl kontrol altında tutuyorum astımımı?</span><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Evde kesinlikle duvardan duvara halı yok. Hatta mümkünse halı sadece mecburi yerlerde var. Salonun halısı %100 organik bambudan yapılma. Yüne de alerjim olduğu için özellikle yünlü ve sentetik halılardan uzak duruyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Kitap raflarım kapaklı. Kitap tozları astıma iyi gelmiyor. Yatak ucu kitaplarım komidinin ilk çekmecesinde saklı. Kitaplar günlük toza maruz kalmamalı.</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Deterjan seçimi çok önemli. Nitekim çamaşır deterjanı olarak sabuncevizini keşfedinceye kadar neler çektiğimi Allah'la ben bilirim. Sabuncevizi %100 organik, doğal bir meyve. Yaklaşık 10 meyveyi 1 litre suda 20 dakika kaynatarak deterjanımı elde etmiş oluyorum. Ne zamanki market deterjanı+yumuşatıcısıyla yıkanmış çamaşır koklasam nefesim ciddi daralır. Yaşasın sabuncevizleri. Sabuncevizleriyle ilgili daha önceden yazdığım yazıya <a href="http://delfina-ada.blogspot.com/2012/08/dogal-temizlik-varken-suni-temizlik-niye.html" target="_blank">burdan</a> erişebilirsiniz. Mutfakta da bulaşıklar için Amway [bulaşık deterjanı], Frosh [bulaşık makinası tableti], Klaar [parlatıcı] kullanıyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Şunu farkettim: Ne zamanki işlenmiş, içinde katkı maddesi ya da E'ler bulunan bir gıda yesem astım düzeyim artıyor. İşlenmiş gıdada kullanılan birçok katkı maddesi ve gıda boyaları astımı tetikleyebiliyor. O yüzden yaşasın organik ve doğal beslenme!</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Bol bol su içiyorum. Garip bir şekilde su içtikten sonra hep hapşuruyorum ama iyi de geliyor. Hapşurma dönemleri günlük içtiğim suyu ikiye katlıyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Bana verilen inhaler ve turbuhalerları doktorların Türkiye'de reçeteye yazdıkları şekilde kullanmıyorum. İngiltere'de düzenli gittiğim astım hemşireleri bana spirometre'i nasıl kullanmam gerektiğini gösterdiler. </span><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix5KRiufqeyJ4yXAXOYelKxy0-OQ-dgS3VOVkEUQbhjSVfgp9eGtah_mBORnUhbtfu4IKPs3uIaQXUcO4-sgdUJ-r8Y0FKTFdOEV0D-KDUaYrKQ37xwBjcBGpTC5QQV6uHka9NB8h8SQUM/s1600/blog.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix5KRiufqeyJ4yXAXOYelKxy0-OQ-dgS3VOVkEUQbhjSVfgp9eGtah_mBORnUhbtfu4IKPs3uIaQXUcO4-sgdUJ-r8Y0FKTFdOEV0D-KDUaYrKQ37xwBjcBGpTC5QQV6uHka9NB8h8SQUM/s1600/blog.jpg" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Manuel Spirometer </span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Spirometre nefesiniz daralmış mı daralmamış mı onu gösteriyor. Muhtemelen yazıyı bir doktor okursa düzeltir beni yanlışım varsa ama bana vakti zamanında şöyle anlatılmıştı hapşurmanın ve nefes darlığının mantığı: astımlı insanların bronşçukları sağlıklı insanlarınkinden daha dar olur. Sağlıklı insanın da astımlı insanın da bronşçuklarına polenler, tozlar gider ama astımlının nefes yolu daha dar olduğu için nefesin geçeceği yer azalmış olur. İşte nefesin geçtiği yolun ne kadar darlaştığını ya da normale girdiğini spirometreyle ölçebilirsiniz. Burda spirometreyi medikallerde bulabilirsiniz diye düşünüyorum, birçok özel doktor spirometrenin bilgisayara bağlanmış haliyle test yapıyor ve bu test için para alıyor. Halbuki nefes sizin nefesiniz; nefesinizin nasıl olduğunu kendiniz de kontrol edebilirsiniz. Spirometre illa ki olcak diye de birşey yok. Ben şöyle ölçüyorum inhalera [symbicorta] ihtiyacım olup olmadığını: Öncelikle göğüs kafesimi ağzımdan nefes alarak büyük ve derin bir nefesle dolduruyorum ve tam olarak doldurduktan sonra ağzımdan veriyorum. Ciğerlerimden çıkan ses çok kötüyse bir puf symbicort alıyorum duruma göre günde 1 ya da 2 kez. Yılda kullandığım symbicort puf sayısı 5'i asmaz. Olur da öksürük varsa ve ciğerlerime doğru indiğini hissediyorsam Bricanyl kullanıyorum, onun da yıllık puf sayısı 10'u aşmaz. Bloğumda zaten öksürüğe ve hastalığa karşı neler yapmalı bol bol yazmıştım, önceki yazılardan yararlanabilirsiniz.</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Zyrtex gibi bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlara inanmıyorum ve kullanmıyorum. Sadece bir konferansa ya da önemli bir toplantıya katılacaksam ve toplantı sabahı hiç durduramadığım hapşuruklarım varsa zrytexi ya da muadilini bir kereliğine kullanıyorum kötü bir toplantı geçirmemek adına. Bu tarz ilaçların hiçbir yararı yok hatta zararı var diye düşünüyorum. Çünkü yaptığı hapşurtmamak; tedavi etmek değil. Nefes yolları yine toz ve polenle doluyor ama hapşurulmadığı için ciğerler temizlenmiş ve rahatlamış olmuyor. Hapşurmak iyi ki var ki ciğerleri temizliyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Hapşurma dönemi meditasyon ve içbarışıklığı önemli. Edebiyatta astımlı kişilerin toplumla uzlaşamamış kişiler olması karakter tahlilinde bol bol karşımıza çıkan konulardandır. Meditasyon çok işe yarıyor, vücutla konuşmak, kendini rahatlatmak.</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Kore'de sabah ve öğleden sonra polenlerin yoğun olduğu saatlerde insanlar ağızlarında maskeyle geziyorlar, kesinlikle çok mantıklı. Ama nedense ben kendimi ağzımda maskeyle gezme konusunda pek rahat hissetmiyorum ve hiç denemedim. Polenlerin aktif olduğu saatlerde evdeysem pencereleri kapıyorum ya da dışarıdaysam boynumdaki şalı burnuma ve ağzıma kapıyorum, özellikle Beşiktaş ve Boğaz hattındaki kavak ağaçlarının ve diğer ağaçların/çiçeklerin polenleri beni çok tıkıyor. Yoğun polene maruz kalınan bir günün ardından eve gelip duş alıp, burna bol bol su çekerek polenlerden kurtulmaya çalışmak da çok yararlı. Ayrıca Sinus Rinse Kit kullanılarak burun ters U şeklinde yıkanma suretiyle rahatlık sağlanabilir. </span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Keçi boynuzu suyu içmek [tarifler bloğumda var] iyi geliyor, çünkü mukusu azaltıyor ama bunun oranını iyi tutturmalı, fazlasına gerek yok. Çünkü o mukus vücudun savunma mekanizması, fazla keçiboynuzu suyu alındığında mukus azalıyor. Ama günde 1/4 bardak kaynatılmış keçiboynuzu suyu iyi geliyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Klimaları hiç sevmem hem gereksiz elektrik tüketimidir hem de tozlu hava üflediği için astımıma iyi gelmez.</span></li>
</ul>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=3174594576838261324" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="" /></a></div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8IMJmV1Syf3VlPU6pN0eGfytUorqmQ2JKMgqoYASNmKdEwd7RtuvJGzxyrRA8v4sChW8w4mEN0MR-hcBN9_bw6kUH1zPI4p7htnkkmXl5VFatoqvM5sxAeYpyCzyqS_lKM67KiFsQmo-l/s1600/DSCN3567.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline !important; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8IMJmV1Syf3VlPU6pN0eGfytUorqmQ2JKMgqoYASNmKdEwd7RtuvJGzxyrRA8v4sChW8w4mEN0MR-hcBN9_bw6kUH1zPI4p7htnkkmXl5VFatoqvM5sxAeYpyCzyqS_lKM67KiFsQmo-l/s1600/DSCN3567.JPG" height="240" width="320" /></a> <span style="font-family: 'Trebuchet MS', sans-serif;">Benimkisi inadına yaşamak, inadına doğa, inadına nefes almak... Yukarıda bahsettiğim hayat tarzına yapılan küçük değişimler (deterjan, halı gibi) büyük rahatlıklar getiriyor. Hamilelik ve emzirme döneminde ben ilaçları hepten kestim ama hamileliğin son ayında İstanbul'a tekrar taşınmamla birlikte ciddi bir kriz geçirdim ve hastanede oksijen verildi. Bunun haricinde kızımın hayatıma gelişinin bana çok yaradığını söyleyebilirim. Hapşurma ya da nefes darlığı artıyorsa hemen o hafta hayatımda nelerin değiştiğine bakıyorum, ne oldu da tekrar geldi diye gözlem yapıyorum. Bana alerji yapan başka faktör var mı diye bakıyorum. Annem hep der: 'insan kendi kendinin doktoru olmalı'. Benim de yaptığım bu. Hapşurmalarım sayesinde çevremde bulunanlar o kadar çok 'çok yaşa' diyor ki şaka maka sırf bu yüzden uzun yaşamazsam şaşmayın :))) Her hastalık bize birşeyler anlatmaya çalışır, ben çok şeyler öğrendim alerjik astım yolculuğumda. En önemlisi normalde farketmediğimiz nefesin ne kadar büyük bir nimet ve yaşam kaynağı olduğunu anladım. Her nefes için hamd ve varlığa şükür..</span><br />
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Şifayla, nefesle...</span></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-91370166503344485692014-04-04T22:39:00.003+03:002014-04-04T22:49:09.045+03:00Biz gideriz ormana hey ormana!<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bugün cennetin içine girmiş gibi hissettim kendimi... Yoğun geçen, günleri çok çabuk tükenen hayatımda apayrı bir huzur dalgasına girdim.. Nerede? Belgrad Ormanı'nda... Dostlarla buluştuk, çoluk-çocuk piknik yaptık [bademin, meyvenin, sağlıklı yiyeceklerin ve çayın bol olduğu, çöplerin toplandığı bir piknik], oyunlar oynadık, ıslandık, çamura bandık, huzura erdik, yeşilde kendimizi kaybettik. Eve geldik ama bende öyle bir ruh hali var ki tekrar yaşamın o stresine giresim yok. </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAcXOZlFHxgDyL1TB497n5YyxJIK6_ZPbfTjYgCmpDMAShKtpjizk17irHxq2PbhiZOn_zueuCki2HfOPRCWyyhueyZN83rDQRlznddOi0KTBEgZp9rs917Ub8KPf1ocLkKRfsKT1sCiT7/s1600/DSCN9459.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAcXOZlFHxgDyL1TB497n5YyxJIK6_ZPbfTjYgCmpDMAShKtpjizk17irHxq2PbhiZOn_zueuCki2HfOPRCWyyhueyZN83rDQRlznddOi0KTBEgZp9rs917Ub8KPf1ocLkKRfsKT1sCiT7/s1600/DSCN9459.JPG" height="240" width="320" /></a></span></div>
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Sanırım içimden bir can çıktığından beri doğaya olan düşkünlüğüm çok arttı. Eskiden de doğa derdim ama şehir hayatından da pek bir memnundum. Şimdiyse, 'niye şehirde çocuk büyütür ki insan' diyerek kendimi sorguluyorum. Ben ne yapmaya çalışıyorum, kendi hayatımı çalıyorum beton yığınları içinde çocuk büyütmeye çalışarak. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bir belgesel vardır: dünyanın beş farklı ülkesinde çocuklar nasıl büyüyor belgeseli. Ben Moğolistan'da çekileni izlemiştim ve çok etkilenmiştim. Biz büyük şehirlerde çocukların motor gelişimleri güzel gitsin diye, bir sürü paralar verip özel farklı dokularda kitaplar alalım, Moğolistan bozkırlarındaki bebe horozu elleyerek motor gelişiminin kralını yapsın! Eğer benim gibi yanınızda çocuğunuzu büyütürken size destek olacak bir anane, babane, dede, teyze yoksa; benim gibi şu soruyu sorabilirsiniz kendinize: 'neden şehirde çocuk büyütmeye kalkıyorum ki!' <table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgocqm10nS_tQckwDLopSx-nDwd9t1iIkwrB5G11sbPe7v9jXf1bVxKx14aFVQu9ZD-PUlQBuFHgvqctJjGV50E2CJwcIQtgYu9W0oT8IXfnpGNyCLoaNCEXhFOVtZ9q3eYqwVpj8zgWHhO/s1600/DSCN9516.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgocqm10nS_tQckwDLopSx-nDwd9t1iIkwrB5G11sbPe7v9jXf1bVxKx14aFVQu9ZD-PUlQBuFHgvqctJjGV50E2CJwcIQtgYu9W0oT8IXfnpGNyCLoaNCEXhFOVtZ9q3eYqwVpj8zgWHhO/s1600/DSCN9516.JPG" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Arkadaşlarıyla çamurun ve çayın içinde</td></tr>
</tbody></table>
</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bugün Belgrad Ormanı'nda, ardından Zekeriyaköy'deki bir çiftlikte Delfina o kadar keyifli zaman geçirdi ki.. Onun mutluluğu bana ayrı bir huzur kattı. Doğal yaşam alanları ne kadar özgürse, şehir hayatının da bir o kadar bir sürü saçma sapan kuralı var. Hatırlıyorum Delfina 1.5-2yasındayken bile sayısız kere mikroplarla ilgili ona ders verdiğimi. Çocuk görmüyor ki mikrobu filan, neyin kafasıdır ki anlattım bin kez bakterileri, mikropları, otobüsün heryerini elledikten sonra ağzına elini koymamasını. O yaşta çocuk hiç bu kadar soyut ve gözle görünmeyen bir kavramı anlar mı hiç! Ama orman, köy, doğa öyle mi ya... Ne anne yıpranıyor, ne çocuk hapise konulmuş bir çocukluk yaşıyor! Çok iyi hatırlıyorum küçüktüm, ablam ve abilerim okula giderdi, ben annemle tüm gün evde kalırdım, park filan da yoktu öyle düzenli gittiğimiz. Varsa yoksa ev gezmeleri. Amerikan çamuru adı altında oyun hamuruna benzer bir malzeme satılırdı kırtasiyelerde, işte ev gezmelerinde onlar benim kurtuluşum olmuştu. Belki de o yüzden seramik ve çini bende tutku oldu ilerki yıllarda.. Benim çocukluğum evde, yani bir nevi hapiste geçmişti o soğuk günlerde. Yazın ve pazarları gittiğimiz Urla ise cennetimdi. Ağaca tırmanırdık, tulumbadan su çekerdik, ufak karpuzları elimizle duvara çarparak parçalayıp, mahallenin çocuklarına [ya da nam-ı diğer çeteme] paylaştırıp yerdik, ağaca tırmanırdık, komşuların yere düşen zeytinlerini toplayıp tenekelere doldururduk, karnımız acıkınca bahçeden domates toplayıp yerdik, çiçeklerden 'çorba', çamurdan 'köfte' ve 'pasta' yapardık, bahçenin etrafındaki kaplumbağaları, yılanları, yarasaları, arıları, karıncaları incelerdik. Ne güzel bir çocukluktu yazın yaşadığım çocukluk, ne korkunç bir çocukluktu kışın yaşadığım çocukluk. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Delfina doğduğundan beri hep saray saray, müze müze, sergi sergi gezdik. Biraz büyüdü park park, orman orman gezdik. Sabah 9'da çıkıp akşam 9'da eve girdik. Nerdeydik? Tabi parklarda! Hem de öyle bir saat iki saat değil, tüm gün. Çocukluk dediğin oyun kurarak, eğlenerek, gülerek, keyifle yaşanmalı... <table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgla1j6eQ7GlpzMpHv8vOjlSvK_Hpw58cURQw3H24CUJy0mry8yyOip3-KUB73eVYMMLlZtURA1iSMwl8v7mRurzRcKuHbNmyXWVytRnMr7MVc9ysYtW5Xg007199nEkjN97gmJmttFch-u/s1600/DSCN9557.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgla1j6eQ7GlpzMpHv8vOjlSvK_Hpw58cURQw3H24CUJy0mry8yyOip3-KUB73eVYMMLlZtURA1iSMwl8v7mRurzRcKuHbNmyXWVytRnMr7MVc9ysYtW5Xg007199nEkjN97gmJmttFch-u/s1600/DSCN9557.JPG" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ağaç gövdesinde resim</td></tr>
</tbody></table>
</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bugün cennetten bir gün çaldık yeşillenmiş ağaç dallarının altında, kurumuş meşe palamudu yapraklarının üstünde. Kiwi kuşu gibi yerde kurtçuk aradık, ağaç gövdesinde resim yaptık, akan çayın içinde zıpladık, ıslandık, saklambaç oynadık. Ama yılda ayda yaşanılan kuralsız ve doğa dolu bir gün yeter mi tüm hayatı mutlu ve özgür kılmaya?</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Beni en çok yaralayansa ormanın sesini biz dinlemeye çalışırken kuş seslerini bastıran elektrikli testere, helikopter ve inşaat sesiydi. Hani Narnia'da, Harry Potter'da ve birçok kitapta vardır ya korku dolu bir bekleyiş... Kötülüğün gelmesinden korkarsın, elindeki mutluluğun gitmesinden dehşete kapılırsın... öyle bir korku işte yemyeşil ormanda duyulan bir testere sesi... Velev ki ağaçlar kesilmiyor da, budanıyor olsun... Zaten niye insanoğlu ağaçları budamak ister ve bunu nasıl olur da ağaçların iyiliği için yapar ben anlamıyorum. Dallar ağaçların bir parçası, başka canlılar gelip insanın kollarını kesse iyi mi olur? Niye biz ağaçların uzuvlarını kesmeyi kendimize bir görev biçmişiz ben anlamıyorum, bu zihniyeti de anlamıyorum ki ağacın canına kıymak isteyenlerden hiç bahsetmeyelim... Bu öyle bir konu ki varlığı beni ne kadar mutlu ediyorsa, varlığının yokolması ya da yokolma ihtimali beni o kadar derin dehlizlere sokuyor..</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ben hayal ediyorum ve umut ediyorum...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Yeşil ve mavinin engin olduğu bir dünya hayal ediyorum ve umut ediyorum...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">İnsanoğlu, umarım elindeki tüm yeşil alanları betona, mavi alanları çöplüğe çevirdikten sonra hayatı boyunca hep altın isteyen ve değdiği herşey altına döndükten sonra [ki bu onu nasıl da mutlu etmiştir] yemek bulamadığı, altını da yiyemediği için altının değerini sıfırladığı adamın hikayesini yaşamaz.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hayal ediyorum, umut ediyorum... Kendim, çocuğum, tüm çocuklar, insanlık için...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hayal ediyorum, umut ediyorum.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Teşekkür:</b> Bu günü güzel, özel dostlara ve hatta mümkün kılan Senem'e, Özlem'e, Mine'ye ve ayakkabılarını Delfina'yla paylaşan Masal Kız'a sevgiyle... Ne iyi yaptık bugün...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Öneri:</b> Eğer çocuklarınızla ormana gidiyorsanız, yanınıza ıslanmayan pantalon, lastik çizme/yağmur ayakkabısı, yedek kıyafet, büyüteç, su, muz gibi tok tutacak meyveler ve bademgiller almayı unutmayın. Keyifle...</span></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-7775957389356234172014-03-24T09:12:00.002+02:002014-03-25T08:11:32.902+02:00Emek emek İnteraktif Çocuk Kütüphanemiz Kadıköy'de Açıldı!<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Aralık 2012'ydi Emziren Anneler'den bir anne, grupta Üsküdar'da varolan bir çocuk kütüphanesinden bahsetmişti. Ben de heyecanlanıp, 'neden bu tarz yerler Türkiye'de yok, yurtdışında ailelerin çocuklarıyla gidip ücretsiz olarak vakit geçirip, sosyalleşebilecekleri yerler var. Biz de birlik olursak, böyle yerlerin oluşmasını sağlayabiliriz' demiştim. Çok net hatırlıyorum, bir kişi hariç herkes 'burası Türkiye, burda böyle şeyler olmaz' dedi. Bir imza kampanyasıyla yola çıktık. Yine Emziren Anneler'den sevgili Dalya Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'ten bizim için randevu aldı. Gidip projemizi sunduk, sayın başkan da 'projeye tam destek' verdiğini söyledi. Bu, suya atılan ilk taştı. Ondan sonra sürekli olarak proje için çalıştım. Her sabah 5'te kalktım, Delfina'nın uyuduğu tüm zamanlarda proje için gece-gündüz demeden çalıştım. Boş vakitlerimizde varolan kütüphanelere gittik. Kütüphane müdürleri, belediye başkanları, Milli Eğitim müdürleri, okul müdürleri, kaymakamlar, bakanlıklar, belediyeler gidip projeyi sunduğumuz yerler... Toplantılara Delfina'mla gittim, yanımızda diğer anne ve çocuklarla. Önümüze hep bürokratik engeller çıkıyordu, o yüzden eğer bize bir mekan vermezlerse; parklar-pazarlar ne güne duruyor dedik ve organik pazarlarda, parklarda 'kitap çemberleri' oluşturmaya başladık. Pazardaki soğan, havuç kuklamız oldu; parklarda İngilizce-Türkçe kitap okumaları yaptık, deneyler yaptık, geri dönüşüm materyallerinden oyuncaklar yaptık. Geçen yaz İBB projeye bir gezici kütüphane tahsis etti derken geçen sonbahar imza kampanyalarının hızını arttırdık. İmzalar 10,000'i aştı. Yağmurlu bir gün, yağmur çamur demeden gittik Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'e bize bir yıl önce vermiş olduğu sözü hatırlattık, imzaları beyaz bir ayakkabı kutusunun içinde teslim ettik. Başkan makam kapısını açtığında biz kapısının önünde sevgili Şule Şenol'la birlikte ahşap topaç çeviriyorduk :) Başkan, 'bugün yer bulun, haftaya açayım' dedi. Biz toplantıdan ayrıldıktan sonra, nerede bulacağız uygun mekanı diye içimiz pırpır etti. Birkaç gün sonra güzel haber geldi. Başkan bize Kadıköy'ün ve İstanbul'un en güzel parklarından Özgürlük Park'ında [ismi gibi güzel] yer tahsis etmişti. 80 metrekarelik prefabrik yapı parka getirildikten 3 hafta gibi kısa bir süre içinde kütüphanenin mobilyalarını, oyuncakları, rafları, rafların içine gelecek kitapları tek tek seçtik, alımlar yapıldı ve 19 Mart 2014 Türkiye'nin ve Kadıköy'ün ilk İnteraktif Çocuk Kütüphanesi'nin açıldığı tarih oldu. Kurdelayı Başkan, Delfina'yla kesmeden önce, beni de yanına çağırdı ve açılışı üçümüz birlikte yaptık. </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7QD8eH5TONvb0dt9QHV4NbApRC4IWDVvhIK0GBtPJoU07ftl72VaHpE6X9LHNAKJfyoBNqvt-2nXQsdXZ8bZzi3hiFrIo3Jq6MQhfoPFRMlo3uQV_Zluyf62S8MgYQgq4LjB9YgW5R_wr/s1600/DSC_6526.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7QD8eH5TONvb0dt9QHV4NbApRC4IWDVvhIK0GBtPJoU07ftl72VaHpE6X9LHNAKJfyoBNqvt-2nXQsdXZ8bZzi3hiFrIo3Jq6MQhfoPFRMlo3uQV_Zluyf62S8MgYQgq4LjB9YgW5R_wr/s1600/DSC_6526.JPG" height="212" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Gururlanıyor muyum? Hayır! İçimde bir hayalin gerçekleşmesinin getirdiği, insanlara faydalı olmanın getirdiği tarifsiz mutluluk ama gurur değil. Benim kafamdaki daha yapılacak ne kadar çok işin olduğu. Okul öncesi eğitimde ciddi bir boşluk var ülkemizde. 'Çocuk kütüphaneleri' adı altında, benim hayal ettiğim Kitap Okuyan Çocuklar Projesi sadece kitapların olduğu bir kütüphaneden ibaret değil. Bu kütüphane, bir interaktif öğrenme merkezi. Sadece çocukların da değil; ailelerin öğrendiği bir merkez. Sorular geliyor, 'biz çocuklarımızı buraya bırakıp gidemez miyiz' diye. Hayır efendim, çocukların size ihtiyacı var. Güzel ve kaliteli vakitler ailenin varlığıyla oluyor, birilerin çocuklarınızı eğlendirmesiyle değil. Bu kütüphanede aileler çocuklarıyla nasıl vakit geçirmeleri gerektiğini öğrensinler; çocuk gelişimi, psikolojisi üzerine kendilerini geliştirsinler. Aileler kendilerini çocukları için geliştirsinler ki torunları olduğunda torunlarının yaratıcı bir şekilde gelişmelerini sağlayacak tüm bilgileri olsun; böylece kuşaklar boyu aileler çocuklarını keşfeden, merak eden, öğrenmekten keyif alan, yaptığı işten keyif alan bireyler olarak yetiştirsinler ve işte o zaman umut dolu günler tüm ülkeyi sarsın.. Okul öncesi dönem, toprağın işlenme dönemi. Çocuğa bu dönem istediği ilgiyi 'doğru bir şekilde' vermek, gelişimine yardımcı olmak, çocuklara bırakılacak maddi mirasın çok ötesinde bir yatırım.</span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUFAfmV89gEujH_VyZ1iR3Zc7LkS9aFGmChktJ-oCi9Fy04OFnwRQviI4P5-CjLXl6G6Ecrme20Xoh3SfklmuQxxJdFkdPF8zoVWlrVU7vKoEx7xMEl7kylzeAJzms02Crl0mMxqacaXe5/s1600/DSC_6381.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="" border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUFAfmV89gEujH_VyZ1iR3Zc7LkS9aFGmChktJ-oCi9Fy04OFnwRQviI4P5-CjLXl6G6Ecrme20Xoh3SfklmuQxxJdFkdPF8zoVWlrVU7vKoEx7xMEl7kylzeAJzms02Crl0mMxqacaXe5/s1600/DSC_6381.JPG" height="212" title="Anne Kız Kütüphanemizde" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Anne kız <br />
Binbir emekle açılan kütüphanemizde</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Geçen gün bana takılan oldu 'Esra Hanım, Delfina için ne işler açtınız başınıza' diye [kütüphaneyi kastederek]; ben de dedim ki 'sadece Delfina için değil; Delfina kütüphanedeki herşeye sahip. Bu, tüm çocukların da böyle bir dünyası olsun diye'. Gerçekten öyle.. Umut ediyorum ki aileler çocuklarlarına daha çocukları 'tohum'ken, 'filiz'ken değer verip, onlarla birlikte zaman geçirirler, onların keşfetme ve öğrenme isteklerini arttırırlar. O kadar acı ki yaptığı işi sevmeyen, yaptığı her işi söylenerek yapan 'büyük'lerin olması. O büyükler muhtemelen mutsuz, çünkü hep keşfetme duyguları bastırılmış, bir soru sorduklarında 'sen sus, küçüksün, bilmezsin' denilmiş. Örselenmiş bir çocukluktan daha kötü ne olabilir..</span></div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Yüzleri, kalpleri, ruhları hep gülsün çocukların... Aileler çocuklarını hep öğretmene, bakıcıya, psikoloğa, doktora paslayacakları bir varlık olarak görmesinler. Onlarla vakit geçirsinler ve nasıl vakit geçirileceğini de kütüphaneye gelip öğrensinler, diğer ailelerle bilgilerini paylaşsınlar...Çocuklar, aileleriyle güvende hissederler kendilerini...Kitap Okuyan Çocuklar ülkemin her köşesinde olsunlar, hem aileler hem çocuklar için olan çocuk kütüphaneleri her mahallede olsun. Nasıl ki bundan 100 yıl önce anaokulu diye bir kavram yoktu, herkes mahallesinde büyütüyordu çocuklarını.. Diliyorum ki yakın bir süre sonra interaktif çocuk kütüphaneleri her mahallede olsun, aileler mahallesindeki diğer çocuklu aileleri tanısınlar, birlikte keşfetsinler, paylaşsınlar, öğrensinler..</span></div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ben hayal ettim, suya bir taş attım. Dalgaların ne kadar çoğalacağı diğer ailelerin elinde..</span></div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Sen de mahallende, bir interaktif çocuk kütüphanesi istiyorsan; yerel yönetime baskı yap, konuş, anlat, diğer ailelerle örgütlen, imza kampanyası başlat. Önüne ilk çıkan engelde pes etme, ya engelin üstünden atla; ya da engelin çevresini dolaş.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><a href="http://kitapokuyancocuklar.org/" target="_blank">Kitap Okuyan Çocuklar Projesi</a> için neler yapabileceğini bize yaz, gönüllümüz ya da il/çe sorumlumuz ol:</span></div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">iletisim@kitapokuyancocuklar.org </span></div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Kitap Okuyan Çocuklar'ın logosunda, kitabın yani ilimin-bilimin içinden çıkan bir balon görürsün; işte o umut balonu... İnsanı çok yukarılara çıkarır; kalbimini mutluluk ve yaşamla doldurur..İşte ihtiyacımız olan da bu değil mi?</span></div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Sevgi ve umutla</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i><b>Teşekkür:</b></i> Proje boyunca birçok yardım edenimiz, destek verenimiz oldu. Ama bir dost var ki özellikle ismen teşekkür etmek istiyorum. Bu yola ilk çıktığımda yanımda olan, benimle toplantılara gelen, çok büyük bir destek olan, uzun süre projenin Yardımcı Koordinatörlüğünü yapmış olan Aylin Kök Aydın. Aylin artık çalışmaya başladığı için projede eskisi gibi aktif çalışmıyor. Çok iyi bir yol arkadaşı Aylin, Delfina'nın kankisi Arın'la birlikte... Teşekkürler Aylin... Açılışta neden birlikte çekilmiş bir fotoğrafımız yok bilmiyorum, şaşkınlık ve yoğunluktan olsa gerek..<br />Umarım bundan sonra da Aylin gibi profesyonel gönüllü arkadaşlar yanımızda olur, birlikte nice güzel işe imza atarız.. </span></div>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-27195824888278043532014-03-05T18:24:00.003+02:002014-03-05T18:24:50.102+02:00Çekirdek Duygular<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bugün Delfina'm, anaokulundayken birden ağlamaya başladı ve bana gelip bir arkadaşının onu ittiğini o yüzden ağladığını söyledi. Ben de ona 'peki arkadaşına gidip, bu durumun seni üzdüğünü ve ona bir daha öyle yapmaması gerektiğini söyledin mi' diye sordum. Bu soruyu sorarken esasında kendimin de aynı durumda olduğunu ve benim de hala büyümediğime karar verdim. Dün benim de kalbimi kıran olaylar oldu, ve eve geldiğimde ağladım. Ve aradan bir gün geçmiş olmasına rağmen beni rahatsız eden olayı gidip beni rahatsız eden kişiye söyleyemedim. Bununla yüzleşemedim. Demek ki ben de Delfina'nın karşılaştığı durumu ilk yaşadığımda bana ne yapmam gerektiği konusunda benimle konuşulmamış, hislerimi ifade etmem sağlanmamış. Ya da bunlar yapılmış olsa bile [ki sanmıyorum] ben büyüyememişim.. Ya da büyümek ne demek..? Demin Delfina'ya <i>Cat in the Hat</i>'i okuyordum. Kitapta hayattan zevk almak, hayattaki komik şeyleri bulmaktan bahsediyordu. Ben bunu nasıl yapacağımı bilemediğimi uzun zamandır farketmiş durumdayım. Hayatta sadece renkleri ve mutlu/suzluğu görüyorum ama hayatın komik yanlarını bulup, hayata farklı bir gözle bakmayı bilmiyorum. Çoğunlukla durum böyle. Hayattan zevk almak bana ailemin öğrettiği bir olgu değil maalesef. Ben bu açığı Delfina'yı büyütürken kapamaya çalışıyorum. Onu büyütürken hayattan zevk almayı öğrenmeye çalışıyorum. Çocukluktan gelen o kadar çok öğretilmiş duygu var ki bizi kaplayan.</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdJ2G8ja4Npj0MJrAvplYIYxOrS9F1qSuS1bg_qc-1Jdib9zMuHsdu2ats4rqgLJmF3hhFl6jyjRfEC7D65a303uYq_gFPsJfaYOUFRtQBoh7Xxnhtt4R3JgYMI1Ml1yktvfyTdUHrOCwH/s1600/DSCN7410.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdJ2G8ja4Npj0MJrAvplYIYxOrS9F1qSuS1bg_qc-1Jdib9zMuHsdu2ats4rqgLJmF3hhFl6jyjRfEC7D65a303uYq_gFPsJfaYOUFRtQBoh7Xxnhtt4R3JgYMI1Ml1yktvfyTdUHrOCwH/s1600/DSCN7410.JPG" height="320" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Hayat kucaklama ve vedalarla dolu..<br />Her bir an bir kucaklama..<br />Varlığı ve yokluğu kucaklama..</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Geçen ay Yeni Zelanda'daydık Delfina'nın babanesini, halasını, dedesini ve kuzenlerini ziyaret ettik. Havalimanından ayrılırken Delfina büyük bir olgunlukla gidip vedalaştı ve arkasına bakmadan uzaklaştı. Ben ise her zamanki gibi ağlıyordum ailemizden ayrıldığımız için, onları uzun bir süre göremeyeceğimiz için. Ama 3.5 yaşına yaklaşan Delfina vedalaşıp, hayatına devam etti. Ben 99'dan beri göçebe yaşadım, sayısız yolculukta sayısız vedalaşma.. Hepsinde de ağladım. Hepsinde özledim. Aradan 14 yıl geçmiş ama bende değişen bir duygu yok. Her seferinde ilk seferindeki gibi ağlıyorum. Nasıl bir öğrenmişliktir bu?</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hep derim tam keşiflerle dolu bir çocukluktan çıkıyoruz, hayatın rutinine başlıyoruz; ebeveyn olma zamanı geliyor. Ebeveyn olmak yolumuzda varsa da çocuğun hayata girişiyle birlikte keşifler tekrar başlıyor ve daha önce hiç keşfetmediklerini keşfediyor insanoğlu.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hayat keşiflerle dolu, her köşede bir tılsım gizli.. Çocukluk nasıl bir dönemse tüm yaşamın çekirdek duyguları dikili. Çocukluğunda ne yaşarsa bir birey tüm hayata bakışı değişiyor..</span><br />
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-1653152037550791382014-03-04T09:06:00.001+02:002014-03-04T16:40:40.557+02:00Bir şişe sirke nelere kadir!<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Sirkenin faydalarını çok duymuşsunuzdur, ben de sirkeyi çok sevip, günlük hayatta çok kullananlardanım. Seyahate çıkarken yanıma aldığım ana malzemelerden hatta.Neden mi? Çünkü sirkeyi</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Koltuk altı için roll-on:</b> Koltuk altında oluşan ter kokusuna birebir. Bazı insanların ter yapısı farklı olduğu için sirke yerine karbonat kullanmaları gerekebilir. Giyinmeden önce bir kez koltukaltıma spreyliyorum ve ter kokusu oluşmuyor. Malumunuz piyasadaki roll-onlar terlemeyi önlediği için (anti-perspirant) koltukaltında beze oluşumuna neden oluyor. Vücudumuzun terlemeye ihtiyacı var, bunu baskılamak sadece sağlık sorunu oluşturuyor. Halbuki sirke orda kötü kokuya neden olan bakterinin oluşmasını engelliyor.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Saç açıcı</b> (saç kremi niyetine): Yıkandıktan sonra sirkeyi saçınıza spreyleyin ve tarayın. Saçınızın anında açıldığını ve yumuşadığını göreceksiniz. Herkes koku olmuyor mu diye soruyor, ilk sıkarken tabii ki sirkeyi kokluyorsunuz [ki ev yapımı sirke bence çok güzel kokuyor] ama 15 saniye sonra kayboluyor koku. Ayriyeten sirkenin olduğu saça bit gelmiyor diye de duymuşluğum var, ama referansım yok.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>No-poo </b>diye bir teknik var saç yıkamada. Bu tekniği kendim denemedim [en kısa zamanda deneyeceğim] ama şöyle: bol kimyasallı piyasa şampuanı kullanmıyorsunuz saç yıkarken, onun yerine 1 çorba kaşığı karbonatı bir bardak suyun içinde eritip, saçınızı karışımla yıkıyorsunuz. Ardından yine aynı şekilde 1 çorba kaşığı elma sirkesini bir bardak suyun içine karıştırıp saçınıza döküyorsunuz, böylece saçlarınız bir nevi kremlenmiş yani yumuşamış oluyor. Daha çok bilgi için, <a href="http://www.instructables.com/id/How-to-Go-No-Poo/" target="_blank">tıklayabilirsiniz</a>.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>İdrar yolları enfeksiyonun</b>da, daha doğrusu onunla birlikte gelen vajinal kaşıntıyı yokedici. Taharet esnasında vajinal bölgeye sirkeyi spreyleyin, sizi rahatsız eden kaşıntının hemen yokolduğunu göreceksiniz.Her üç kadının biri bu sorunla karşı karşıya ve çözümü bu kadar basit. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Kıl kurdu</b>na karşı taharette kullanarak etkili bir ilaç.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Boğaz ağrısı olduğunda gargara</b> olarak kullanılan bir ilaç: bunu mecburi kaldığımda kullanıyorum, çünkü sirke boğazı biraz tahsis de edebiliyor. Sirkeye başvurmadan önce karbonatlı ya da tuzlu su daha iyi bir alternatif.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">*Yola çıkmadan önce ucuz parfüm satan dükkanlardan edindiğim cam şişenin içine koyuyorum ve nereye gidersem yanımda taşıyorum. Sirkenin elma sirkesi ve organik elma sirkesi olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü marketten alınan şirkelerin asit oranı %20'yi geçenlerinde petrol türevinden yapılmış olma ihtimali varmış ve de market sirkelerinin hepsinde potasyum koyuyorlar. Yeri geldiğinde yüzlerce lirayı bir kozmetik ürününe verebiliyoruz, varsın sirke en kalitesinden olsun bu kadar mucizevi özellikleri birarada barındırdıktan sonra :)</span><br />
<h4 style="text-align: left;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Sirkeyi evde de yapabilirsiniz! </span></h4>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hazır elma mevsimi geldi [bu yazıyı yazmaya ilk başladığımda gelmişti, ama internette okudum ki muzdan bile sirke yapan varmış, o yüzden mutlaka denemeli]. Eğer organik elmaların kabuklarını soyup atıyorsanız, ya da elmalar bozulmaya başladıysa [küf hariç, küf varsa sirke olmaz] başladıysa sakın atmayın:</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXcXgFBDdhi4qwShQVHV9ee-akht1uFEkuWEDX1SbpSm_xl9DL152HdU1g2lmx-9Z-35fYdLPkNmh3BtmizmrdCCLhiiYEFbn55xcvLFMfhINjBItCqHAtgGGK6_bU5zfjiaLLAt5DfuD8/s1600/DSCN8829.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXcXgFBDdhi4qwShQVHV9ee-akht1uFEkuWEDX1SbpSm_xl9DL152HdU1g2lmx-9Z-35fYdLPkNmh3BtmizmrdCCLhiiYEFbn55xcvLFMfhINjBItCqHAtgGGK6_bU5zfjiaLLAt5DfuD8/s1600/DSCN8829.JPG" height="200" width="150" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Benim elmalarım sirke oldu bile<br />Şimdi sıra süzmede ve <br />şişelere koymada</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<ol style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">İster elmanın sadece soyulmuş kabuklarını, ister elmaları 6-7 parçaya bölüp su dolu bir cam şişenin içine doğrayıp koyun,</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">İçine birkaç nohut atın,</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Arzuya göre bir silme çorba kaşığı şeker ya da bal, </span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bir çay kaşığı tuz </span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Güneş alan (ama direkt güneş ışığı değil) bir yerde 6-8 hafta arası bekletin. </span></li>
</ol>
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Tadına bakarak sirkenin olup olmadığını anlayabilirsiniz. Sirkenin üstünde küf olursa, o sirke tutmamıştır. Eğer beyazımsı bir tabaka varsa, hiç sorun yok. Hatta o beyazlık sirke anasının oluştuğunu gösteriyor, bir sonraki sirke yapımında kullanın. Organik elma kullanın demedeki neden market elmalarını hemen bozulmasın diye parafinle spreyliyorlarmış diye duydum.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Sirkenin faydaları saymakla bitmiyor esasında:</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Kemik erimesi ve vücut ağrıları için</b> her gün aç karnına [sabah ve akşam] bir tatlı kaşığı organik elma sirkesini bir çay bardağı oda sıcaklığındaki suya ekleyip, balla tatlandırıp içmek iyi geliyor.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Temizlik sıvısı:</b> yapmak çok kolay. Bir ölçü sirke, üç ölçü su, karıştırıp sprey şişesine koyun ve mutfak ve tuvaletlerde kullanmak için harika bir temizlik malzemesi. Tıkanmış lavabo içinse tek ihtiyacınız olan karbonat, sirke ve sıcak su. Kimyasallara gerek yok, güzelim deniz canlıları için denizlerimiz kimyasalsız kalabilir, bu bizim elimizde.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Halı silerken</b> deterjan yerine sirke koyarsanız halılarınız hem parıldar hem de bakterileri öldürür.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Çocuğunuz koltuğun üstündeyken çişini tutamadı ve koltuğa mı işedi? Hemen sirkeli su, bakterileri güzelce öldürüp, kötü kokuyu önlüyor.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><b>Salatalar</b>a koyup yemek pek şifalı.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ve daha neler neler...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Marketler temizlik, vücut bakımı için kıyamet gibi ürünle dolu ve bu ürünleri aldığımızda ortaya çıkan kıyamet gibi plastik çöplükleri, kirlenen su kaynakları vs. Halbuki hayatı kirletmeden, doğal yaşama yük olmadan yaşamak basit. Böylelikle saatlerce süpermarketlerde vakit harcamak da yok. Son olarak da sirkenin kullanım alanlarını gösteren<a href="http://www.yokboylebirsey.com.tr/video/sihirli_iksir_sirke_-_inanilmaz_mutlaka_izleyin.html" target="_blank"> bir video.</a></span><br />
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-82131793965592162172014-02-27T07:40:00.001+02:002014-02-27T07:45:47.688+02:00Su Tasarrufu Üzerine<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Başka kültürlerde gezerken hep gözlemlediğim hayat sıvısıdır su. Su üzerine <a href="http://butterfly-nymph.blogspot.com.tr/2010/11/su-life-su.html" target="_blank">daha önceden de yazmıştım</a>. Ama iş ciddiye bindi. İstanbul'da birkaç yılda bir popüler olan konu tekrar gündemde: Su sıkıntısı. Eskiden insanlar sanırım suyu kuyudan taşıdıkları için, harcarken de düşünerek kullanırlarmış. Ama şimdi öyle mi, hele çocuklar açıyorlar musluğu bol bol oynuyorlar suyla. Suyun yolculuğunu düşünüyorum da... Nehirler özgür akamıyor insanoğlu için. Bir yerde hapsediliyorlar. İlk zamanlarda suyu nehrin aşağısında bekleyen canlılar su bulamadıkları için ya ölüyorlar ya yaşam bölgelerini değiştiriyorlar. Ve böylece su borulardan geçerek evimizin musluğuna geliyor. Biz de şakır şakır açıp kullanıyoruz, yine varlığın kökenini sorgulamadığımız için.<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhhuAVuTgbrfIeLdl9i4LorxT-b2g2yDFn5qIGS0XuHnPDWfLINiWVCaWP5K6vqYqrPWXBGE4-V22h37pTJdibRRmdeaV_gjhDE9EX3PxdwAECSFdToxCA_BIAusaVmpQQbStnp8sxSWIL/s1600/DSCN7435.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhhuAVuTgbrfIeLdl9i4LorxT-b2g2yDFn5qIGS0XuHnPDWfLINiWVCaWP5K6vqYqrPWXBGE4-V22h37pTJdibRRmdeaV_gjhDE9EX3PxdwAECSFdToxCA_BIAusaVmpQQbStnp8sxSWIL/s1600/DSCN7435.JPG" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yeni Zelanda'da bir nehir</td></tr>
</tbody></table>
</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bu seneki Yeni Zelanda yolculuğumuzda Delfina'nın halasında kaldık. Yeni Zelanda dünyanın ucunda bakir ve kendi halinde bir ülke olduğu için hala gönül rahatlığıyla yağmur suyunu kullanıyor, endüstriyel ülkelerin aksine. Mesela ben yağmurda ıslanmaya bayılırım ama Güney Kore'de yağmurdan ıslanmamak için elimden geleni yapıyordum, çünkü Çin'den Kore'ye gelen rüzgarlar Çin'in fabrikalarından endüstriyel, zararlı partikülleri taşıyorlar ve yağmur yağdığında asit yağmuru etkisi yapıyor. Türkiye'de de dikkat edin ne zaman yağmur yağsa, arabaların üstü toprak içinde kalır. Yeni Zelanda'da Auckland gibi şehirler haricinde yaşayan her evin genelde bir ya da iki tankı yani su haznesi oluyor. İnsanlar o yüzden yağmurun yağmasını dört gözle bekliyorlar. Delfina'nın halasının evinde sadece 1 tank var ve onlar 5, biz 3, toplamda 8 kişi bir evin içinde olduğumuz için suyu idareli kullanmamız gerekti. Mesela ne yaptık? Şimdi yazacağım konu kimsenin hoşuna fikir olarak gitmez muhtemelen ama durum basit: tuvaletin sifonunu çekmemek! Evde neyseki iki tuvalet vardı ve bir tanesi sadece bizim kullanımımızdaydı. O yüzden büyük abdest (garip bir mecazi kullanım) ya da herhangi bir kötü koku durumu yaşanmadıkça sifonu çekmedik. </span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUMcAj0NM2FQV4-Kj-zRgL_D0-SeOf-qEKl1OTpTZLQLwl40lka9l9lWciWNswnbB79J90msFTsojBSYfLQdGKeExC1kSuK111FpqbfXy-RqCFkxOAfKlOdT9UdaKG5l8Bi1Hv1TwQTm9w/s1600/DSCN7730.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUMcAj0NM2FQV4-Kj-zRgL_D0-SeOf-qEKl1OTpTZLQLwl40lka9l9lWciWNswnbB79J90msFTsojBSYfLQdGKeExC1kSuK111FpqbfXy-RqCFkxOAfKlOdT9UdaKG5l8Bi1Hv1TwQTm9w/s1600/DSCN7730.JPG" height="150" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Delfina bulaşıkları yıkarken</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">İngiltere ve Yeni Zelanda gibi birçok batı ülkelerinde bulaşıklar şöyle yıkanır: önce yemek artıkları tabaklardan alınır. İki lavabo vardır. Biri aşırı sıcak su ve deterjanla doludur, ikincisi saf suyla. Bulaşıklar önce sıcak suda fırçalanır, ardından diğer suya batırılıp, çıkartılır ve bulaşıklığa konulur. Kimi zaman tabakların üzerinde hala deterjan köpüklerini görebilirsiniz, bunun için de kurulama beziyle kurularlar. Ben ne zaman Türk usulü bulaşık yıkasam herkes 'çok fazla su harcanıyor bu yöntemle' diyor. Sadece Türk usulü değil mesela Avustralya'ya giden Yeni Zelandalı arkadaşlar şikayet ediyorlardı, bu Avustralyalıların bulaşık yıkarken harcadıkları su inanılır gibi değil diye. Ben de sizin yöntemde de bulaşıklar deterjanlı kalıyor, sonra yemek koyuyorsunuz ve deterjanı yemiş oluyorsunuz deyince, kafalarında birden ampul yanar, empati kurar gibi oldular. Nitekim bizden daha az su harcadıkları kesin. Benim Türkiye'deki gözlemlerim insanların bulaşık makinası için bulaşıklarını temizlerken çok fazla su harcadıkları yönünde. Ben makinaya koyacağım bulaşıkları lavabonun içine istiflerim. Ardından tencere, tahta kaşık [tahta kaşıkların makinaya konulmamaları gerek, çünkü kaşıktaki bakteri oluşumunu arttırıyor] gibi elde yıkamak gereken bulaşıkları, istiflediğim bulaşıkların üzerinde yıkıyorum. Böylece tencereyi yıkamak için kullandığım su ve deterjan, istiflediğim bulaşıkları da bir nevi arıtmış oluyor, basit fırça darbeleriyle de bulaşıklar makina için hazır hale gelmiş oluyor. Böylece ciddi miktar su tasarrufu yapmış oluyorum, tavsiye ederim. Suyu nasıl tasarruflu kullanabiliriz konusunda <a href="http://www.yesilist.com/cms.php?id=1363" target="_blank">bu yazıdan</a> yararlanabilirsiniz. Su hayatın özü. Susuz bir yaşam düşünülemez bile. Ama biz değer vermezsek, kıymet bilmezsek, suyu çeken/çağıran ağaçları katledersek, daha çok ağaçlandırma yapmazsak, birçok zehirli gaz salınımlarında bulunursak, kendim ve tüm çocuklar için bir korkum var 'doğa öcünü alacak'. Bu kadar sonsuz zenginlik içinde yaşıyoruz: nefes alacak havamız var, hala içecek suyumuz var, doğan ve bizi ışıtan/ısıtan güneşimiz var.. Hepimiz çok zenginiz, umarım bu zenginliğe yakışır davranırız bizi zengin edenlere...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Peki bir beyin fırtınası yapmak gerekirse, sizler neler yapıyorsunuz suyu ve diğer zenginliklerimizi korumak için? Belki böylece deneyimlerimizi paylaşırsak, birbirimize yol gösterebiliriz..</span><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-57745407978247879002014-01-09T14:14:00.004+02:002014-01-09T15:14:58.916+02:00Çekirdekler toprağa aittir<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZZ0mTUNmmVt_hX7hr9_p3p7QOiYyzDzp6_0Ux4DE_rPizsCxDXptHIYsjHfhHB6LC12nH45zHVB6WrQa2FFhEj1qUCPt85xdywbSlurNPMykXj7anoap8d6lxVOIZSQI4elmtRiDCak7Z/s1600/DSCN9987.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZZ0mTUNmmVt_hX7hr9_p3p7QOiYyzDzp6_0Ux4DE_rPizsCxDXptHIYsjHfhHB6LC12nH45zHVB6WrQa2FFhEj1qUCPt85xdywbSlurNPMykXj7anoap8d6lxVOIZSQI4elmtRiDCak7Z/s1600/DSCN9987.JPG" height="320" width="240" /></a></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bizim evde sebze ve meyvelerin çekirdekleri çöpe - genel olarak - gitmez. Mutfakta bir saksımız var hepsi onun içine gider: hurma, biber, limon, elma, demirhindi çekirdekleri ve daha neler neler.. Zamanla da bu çekirdekler filizlenir, buyur. Kimi zaman domates, kimi zaman biber yedik böyle büyüyen çekirdeklerden. Çekirdekler toprağa aittir, nimetin geldiği yere yani. Çekirdekleri siz de mutfağa koyacağınız bir saksının içine atmakla hem çocuğunuza tohum/çekirdek-toprak-yiyecek döngüsünü anlatabilirsiniz, hem de mutfağınızda her gün sizi ilginç bir sürpriz bekliyor olabilir. Yalnız bir hatırlatma: zeytin çekirdekleri işlem gördükleri için, toprağa dikmeniz bir sonuç vermeyecektir. Onun yerine dilerseniz zeytin çekirdeklerini biriktirin mangal/barbekü yaparken, yanan ateşin içine atın. Zeytin çekirdeğinde harika bir yanıcı özellik var.</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8kHZ0cRJ_WGvrUCp_xM-anreppfhpdfqyk1z1zej3tZIX-O7lq3URPhkzL4hKLW2fcgM9hM_-BkYzWrwKFEhjN7ekMI5_4SjTfCSOJA-lV6CrQ7X1x5E2NGN7cleGNUNIOk3_woTF93O-/s1600/DSCN9988.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8kHZ0cRJ_WGvrUCp_xM-anreppfhpdfqyk1z1zej3tZIX-O7lq3URPhkzL4hKLW2fcgM9hM_-BkYzWrwKFEhjN7ekMI5_4SjTfCSOJA-lV6CrQ7X1x5E2NGN7cleGNUNIOk3_woTF93O-/s1600/DSCN9988.JPG" height="320" width="240" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Birbirinin icine girmis biber ve demirhindi</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bizim mutfakta büyüyen biber ve demirhindi filizlerini/bitkilerini dün Delfina'nın okulunun bahçesine diktik ingilizce dersimizde. Çocuklar için de çok ilginç bir gözlem ve deneyim oldu. Daha önceden demirhindi [sweet tamarind] çekirdeklerinden -ki ne güzel çekirdeklerdir onlar- çıkan bitkiyi hiç görmemiştim. Olağanüstü bir sanat, mutlaka dikip görmelisiniz. Aktarlarda artık Türkiye'de de bütün olarak kurutulmuş demirhindiba'nın meyvesini bulabilirsiniz. Semte göre fiyatı farkediyor. Üsküdar'da kilosu 30TL'ye bulabileceğiniz demirhindiba, Kadıköy'de 50TL. Hem yemesi çok zevkli ve şifalı bir meyve hem de bir sanat eseri, yerken çok keyifli.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Evde teknik sorunlardan dolayı kompost yapamıyorum ama en azından toprağa ve çekirdeğe saygıyı bu yöntemle Delfinam'a göstermiş oluyorum.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Çekirdeğin toprakla yeşerdiği mutlu deneyimler...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">~~~</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRo-EugGiKbi3-KaM0DRBXHKKzRvj8YOU9evzqcvOF3Dhg3GLHLj9yS7GRmqziENCwtS3RP9kVLLWEieQs2jpvYnyrt-wWUEAtKskCvlefqRv0XROiE1m3Jp7rhyPdL2WIMPF0jRqNRLyh/s1600/DSCN9994.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRo-EugGiKbi3-KaM0DRBXHKKzRvj8YOU9evzqcvOF3Dhg3GLHLj9yS7GRmqziENCwtS3RP9kVLLWEieQs2jpvYnyrt-wWUEAtKskCvlefqRv0XROiE1m3Jp7rhyPdL2WIMPF0jRqNRLyh/s1600/DSCN9994.JPG" height="150" width="200" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bitki-k<span style="font-size: small; text-align: left;">ök-</span><span style="font-size: small; text-align: left;"> çekirdek</span></span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">We don't throw the seeds of our veggies and fruits into the rubbish bin. Instead, we have a pot in the kitchen where we collect seeds. Sometimes, they sprout naturally and we go and plant the plants or the seeds that we collected in a school yard or in a park. By doing so, I hope that Delfina learns the seed-plant-veggy/fruit triangle and learns how to respect the source of our food. Recently the seeds of sweet tamarind sprouted and it's absolutely a piece of art. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Happy seed-collecting and seed-watching!</span><br />
<div>
<br /></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-69886930355176653592013-12-23T09:09:00.000+02:002014-05-30T21:03:22.097+03:00Sağlıklı ve Kimyasal İlaçlardan Uzak bir Yaşam için Neler Yapmalı ve Evde Neler Bulundurmalı?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Ülkemizde antibiyotik ve ilaçlar hastalığın nedeni virütik mi bakteriyal kaynaklı mı bakılmadan peynir ekmek gibi veriliyor. Çocukların bünyelerinin hastalıkla savaşmasına izin verilmiyor. Çok korumacı bir yapının hayat boyu çocuk gelişimine olumsuz etkisi olduğunu düşünüyorum. Nasıl ki çocukların kendi olmalarına izin vermeli ve mesela bir işi kendilerinin başarmasına izin vermeliyiz, aynı o şekilde çocukların hastalıklara karşı direnç kazanmasına da izin vermeliyiz ki kendi ayaklarının / vücutlarının üzerinde durabilsinler. Eğer çocuğunuzun başka bir hastalığı yoksa, genel anlamda sağlıklı bir çocuksa ateş düşürücü vermenin pek bir anlamı yok. Çocuğunuzun vücudu, mikrobu vücutta barındırmamak adına vücudun ateşi yükseltiyor ki mikrop vücudu terkeylesin. Konuyla ilgili sevgili Başak Pirtini'nin Doğal Anneyim bloğundaki <a href="http://dogalanneyim.blogspot.com/2012/12/eyvah-cocugum-ateslendi.html" target="_blank">yazısını </a>okumanızı tavsiye ediyorum. Hastalıklara karşı yapılacak ve düzenli olarak uygulanacak birçok yöntem var. Öncelikle doktorunuz antibiyotik verdi diye illa da antibiyotik kullanma zorunda hissetmeyin kendinizi. Bir hastalık virütik ise antibiyotik kullanmanın bir anlamı yok. Antibiyotiklerin çok büyük olumsuz etkisi var vücudumuzda evet lokal bir sorunu çözüyor ama sonrasında hayat kalitesini olumsuz etkiliyor. Öte yandan maalesef ki işin ticari boyutu var o da doktorlar, yazdıkları ilaçlar ve ekstra gelir arasındaki ticari üçgen. Çok duyuyorum doktorun antibiyotik yazdığını ama ailenin ısrarı üzerine tahlil yapıldıktan sonra hastalığın virütik olduğu tespit edilip, antibiyotik kullanımına gerek olmadığını. Türkiye'de pek umursanmayan bir kavram var ki o da hasta hakları. Biz hastalar olarak danıştığımız doktordan açıklama almak ve tedaviyi kabul edip etmemek hasta haklarımız içinde. Ben bilinçli bir hasta olmamız gerektiğini ve hastalıklardan korunmak için de önemli olanının da genel bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Dikkat edilecek ana hususlar var:</span><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Evin sıcaklık derecesi 21'i aşmamalı. Yanan soba, kalorifer havadaki nemi, ve doğal olarak da burunu kurutur. Burun kuruyunca ağız açık kalır, ağız açık kalınca ister kulak enfeksiyonu, ister boğaz...</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Burun vücudun kalesi. Çocuğunuz ya da kendinizin burnu tıkanır tıkanmaz, açmaya çalışmazsanız, şehri teslim etmiş olursunuz. Benim en önemsediğim burnun tıkanması. Tamamen hasta oluncaya kadar beklemeyin. Çocuğunuz ağızdan nefes alıyorsa hemen birşeyler yapmanız lazım. Peki ne yapmalı? </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><i>> Biberiye yağı, lavanta yağı, sinüs rinse kit</i> yapabilecekleriniz arasında.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Evin nem oranı %55'i aşmamalı. Buhar makinanız varsa bile mutlaka nem ölçerli olsun, ya da odada ayrıca nem ölçer olsun.</span></li>
</ul>
<br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Özel bir istek üzerine aşağıya benim Delfina için uyguladığım yöntemleri, kullandığım ürünleri yazıyorum, bloğa aşina olanlar bilgilerin bir kısmına da aşina olacaktır.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Propolis:</b> Propolis alkolde çözülüyor. Eğricayır organik propolisin çocuklar için uygun olanı var. Sözümona çocuklar için olanı alkolde değil de sirkede çözülüyormuş ama bildiğiniz alkol kokusunu duyabiliyorsunuz. Ben 3 yaşındaki kızıma 3 damla veriyorum hasta olduğu zamanlarda. Çay gibi sıcak bir içeceğin içine damlatırsanız, alkolün uçmasını sağlayabilirsiniz.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Arı sütü + Arı poleni:</b> Her gün düzenli olarak veriyorum. Her türlü arı ürünü aklınızda olsun tahta kaşıkla alınmalı, metal değmemeli. Arı poleninin taze olanını tercih ediyorum, taze olduğunu ağzınızda hemen dağılmasından anlayabilirsiniz.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Zerdeçal:</b> Yemeği pişirdikten sonra zerdeçalı içine atıyorum. Çok önemli bir bahar zerdeçal metabolizmayı güçlendirmede. Körilere ve çorbalara yakışıyor. Ama ısıya maruz kalmamalı. Yemek piştikten sonra altı kapatılır kapatılmaz eklenmeli ya da salatalara konulamalı direkt.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Bademgiller:</b> Her zaman masada atıştırmalık olarak bulunmalı. Büyük-küçük herkesin günlük bir avuç yemesi önemli bir gıda.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Organik hindistancevizi yağı: </b>Her gün kişi başı bir tatlı kaşığı ekmeğe sürerek yiyoruz. Çok çok faydalı bir besin. Yemek için organik ve soğuk sıkım olanını almanız gerekiyor. Soğuk sıkım olmaması şu demek yağ ısıl işlem görmüş ve içindeki şifalı yapı bozulmuş. Kolestrolü olanların çok tüketmemesi gerekiyor, o yüzden günde bir tatlı kaşığı idealdir. Pişik için de kullanılır.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Hakiki bal:</b> Bulabilen bana da haber versin. Marketteki ballar hem arılara glikoz verilerek yapılmış olabilir hem de ısıl işleme tabi tutuldukları için (bozulmalarını önlemek adına) içindeki önemli şifa kaynakları da yokolmuş oluyor. </span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Manuka balı: </b>Yeni Zelanda'nın balı. Antibakteriyel olarak bilinen çayağacı [Maorice manuka] çalısından polen toplayarak arıların yaptığı bir bal. Cevize banarak yemek çok keyifli. Manuka ballarının derecelendirmeleri olduğunu görebilirsiniz kavanozlarda. Kavanozun üzerindeki rakamlar 0-30 arasıdır. +10 olanı makbuldür. Rakamın yüksek olması içindeki antibakteriyel özelliğin yüksek olduğu anlamına geliyor. Bilirsiniz şeker hastalarının kanaması olmaması önemlidir, nedeni de kanın kolayca durdurulamaması. Kanayan yaraya manuka balı sürülen vakalarda kanamaların durduğu bildiriliyor.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Keçiboynuzu pekmezi:</b> Öksürüğe iyi geliyor. Pekmez alırken dikkat edilecek önemli husus ağır ateşte pişmiş ve 65 derecenin üstüne çıkmadan pişmiş olması gerekiyor. Yoksa kanserojen oluyor.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Gülsuyu: </b>Gülsuyunun antiseptik özelliği vardır. Güvendiğim bir gülsuyu firmasının gülsuyunu aldım, parfümeriden boş ve kullanılmamış olarak aldığım cam sprey şişenin içine<b> </b>koydum ve Delfina'nın ve benim boğazımız ağrıdığında, bademcikler şiştiğinde boğazlara doğru spreyliyorum. Tadı hem çok güzel hem antiseptik. Ciddi boğaz enfeksiyonlarının olduğu durumlarda gülsuyunun içine 1-2 damla biberiye yağı damlatıp antimikrobiyal, altibakteriyel özellik katılabilir. Bizde çok işe yaradı. Delfina beni taklit edip parfüm yerine de gülsuyunu kullanıyor :))</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Keçiboynuzu suyu:</b> 3 organik keçiboynuzunu üçe bölün, 1litre suyun içinde düdüklüde 15 dakika, normal tencerede 35 dakika kaynatın, soğuyuncaya kadar keçiboynuzlarını suyun içinde bırakın, süzüp cam bir şişeye koyun. Böylece dolabınızda halihazırda kullanabileceğiniz keçiboynuzu suyunuz olmuş olur. Aynı keçiboynuzlarını defalarca kullanabilirsiniz. Keçiboynuzu vücuttaki mukusu inceltiyor. Ben süte karıştırıyorum çünkü süt mukus arttırır. Öksürüyorsanız, ya da burnunuz tıkalıysa ve üstüne süt içerseniz daha çok tıkanırsınız, çünkü </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">mukus</span><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"> artar. Ama ölçüyü yarım bardak süte, çeyrek barsak keçiboynuzu suyu olarak ayarlarsanız </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">mukus</span><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"> artışı olmaz. Dengeler. Ben muzlu sütun içine, sütün içine ekliyorum. 3 yaşındaki Delfinam için günde çeyrek bardak veriyorum. Çok verirseniz burnunuzun içinin hemen kuruduğunu hissedersiniz. Herkesin vücudu ayrı, ona göre kendiniz doğru ölçüyü bulmalısınız.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Süt: </b>UHT süt kullanmayın derim , gerçek süt olarak görmüyorum artık UHT sütü, yaptığım araştırmalardan sonra. Günlük şise süt, ya da çiğ süt. Ben Aysun the Sütçü'den alıyorum, elimde kalmayınca da günlük sise süt alıyorum. Daha önceden yazmıştım inek yavrularının ahını almak üzere. O yüzden daha yazmayacağım.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Kefir: </b>En vazgeçilmezim. Dinçlik veriyor, yararlı bakterileri arttırıyor. İster kefir ayranı olarak ister muzlu sütun içinde veriyorum. Yapımı çok kolay: kefire hiçbir şekilde metalin değmemesi gerekiyor. O yüzden züccaciyelerden kefir için özel satılan plastik süzgeçlerden almanız gerek. Bilinenin aksine de kefir mayasının yıkan<b><u>mama</u></b>sı gerekiyor. Çünkü yıkamak kefir mayasını öldürüyor. Kefiri günlük olarak kapağı plastikten yapılma ufak bir cam kavanozun içinde mayalıyorum. 20-24 saat sonra süzgeçten bir bardağa süzüyorum iyice. Süzgecin üstünde kalan mayayı</span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"> temiz ve yine </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">kapağı plastikten yapılma ufak bir cam kavanozun içine üstü basar süt koyarak tekrar mayalıyorum. Hepsi bu kadar. Güneş ışığı almayan karanlık bir dolabın içine bırakmanız lazım kavanozu. 24 saati çok aşarsanız süt ve kefir mayası miktarıyla orantılı bir sürede alkole dönüyor. Öyle olduğunda çocuklara önermiyorum, boğazımı yaktığı için, ben de içemeyip döküyorum. Kefir mayanız büyüdükçe paylaşın, böylece sevgi ve sağlık çemberlerimiz çoğalsın. Kefiriniz canlı olduğu için, onunla konuşmayı da unutmayın.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Ev yapımı yoğurt:</b> Prebiyotik yoğurtla mayalarsanız daha da güzel.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Çörekotu:</b> Salataların ve balkabağı gibi çörekotunun yakıştığı çorbaların üstüne serpiyorum. Bağışıklık için çok önemli.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Kekik yağı:</b> Evin vazgeçilmezi. Ateş oldu mu ayakların altına. </span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">İshal ya da bağırsak sorunu oldu mu, bir damla kekik yağını 1 tatlı kaşığı zeytinyağıyla karıştırıp ister ekmek bandırıp yemeli, ister başka bir yöntemle. Bir damla kekik yağının anında ishale ve karın ağrısına çare olduğunu bin kez yaşamışımdır.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Biberiye yağı: </b>Harika bir burun açıcı. Burun tıkanıklığı olduğunda omuzlarına ve yastığının üstüne damlatıyorum. Burun çok tıkanıksa 3 yaşındaki Delfinam'ın burnundan mukusu otribebe kullanarak çekiyoruz [bu esnada doktorculuk oynuyoruz, bir o benim burnumdan </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">mukus </span><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">çekiyor, bir ben. Şu an hakkıyla sümküremediği için otribebe kullanmak zorundayız bu arada] ardından bir kulak temizleme çubuğunun ucuna bir damla biberiye yağı damlatıp, burnunun içine yukarı bir yere değdirip, kaçırıyorum. Burun anında açılmış oluyor. Daha küçükken denemedim. Küçükken burnu tıkandığında tek çare anne sütü ve emmek.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Nane yağı:</b> Üşüttüğünde ayaklarının altına, baş ağrısı olduğunda şakaklara birer damla.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Sarı Kantaron Yağı:</b> Açık yaraları iyileştirici yapısı var. O yüzden düşmelerde, sıyrılan dizlerde çok işe yarar. İngiltere'de St. John's Wort olarak bilinir ve doktorlar bile antidepresan olarak tavsiye eder. Mide hastalıklarında çok kullanılıyor Türkiye'de mesela ben her gün aç karnına zeytinyağının içinde bekletilmiş sarı kantaron yağını bir tatlı kaşığı içiyorum şu an midemde sorun yaşadığım için. Daha önceden de yazmıştım mideyle psikoloji çok bağlantılı. Sarı kantaronun mide üzerindeki etkisinin psikolojiye yardım edici özelliği olduğunu düşünüyorum.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Kudret narı:</b> Eylül ayı gibi manavlarda görürseniz alın, ya hakiki balın içine ya da zeytinyağının içine basın ve 1-2 ay bekletin buzdolabında. Açık yarayı kapatıcı, yanıkları onarıcı, mide hastalıklarına şifa olucu özelliği var, adı gibi çok kudretli. Ne kadar eski yapılmış olursa o kadar iyi.</span><br />
<b style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Karbonat (Yemek sodası): </b><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Yine bir vazgeçilmez.</span><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Dişlerimizi karbonatla fırçalıyoruz.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Kafada konak oluştuğunda zeytinyağı ve karbonatla kafaderisini ovup, 20 dakika sonra yıkamak konaklardan kurtulmaya iyi geliyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Boğaz ağrısı olduğunda marketten değil de eczaneden alınan 1/2 silme çay kaşığı karbonat [ingiliz karbonatı diye de geçer] suyun içine karıştırılır, üç dakika bekledikten sonra yine karıştırılıp içirilir. Bekleyip tekrar karıştırmanın nedeni karbonatın iyice çözülmesini sağlamak, yoksa böbrekler zorlanıyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Mide yanması, gastrit için de yine 1/2 silme çay kaşığı karbonat suyun içine karıştırılır, üç dakika bekledikten sonra yine karıştırılıp içirilir.</span></li>
</ul>
<br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Nem ölçerli buhar aleti:</b> Burun tamamen tıkandığında ve nefes hiç alamadığında soğuk buhar gibisi yok.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Sinüs Rinse kit:</b> Çok küçük çocuklarda uygulanmıyor. Burnu ters U şeklinde yıkıyor, açıyor ama bunu uygulamak için burnun tamamen tıkalı olmaması gerekiyor, yoksa kulaklara basınçla sorun oluşturabilir.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Oda termostatı: </b>21 derecenin üstünde olmamalı ev. İngiltere'de önerilen ideal derece 16 derece. Biz maalesef bunu yapamıyoruz Türkiye'de ama canım dostum Aslı'nın babasının dediği gibi 'sıcak olan eve doktor girer'.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Deniz kadayıfı:</b> Aktarlarda var. Öksürük olduğunda yarım bardak sütü bir cezvede kaynatıp, bir zeytin büyüklüğündeki deniz kadayıfını hiç yıkamadan kaynayan sütun içine katıp, ocağın altını kapatın. üstünü örtüp, dinlendirin 5 dakika. Sütü bardağına koyduktan sonra dilerseniz üzerine keçiboynuzu suyundan ekleyin, çocuğunuz bir yaşın üstündeyse balla tatlandırıp içirin. Öksürüğe iyi geliyor.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Saksı bitkileri: </b>Evde saksı bitkileri bulundurmak çok yararlı, mutfağa da ayrı bir hava katması çabası...</span><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><u>Biberiye: </u>Sinekleri uzaklaştırır, yemeklere de çok yakışır. Sinek sorunu olan büyük otellerde bol bol etrafa biberiye bitkisini ekerler. İngilizcesi 'rosemary', Mary Meryem demek ve ortaçağ Avrupa'sında kötü ruhları kaçırmak için kullanılırmış aslen nedeni biberiyenin bir antibakteriyel, antimikrobiyal olması; ha kötü ruh olmuş ha mikrop sanırım aynı kapıya çıkıyor :)</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><u>Reyhan: </u>Pek şifalıdır. Mor reyhandan yaptığım şerbet tarifi şöyle: 1 litre suyu kaynatıyorsunuz, içine iyice yıkanmış mor renkli bir demet reyhanı atıp, ocağın altını kapıyorsunuz. 6 saat kadar suyun içinde reyhan kalıp, bu rengi veriyor. Fusya renginde oluyor.. Ardından bir bardağa bir çorba kaşığı şeker ve 1-2 limon tuzu atıp karıştırıyorsunuz. Gelelim reyhanın faydalarına saymakla bitmiyor. İşin ilginci sanırım vücuttan ödem atarken, kabızlığı da çözüyor. </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Reyhan suda 6 saat bekledikten sonra şeker atmayıp, sadece limon ve bal ekleyip de içilebilir.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><u>Itır</u>: Aynı deniz kadayıfı gibi kaynayan sütun içine atılıyor, öksürüğe iyi geliyor. İster sütlü tatlı yaparken sütünüze bu şekilde rayiha katın, ister direkt sütü için öksürüğe iyi geliyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><u>MercanKöşk:</u> Küçüklüğümden beri anneme ne zaman 'anne midem bulanıyor' desem annem, beni bahçeye yollar, mercanköşk ve nane toplamamı söylerdi. Ve çayını yapardı, limonla birlikte. Çok ciddi üşütmelerde önce bir kusturup içi temizletir. Mide bulantısına birebir.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"><u>Nane: </u>Hem rahatlatır, hem huzura kavuşturur. Her akşam çayını içiyorum melisayla karıştırarak.</span></li>
</ul>
<br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Adaçayı:</b> Eğer dişetlerinizde ya da boğazınızda enfeksiyon varsa ağzınızı çalkalayabilirsiniz. İçebilirsiniz. Olağanüstü bir idrar söktürücüdür de.<b> Papatya çayı</b> da ağız enfeksiyonlarına iyi gelir.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Hurma:</b> Bir yerde dinlemiştim insan örneğin iki hafta sadece elma yiyerek yaşamaya kalksa ölür</span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"> ama hurma yerse ölmez diye. Bu bilgi doğru mudur bilemem ama hurmanın içinde bol mineral ve vitamin olduğu için çok şifalı bir meyve. Doğuma girmeden önce yeme de çok faydalı, Delfina doğuma az geciktiği için bol bol hurma yemiştim ve 40+3'te doğmuştu. İsa Peygamber'in annesi Meryem'in de bir gölün kenarında, hurma ağacının altında, hurma yedikten sonra suda doğum yaptığı rivayetler arasındadır.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Cranberry: </b>Türkçe'deki tam karşılığını henüz bulabilmiş değilim. Cranberry ve blueberry kardeştirler. Cranberry ekşi ve kırmızıdır; blueberry mavi ve tatlıdır. Blueberry'nin yabanmersini olduğuna kaniyim, lakin Türkiye'de satılan yabanmersiniyle yurtdışında yediklerim birbirinden çok farklı. Sadece organik pazarlarda kilosu 40 TL'den bulduklarım yurtdışındaki gibi etli ve tatlı. Cranberry harika bir C vitamini kaynağı, ben GNC'nin cranberry özütünü kullanıyorum. Arada bir de Delfina'ya kapsülün yarısını bir kaşık balla karıştırıp yedirtiyorum. Kuru meyve olarak satılan kırmızı yaban mersini -namı diğer yaban mersini- ise şekere ve bitkisel yağa batırılarak kurutulduğu için çok iyi değil, annem bazen alıyor ama bu sefer birkaç kez sıcak suda yıkayıp, üstüne yapışmış şeker ve yağdan kurtulmaya çalışıyoruz. Porridge (süt+yulaf) ya da müeslinin içine çok yakışıyor.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Spriluna: </b>Deniz yosunudur kendisi. Özellikle emzirme döneminde kaybolan enerjimi diriltmek için çok ama çok iyi gelmiştir. Solgar gibi firmalar satıyor. Benim Yeni Zelanda'dan getirdiim organik spriluna kesinlikle çok daha etkili kapsullerden ama Türkiye'de bulması zor. Mısır Çarşısı'ndaki 51 nolu dükkanda toz hali var ve Japonya'daki nükleer sızıntı olmadan önce getirdiklerini söylediler o yüzden burdan da alınabilir diye düşündüm. Bundaki mantığım ise şu: sprilunanın en iyisi daha bakir okyanus olduğu için Hawaii'den geliyor ama Hawai Japonya'ya çok yakın. Bu tamamen benim fikir yürütmem ama bence Hawai'deki yosunlar Japon nükleer sızıntısından nasibini almıştır, o yüzden nükleer sızıntı tarihinden önce getirilmiş olması önemli bence. Yeni Zelanda'da marketlerde taze sıkılmış meyvesularının içine ekliyorlar, enerji içeceği gibi rağbet görüyor.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Ginseng:</b> Enerji vermesi için kendime kullanıyorum, yoğun anneliğin getirdiği yorgunluğu yenmek için. Ginseng Korecede 'insam' yani adam otu demek. Şekli de aynı insana benzer, metabolizmayı hızlandırır. Haftada bir kez kullanıyorum, çünkü Kore'den çok aşina olduğum ginseng kalp atışımı çok arttırıyor. </span><br />
<b style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Demirhindiba:</b><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;"> Aktarlarda hem meyvesini satıyorlar [Delfina yemeye bayılıyor, kış için yemesi çok şifalı] hem de preslenmiş halde satılıyor. Preslenmiş olanından çayını yapıyorum. Faydaları saymakla bitmez, kış dönemi için harika bir çay.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Sirke:</b> Sirkeyle ilgili uzun bir yazı yazacağım. Evde yapmak hem çok kolay hem hesaplı. Boğaz ağrılarından tutun, mukus inceltmeye, saç açıcı sprey olarak kullanmaktan, kemikleri güçlendirmeye her türlü derde şifa.. Biliyorsunuz marketten alınan elmaların dış yüzeyine parafın spreyliyorlar, hava almasın hemen bozulmasın diye. O yüzden organik elma kullanmanızı tavsiye ediyorum. Sirke yapmak için soyduğunuz iki elmanın kabuğunu bir litre suya cam şişe içinde basın, içinde birer tatlı kaşığı şeker, bal, tuz, bir-iki tane de nohut ekleyin. Birkaç haftaya sirkeniz hazır. Bu kadar da kolay yapımı. Muzdan bile sirke yapan varmış :)</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Soğan:</b> Her evin vazgeçilmezi ama özellikle hastalık dönemlerinde her yemeğin içine koyuyorum. Makarnanın içine bile robottan bol soğan+sarımsak geçirip koyuyorum. Delfina'nın ne zaman kulak ağrısı olsa [eğer akıntı yoksa], tatlı kasığını ocakta ısıtıp içine iki damla soğan suyu koyup. kulağına damlatıyorum, ağrısına hemen faydası oluyor. Ayrıca soğanı ikiye bölüp odasına koyuyorum hasta olduğunda. Bir de bu aralar bu tarz tarifler moda (Sanırım aklımdaki tarif Devletşah'ın blogundan): bir soğan+2 diş sarımsak ince kesilip 1.5 bardak sıcak suyun içinde soğuyuncaya kadar bekletilir. Suyunu süzüp yarım bardak kadar alınıp içine 1 portakal suyu+ yarım limon suyu + bal eklenip içilir. Öksürük ve soğuk algınlığı için etkili.<br /><b>Sabuncevizi</b> İnsanların kafasına milyonlarca kez reklamlarla kazınmış öğeler var. Bunlardan biri de deterjan konusu. İnsanlar şunu sorgulamıyor, eskiden tüm medeniyetler pislik içinde mi yaşıyordu? Bildiğin kül kullanılıyormuş. Ya da başka, direkt doğadan gelen maddeler. Mesela Anadolu'da çövenotu. Aynı madde helva yapımında da kullanılıyor mesela. Ananemin bir sözü varmış, annem hep der: 'kızım su neyi çıkarmaz ki!' diye. </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">D</span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">eterjan kullanmak yerine Nepal ve Hindistan'da üretilen bir meyve olan sabuncevizini kullanıyorum. Markete gidip deterjan aramaktan daha kolay bir yöntem: </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Sabuncevizini 2 yılı aşkın bir süredir kullanıyorum, nar lekesini bile çıkarıyor. Ben 1 litre suya [göz kararı koyuyorum, belki 1 litrenin biraz üstü de olabilir] 10-15 arası sabuncevizi koyuyorum, ve her yıkamaya bir su bardağı koyuyorum. Buzdolabında cam şişenin içinde saklıyorum. İlk kaynatırken sirkemsi bir kokusu oluyor ama daha sonra hiçbir şekilde o kokuyu duymuyorum. Beyaz çamaşırlarınız varsa [ki bizim evde beyaz çamaşır kavramı yok, herşey rengarenk] o zaman 10-15 yıkamada bir renkte sararma olursa [ ki oluyor çünkü meyvenin rengi köyü kahverengimsi] bir kere bir başka deterjanla yıkayın, sonra tekrar sabuncevizine dönebilirsiniz. </span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Bayılıyorum sabuncevizlerine. İçinde bulunduğumuz temizlik kültürü o kadar yapay ki! Doğaya zararlı kimyasallar kullanıyoruz evimizi, kıyafetimizi temizlemek için ama doğaya zarar veren insanoğluna zarar vermez mi? Biz doğanın doğal bir parçası değil miyiz zaten? Bir de deterjan reyonuna gidildiğinde bin tür temizlik malzemesi görmeyi bir pazarlama dehası olarak görüyorum. Çünkü suyun ve sabunun temizlemediği ne var ki! Bir de çok hijyenik bir evde büyümenin sonucunu ben hala yaşıyorum: gelişmemiş bir bağışıklık sistemi. Biraz rahat olmak gerekiyor. Bırakın, doğanın bir parçası olduğumuzu kabullenelim...</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Benim içim sabuncevizi konusunda fazlasıyla rahat ve mutlu. Ben alerjik astımlıyım ve diğer deterjanları kullandığım an nefes borum tıkanıyor, hapsurmaktan fena oluyorum. Sabuncevizi hayatıma mucizevi bir şekilde girdi ve çok şükür diyorum</span><span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">.</span><br />
<b style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Olabildiğince organik beslenme</b><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Bol bol sevgi: </b>Sevgi tükenmez ve paylaştıkça çoğalan bir derya. Moral bozukluğu, kafaya takılan bir sorun bedenimizi daha çok hırpalıyor, etkiliyor. Çocuklarımızı ne kadar çok dinlersek, olaylara onların bakış açısıyla bakmaya çalışırsak o kadar uzlaşma ve huzur sağlanmış oluyor. O yüzden kalpte sevgiyi ve olumlu enerjiyi eksik etmemeli. Ruh hasta olmazsa vücuda gelen mikroplar vız gelir tırız gider.</span><br />
<i><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><b>Önemli not:</b> </span><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bunlar benim evdeki uygulamalarımdan bazıları ve istek üzerine yazılmıştır. Benim ve ailem için iyi olan ve iyi gelen uygulamalar bunlar. Herkes farklıdır, farklı alerji yapıları ya da farklı hastalıkları olabilir. O yüzden bloğumda yazanları uygulamak istediğinizde lütfen deneyerek ve araştırarak uygulayın.</span></i><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>Herkese şifayla, aşkla, sağlıkla, mutlulukla..</i></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><i>Mutlu bir yeni yıl ola...</i></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-11866843794950703802013-11-25T08:57:00.000+02:002018-02-26T14:32:42.822+03:00Antibiyotik almak zorunda kalirsak ne yapmali?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Daha önceki yazılarımdan anlaşılacağı üzere antibiyotikleri sevmem. Bağışıklık sistemimin zayıflığını ve aşırı derecede alerjik bir bünyeye sahip olmamın nedeninin yıllarca bana yüksek dozlarda verilen antibiyotikler olduğunu düşünürüm. Ben doğar doğmaz anneme kırk gün boyunca verilen antibiyotikleri ben anne sütü vasıtasıyla hayatımın ilk kırk günü almam belki de 'dakka 1 gol 40 durumu' yarattığı için hayatım boyunca sağlık sorunları çektim. Güney Kore'de yaşarken ilk kez hasta olduğumda doktora gittim ve doktor bana 250mg'lik antibiyotik vermişti, ben de gülümsemiştim ben 500mg'lik 1000mg'lıklarına alışkınım benim bünyeye işlemez diye, nitekim işlememişdi de..Günümüzde antibiyotikler peynir ekmek gibi satılıyor. Halbuki, eğer kendinizin ya da çocuğunuzun hastalığı viral ise antibiyotikler hiçbir işe yaramaz. Örneğin, faranjit gibi %95 virüsler tarafından oluşturulmuş bir hastalığı doktorunuz antibiyotikle tedavi etmeye çalışıyorsa, doktorunuzu değiştirmeyi düşünün derim. Birçok hastalık ister ilaç kullanın, ister kullanmayın kendiliğinden geçiyor zaten. Benim prensibim benim ve kızımın vücudunun savaşmasına izin vermek. Eğer çözümsüz bir yolda durduğumu görüyorsam o zaman ilaç seçeneğine bakıyorum.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Uzun bir zamandan sonra ilk kez antibiyotik kullandım geçen hafta. Çünkü an itibariyle bağışıklık sistemim son üç yılın en kötü zamanını yaşıyor ve çocukluktan gelen kalp sorunum da göz önüne alındığında hayatımı riske atmak istemedim yirmilik diş çektirme ameliyatında. Tamam antibiyotikleri vücudumuzdaki yararlı bakterileri öldürdüğü için sevmiyorum ama yeri geldiğinde antibiyotik hayat kurtarır. Hastalar olarak vücudumuzda uygulanacak tedaviyi kabul edip etmeme hakkımız var. Bu noktada da bilinçli olmalı ve geçirdiğimiz hastalıklar üzerine araştırma yapmalıyız. En azından benim bakış-açım bu.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>Peki diyelim antibiyotik kullanmak zorunda kaldık, o zaman ne yapmalı? </b>Bağırsaklarımızdaki iyi bakterileri tekrar nasıl canlandırmalıyız? Biliyorsunuz sağlıklı bir bünye ve bağışıklık sistemi sağlıklı ve iyi bakterilerin bol olduğu bağırsaklar ve sindirim sisteminden geçiyor. Ben küçüklüğümden beri beynimizle değil de bağırsaklarımızla düşündüğümüzü düşünürüm. Beynimiz evet bir orkestra şefi gibi yönetiyor vücudumuzu ama bağırsaklardaki herhangi bir sorun tüm düşünce ve psikolojik sistemimizi etkiliyor. Kabız olduğunuzu düşünün, nasıl bir ruh hali içinde olursunuz, ya da ishalken? Nitekim bununla ilgili de yapılmış yeni bir araştırma var, incelemek isteyenler<a href="http://www.npr.org/blogs/health/2013/11/18/244526773/gut-bacteria-might-guide-the-workings-of-our-minds" target="_blank"> buraya</a> tıklayabilir.</span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhz6Z4S8rZsBebUnnc2goNSA8fQIRYswJsg8Mgr7CBbCwsQiuqn5a4VDHMYz24WEVEP9uT27greMCg3ibPtm51myWrhW1jrqK9433TjJZaWud10sTgVOihWGLtDG7wDv4M-dfO5WtAsf2UH/s1600/guts.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhz6Z4S8rZsBebUnnc2goNSA8fQIRYswJsg8Mgr7CBbCwsQiuqn5a4VDHMYz24WEVEP9uT27greMCg3ibPtm51myWrhW1jrqK9433TjJZaWud10sTgVOihWGLtDG7wDv4M-dfO5WtAsf2UH/s320/guts.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="background-color: white; color: #999999; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 10px; font-style: italic;">Benjamin Arthur'un NPR için yaptığı illüstrasyon<br />Bağırsağımızdaki bakteriler beynimizi yönetirken</span></td></tr>
</tbody></table>
<b><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Benim antibiyotik sonrası yaptıklarıma gelince:</span></b><br />
<b><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></b>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>Yoğurt: </b>özellikle probiyotik yoğurtla mayalanmış yoğurt. Mayanız ne kadar eskiyse, probiyotikse o kadar iyi. Ben bazen markette satılan sade probiyotik yoğurtları kullanıyorum yoğurt mayalamada. Duyduğuma göre (bu konuda araştırma yapmadım sadece kulaktan duydum) markette satılan yoğurtlarla 5 kereden fazla mayalarsanız mayanız kaliteli bir maya haline geliyormuş. Mayalanmaya yardımcı olsun diye ben bir çay kaşığı şeker de ekliyorum.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>Kefir:</b> Atalık içeceğimizi yapmak çok kolay esasında. Kefir taneleri canlı. O yüzden bir hayvana bakar gibi bakmalı ve hatta onlarla konuşmalı. </span><br />
<br />
<ol style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Kefir mayasını alıp ufak cam bir kavanoz içine koyun ve üzerine süt ekleyin. </span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Ağzını kapayın ve mutfağınızda ışık almayan bir dolabın içine koyun. </span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Züccaciyelerde kefir için satılan metalden <b><u>yapılmamış</u></b> olan süzgeçler var. Mayaladıktan bir gün sonra bir kabın/bardağın üstüne süzgeci oturtun ve kefiri bardağın içine dökün. </span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Önemli nokta şu: kefire kesinlikle metal değmeyecek, tahta kaşık kullanın ve kefiri kesinlikle suyla yıkamayın [klorlu suyla yıkamak kefirleri öldürüyor ama içme suyuyla yıkayabilirsiniz]. Süzgeçten süzdükten sonra süzgecin içinde kalan kefir tanelerini yine cam bir kavanoza koyun üstüne süt ekleyin. Ertesi güne işlemi tekrarlayın. </span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bardaktaki kefir içeceğini ister ayranmışçasına için ya da içine muz ve süt ekleyip blenderdan geçirip, muzlu süt niyetine için. Başka meyveler de katabilirsiniz. Ya da yoğurt çorbası yaparken yoğurt yerine kefir kullanabilirsiniz.</span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Eğer oda sıcaklığında mayalıyorsanız kefiri hızlı mayalanır. Günlük tüketmek istemiyorsanız buzdolabında mayalandırabilirsiniz ki anca 2-3 gün ya da daha uzun sürede mayalanmış olur. Eğer bir seyahate çıkacaksanız ya da bir süreliğine kefir içmek istemiyorsanız mayanızı küçük bir plastik kap ya da buzdolabı poşetinin içine az sütle dondurucuya koyarsanız, tekrar kullanmak istediğinizde buzluktan çıkarıp üstüne süt eklemek suretiyle tekrar hazır olur kefir tanecikleriniz. </span></li>
</ol>
<b style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Kombucha: </b><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Rivayet odur ki bir japon hükümdarı çok hasta olur ama hastalığına hiçbir çare bulunamaz. Hekimlerden birinin aklına hükümdara kombucha </span><b style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"> </b><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">vermek gelir ve hükümdar iyileşir. Probiyotik sirke içmek isteyenlere birebir. Kombucha hazırlamak için maya bulmalısınız. Bende var ve çevremdekilerle paylaşıyorum. Moda, Kadıköy civarında ihtiyacı olanlara mayam üredikçe paylaşabilirim. Kombucha kefir gibi değil, mayaya metal değmeyecek diye bir kuralı yok. Ben sıradan kavanozların içinde </span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">kombucha mayalıyorum. Mayaladığınız kabın çapı ne kadar büyükse kombucha mayası da o kadar geniş bir yüzeye yayılıyor. Kombucha yapmak için mayaya, siyah çaya, şekere ve bir önce yaptığınız sirkeden yarım çay bardağı kadar kombucha sirkesine ihtiyacınız var. Bir kavanoza demlenmiş siyah çay (orta-koyu arası bir dem kıvamında ya da 1 litreye 3 demlik siyah çay poşeti ve yarım bardak şeker olacak şekilde) koyup içine 1-2 çorba kaşığı şeker atıp karıştırıyorsunuz. Şekeri bakteri yiyerek büyüyor. Yaklaşık 1 hafta-10 günlük bir süre sonrasında size kalan probiyotik sirke oluyor. Aynı kefir gibi kombucha da karanlık ortamı seviyor. </span><br />
<b style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;"><br /></b>
<b style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Kvass: </b><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bir rivayete göre Ruslar savaş esnasında koleranın olduğu bölgelerde bir maşrapa kvass içip, savaşa giderlermiş. Emzimlerin, B vitaminlerinin, folik asitin bol olduğu. bağışıklık ve yararlı bakteriler için harika bir içecek. Kırmızı pancarlı olan tarifine gelince [tarifi paylaştığı için Ulli Allmendinger'e şükranla]:</span><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">3 kırmızı pancar (soyulmuş ve dörde bölünmüş olarak)</span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">1/4 bardak <b>peyniraltı suyu</b> [evde sütünüz bozulduysa, içine 1-2 damla limon ekleyip, kaynatın. Sonra süzün. Süzgecin üstünde kalan çökelek peyniridir (isterseniz tuz ekleyip afiyetle yiyin ya da börek yapımında kullanın), süzgecin altında kalan da peyniraltı suyudur, şifalıdır. İster poğaça, ister ekmek, ister kvassın fermentasyonunu başlatmada kullanın.]</span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">1 kaşık deniz ya da kaya tuzu</span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">1 litre su</span></li>
</ul>
<ol style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Bir cam kavanozun içine pancarları koyun, üstüne tuzu serpin, peyniraltı suyunu ekleyin ve sonra da suyu.</span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Kavanozun kapağını kapayın, ve oda sıcaklığında kvassın 2-4 gün boyunca [mutfağınızın sıcaklığına göre fermente olma süresi daha hızlı ya da yavaş olabilir] fermente olmasını bekleyin.</span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Pancarları ve de bir sonraki kvass mayası olarak kullanmak üzere yarım su bardağı kvass ayırın. Aynı pancarı 2-3 kez kvass yapmak için kullanabilirsiniz. </span></li>
<li><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Kvassı buzdolabında saklayın.</span></li>
</ol>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Yarım bardak kvass içerek başlayıp, bunu günde 2-3 bardağa çıkarabilirsiniz. Enzimlerin, B vitaminlerinin, folik asitin bol olduğu kvass, bağırsak hastalıkları, parazitler ve bağırsaktaki probiyotikleri arttırmak için de çok faydalı bir içecek.<br />Alternatif olarak eczanelerden<b> saşe</b>lerin içinde satılan <b>probiyotik</b>lerden alıp, yoğurt mayalarken içine koyabilirsiniz ya da yoğurt mayalamasanız bile yoğurdun içine, probiyotik saşe+kuru meyve+bal ekleyerek tüketebilirsiniz. Sadece hastalık zamanı değil; sık sık probiyotik almak genel sağlık ve koruyucu sağlık anlayışı açısından önemli.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><b>Son söz:</b> antibiyotik elden geldiğince kaçınılmalı, ama yeri gelir hayat da kurtarır. Hasta değilken de bağırsaklarımızdaki probiyotiklerle kuvvetlendirirsek, hem hasta olma riskimizi ortadan kaldırırız, hem de antibiyotiklerin öldürdüğü yararlı bakterileri bağırsaklarda tekrar oluşturup sağlıklı bir bağırsak florası edinmiş oluruz.</span><br />
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Sağlıkla! Sağlığa!</span></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-87715778334098916182013-11-24T08:14:00.000+02:002013-11-24T08:35:30.458+02:00Delfina'm 3 yaşında / Delfina turns 3 <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Hayat bir dönüşüm...</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Doğuyoruz, büyüyoruz, büyürken keşfediyoruz... Okul bitiyor, çalışmaya başlıyoruz, keşiflerimiz azalıyor...</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Tam rutin olan, sorgulamanın ve öğrenmenin azaldığı bir hayata başlıyoruz ki bir bebeğin hayatımıza gelmesiyle tüm sorgulama ve keşfetme tekrar başlıyor.. En azından benim için öyle oldu...</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Delfina'mla hayata dair her şeyi sorguladım, yorumladım, keşfettim, tattım... Her anına sonsuz şükür ve hamd...</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsjCBGc_Ng8FnrrmraugX0CBVzaIntB6D07OUr307aAIyUoEdGjglU6jqEXqgqh-fig4B59gtnSiEsFRCcX8k1ZtiLpFgJGgQ8ETdrGRw_8X3ap5uycA7LQjaZIVuqP-beLtMw4Upfopjl/s1600/rumi+delfi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="179" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsjCBGc_Ng8FnrrmraugX0CBVzaIntB6D07OUr307aAIyUoEdGjglU6jqEXqgqh-fig4B59gtnSiEsFRCcX8k1ZtiLpFgJGgQ8ETdrGRw_8X3ap5uycA7LQjaZIVuqP-beLtMw4Upfopjl/s200/rumi+delfi.jpg" width="200" /></a></div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Delfina'm kollarıma bir öğretmenler günü gelmeye karar verdikten üç yıl sonra bir bakmışım kızım okula başlamışken ben de onun yanında olmak için ben öğretmen olmuşum, ve kızımın üçüncü doğumgünü [o her ne kadar beş yaşına bastığını söylese de] benim ilk öğretmenler günüm olmuş.. Beni Delfina'm bir öğretmene dönüştürmüş..</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Delfina'mın doğum gününü esasında biz ezber bozup, doğduğu günden üç ay önce havalar soğumadan ve parktaki tüm arkadaşları artık 'okullu' olmadan parkta bir 'hats & hut' temalı partiyle kutladık. Delfi'nin babası gazete kağıtlarından tüm çocuklar için korsan ve cadı şapkası yaptı. Partiye getirdiğimiz ahşap çubukları önce cadı süpürgesi olarak kullanıp, uçtuk. Ardından süpürgeler bir çadır kurulmasında kullanıldı ve çadırın üzerine bir örtü serildi. Örtü daha sonra sihirli bir halı oldu ve sihirli halı uçtuktan sonra tüm çocuklar üstüne bindi; önce makarnalar ipe dizildi ve birlikte mısır unu + gıda boyasıyla hazırladığımız boya bir sünger yardımıyla makarna tanelerini renklendirdi ve parti sonunda her çocuğun bir kolyesi olmuş oldu. Ev yapımı limonata ve üç adet tramisu pastamız ve sevgili dostlarımızın getirdiği börek ve kurabiyelerle partimiz lezzetlendi. Komik olansa Delfi'nin annesinin 'iyi ki doğdun' balonu yerine yanlışlıkla 'sünnetimize hoşgeldin, ucundan azcık' yazılı balonlar almış olmasıydı :))) Güldük ve eğlendik... Partimizi parkın en iyi doğum kutlaması seçen ve 'Kasım'da yine parti yapın, bunu kabul etmeyiz' diyenler oldu :)</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLrOr2tl1Olky91RyBAvNjiTkRAZ8mOd7kkWxkBKu9YKcO6TpytDLYk7AlfgzNEr1aDhn-fZPmSL-GO3_b150fyxCS2Y_SNMQ8cSOup4ZXefthaG2JtqVzwJGKSM2LxkIudlFH-GOgmy-8/s1600/SDC19271.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLrOr2tl1Olky91RyBAvNjiTkRAZ8mOd7kkWxkBKu9YKcO6TpytDLYk7AlfgzNEr1aDhn-fZPmSL-GO3_b150fyxCS2Y_SNMQ8cSOup4ZXefthaG2JtqVzwJGKSM2LxkIudlFH-GOgmy-8/s320/SDC19271.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Delfi'yle sanırım bu sene ne zaman gözlük satan bir dükkan<br />
bulsak seçtiği gözlükleri denedi.</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Delfina'm, güzel kızım yine çok işler başardı bu son yılda..</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Okula başladı [Mavi Pupa Montessori], yap-boz ve ahşap bloklarıyla oyun oynamaya merak sardı, halıları ve kilimleri tek başına rulo yaptı, kendi başına tuvalete gitmeyi ve tuvaletini söylemeyi öğrendi, oyuncaklarıyla ya da herhangi bir objeyle hayalgücünü kullanıp oyun kurmaya başladı, İngilizce ve Türkçe arası çeviri yapmaya başladı, daha çok kelime konuşmaya ve cümle kurmaya başladı, babasının omuzlarında bol bol doğa yürüyüşlerine katıldı, 'anne seni sevyom' dedi, iplikleri alıp koltuğun etrafına sardı, suluboyaya merak sardı, babasının resmini oyun hamuruyla yaptı [bakınız resim], doğduğundan beri en sevdiği mucizevi içeceği olan anne sütünü tüm doğallığıyla kendi bıraktı, 'ben sütü bitirdim' dedi..</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"></span></div>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">
</span>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Zaman çok çabuk geçiyor... Geçen gün Delfina'm salıncaktayken onu salıncağa ilk bindirdiğimiz zamanlar gözümün önünden geçti.. Bir bakmışım kızım otuz olacak [Allah hiçbir anneye evlat acısı yaşatmasın, hep güzel ve mutlu hayatları olsun..].. Ben bu dünyada olmuş olsam da olmasam da hep onun yanında olacağım...</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Teşekkür etmeyi, özür dilemeyi, sevmeyi bilen, sevdiklerini umursayan, aynı yunuslar gibi insanın yüreğine mutluluk, neşe ve sevgi veren bir bebek olduğun için çok teşekkür ederim, bebeğim.. İyi ki varsın...</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Sonsuz sevgiyle..</span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitNmkOqx6i20axTUXHgSQAYlxOKDh6wBg2M6s8nApIhR1iK1xdqsdSWz44YPUJK4jedqR_GAC27XfhpXXkgspFVqfkMy4cACqmvxbkII92LJ0OUdoUpLkoPIOLgY4pldbB9C9IWq5ahDJ3/s1600/DSCN0004.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitNmkOqx6i20axTUXHgSQAYlxOKDh6wBg2M6s8nApIhR1iK1xdqsdSWz44YPUJK4jedqR_GAC27XfhpXXkgspFVqfkMy4cACqmvxbkII92LJ0OUdoUpLkoPIOLgY4pldbB9C9IWq5ahDJ3/s200/DSCN0004.JPG" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Delfina oyun hamurundan<br />
babasını yaptı :)<br />Delfi made 'daddy' out of play dough</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Annen~</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">~~~</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Today it is Teacher's Day in Turkey and my gorgeous baby's third birthday and the celebration of my first Teacher's Day. I started working as an English teacher at Delfina's Montessori kindergarten just to be with her when she is at school. I treasure every second of her existence in my life and I am really grateful for it.. I also became Delfina's first teacher :) She had her first class at the kindergarten with me; I mean in my class. So, it is a very meaningful day for me...</span><br />
<span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">This year, she decided to stop breastfeeding, had the potty training, started translating between English and Turkish, started forming sentences and now comes up with more words and she is absolutely into puzzles :)</span><br />
<span style="font-family: Times, 'Times New Roman', serif;">Thank you for being my life and being such a joy, Delfina... </span></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-47041538360813548912013-10-23T08:11:00.000+03:002013-10-23T08:11:36.017+03:00Hayattaki Bumeranglar<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Esasında her şey 'anne'yle başlıyor.. Ben ne zaman sınava girmeden önce 'anne dua et, iyi not alayım' desem, annem 'tek sana değil, herkesin çocuğunun sınavı iyi geçsin' dedi. Ben ne zaman kendim için birşey istesem, annem 'Allah herkese versin, tek sana değil' dedi. Hayattaki tılsımlardan, öğrenilmesi gereken derslerden biriydi annemin öğretmeye çalıştığı sanırım: Bir şeyi isterken, sadece nefsin için değil, tüm insanlık için istemek. Ama bu söylendiği kadar kolay olmuyor. Hayatta çok fazla tekamül evreleri var, ve her seferinde kendinden geçip, herkes için istemek kolay olmayabiliyor. Ama biz anneler /aileler olarak çok büyük bir fark yaratıp, bencil olmayan, duyarlı ve paylaşan bir nesil yaratabiliriz diye düşünüyorum. Şu an tüm dünyaya yetecek kadar yiyeceğin olması ama dünyanın birçok yerinde birçok insanın ve bebeğin açlıktan ölmesi beni en küçüklüğümden beri şoka uğratan bir durum.. Bana bayramda 'niye TR'de yaşıyorsunuz ki, gidin yurtdışına, ne işiniz var burda' denildikten sonra şöyle bir soru geldi 'neden bu ülke için umutlusun?' Ben de dedim ki 'eleştirdiğim noktalar var, ama ben bunların düzelmeyecek şeyler olduğuna inanmıyorum ve eleştirip oturup kalmaktansa değiştirmek için daha doğrusu daha güzele doğru bir hayat olsun diye uğraşıyorum' deyip, projelerden bahsettim. Evet ben umutluyum, ama bu umudu tekbaşıma gerçekleştirebilmem gibi birşey söz konusu değil. Ama herkes kendi çocuğuna benim umut ettiğim hisleri, analitik düşünmeyi, kendini başka bir canlının ve insanın yerine koymayı, duyarlılığı vs.. öğretirse, hepbirlikte bu umudun gerçek olacağını biliyorum. Çok ütopik gelebilir ama ülkemizdeki kutuplaşmanın, ayrımcılığın vs.. bile Kitap Okuyan Çocuklar Projesi'yle uzlaştırılabileceğini düşünüyorum. İnsan bilmediğine düşmandır prensip olarak, ama insanlar birbirlerini çocuklarının etrafında tanıyıp, anlamaya çalışırlarsa, birbirlerine zor zamanlarında destek olurlarsa hiçbir büyük sorun kalacağına inanmıyorum. </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWtetpaRec-wfq7AnxEXlpwtbEHl9fygelpzQLKAb6Zahp-EGBcdfWTe73HXUeGgczyXYNdpPVYa27ReGumCPDOs19bqAxyhMCkHSgBah1gHctAvTO1ZvC_OcipNWPcd2Rm4oOqMShSkzF/s1600/NZ+photos+part+4+130.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWtetpaRec-wfq7AnxEXlpwtbEHl9fygelpzQLKAb6Zahp-EGBcdfWTe73HXUeGgczyXYNdpPVYa27ReGumCPDOs19bqAxyhMCkHSgBah1gHctAvTO1ZvC_OcipNWPcd2Rm4oOqMShSkzF/s320/NZ+photos+part+4+130.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hayat paylaşınca gerçekten çok güzel.. Paylaşmanın bir tadı var. 2000'lerden önce Reader's Digest'in bir sayısında şöyle bir makale okumuştum: hayatında hayır işleriyle uğraşmayanların başına hep olumsuz şeyler geldiğine, ama hayır işlerine koşturup, hayır kurumlarına para verenlerin daha az başına kötü olay geldiğine dair bir sigorta şirketiydi sanırım araştırma yapmış. Ben de buna çok inanıyorum. Hayra verdiğin hayır olarak geri döner. Hayatta bumeranglar var esasında. Bizim yaptığımız iyilik olsun, kötülük olsun bumerang atmak, o bize geri dönüyor. Karma felsefesinde olduğu gibi hayat bence de.. Hayata ne verirsen o onu sana geri veriyor. Ya da Şemsvari: hayat bir dağ, dağa ne söylersen yankılanarak sana aynı şeyi söylüyor..</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ben kendi hayatımda birebir yaşadım: aramın hiç iyi olmadığı biri için, sürekli olarak olumlu sözler söyledim, hani kırk kere söylenen şeyin gerçekleşeceği ile paralel olarak ve oldu gerçekten de... Türkiye'ye geldiğimden beri insanların sürekli ülke hakkında, gidişat hakkında, hayat hakkında söylendiklerini görüyorum. Araba kullanırken bile insanlar huzursuz, aceleci <span style="color: #38761d;"><[ki araba kullanma hayatıma Delfina'yı anaokuluna götürme mecburiyetinden geldi, yine kızım beni geliştirdi, onun sayesinde asla yapamam dediğim bir maceranın içine girmem gerekti] trafikte meditasyon yapıyorum artık, ve çok işe yarıyor. Kendime bir acelemin olmadığını söylüyorum, insanlara ve arabalara yol veriyorum. Olumlu bir ruh halini etrafıma yaymaya çalışıyorum >.</span></span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ben artık olumlu sözler söylenmesi ve yapıcı & yaratıcı hareketlerde bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Bu da elele vererek daha kolay olacak, buna eminim..</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-44903620364046339662013-10-20T23:34:00.002+03:002013-10-20T23:34:44.489+03:00Deniz Müzesi <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-CCJnb2mLL-zB0GOP1nJk37teobZB67UJ8Pq30cuV8JWCgAlmEDDcP8AeJfi666pvO3H0uEn-zVRhw1ALHbejybn0EFsQa-oP5fb_yIpjDWSz-N9gR-Gqbdb-K1TEfowDtMpstQPHRf2o/s1600/1376394_10151993857014756_1023406516_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><br /></a>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdAbu9Ku0LZhEXBGtBGbROaMD1hqbLYgqK5HLgRzSNiqu7F0B-pKy25YpLSIG8U30DhbGe5tnWCn9FKvITnHsB-b996r4anrLIj959th-rEeqDeGKAxbDbjRgkU9PhtuwUfXe2jdVbx6ue/s1600/1382427_10151993845754756_1881975795_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdAbu9Ku0LZhEXBGtBGbROaMD1hqbLYgqK5HLgRzSNiqu7F0B-pKy25YpLSIG8U30DhbGe5tnWCn9FKvITnHsB-b996r4anrLIj959th-rEeqDeGKAxbDbjRgkU9PhtuwUfXe2jdVbx6ue/s200/1382427_10151993845754756_1881975795_n.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kadırgalar ve Delfina</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Bayram tatilinin son günü <a href="http://www.denizmuzeleri.tsk.tr/idmk/" target="_blank">Beşiktaş Deniz Müzesi'</a>ne çini grubumla Piri Reis'in Haritaları adlı çini sergisini gezmeye gittik.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Sergi salonundan müze o kadar dayanılmaz gözüktü ki Delfina "anne, ben oraya git'mek istiyom" diyip tutturdu. Ve biz sergiden sonra, müzeye giriş yaptık. Malumunuz Beşiktaş'taki Deniz Müzesi yeni binasıyla yenilendi ve ortaya muazzam bir müze çıkmış. Osmanlı padişahlarının sultanat kayıkları, kadırgaları, kalyonlarından parçalar tüm ihtişamıyla sergide yerini alıyor. Gerçekten çok keyifli, pek görsel bir şölen. </span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Müzeye bebek arabasıyla girmek ve dolaşmak en alt kat hariç çok kolay, ama görevlilere teslim ettim bebek arabasını en alt kat için, hiçbir sorun yaşamadık. Delfina da oldukça eğlendi. </span><br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8sb0Lb-tq4IL31aPYbxDAaplOUSkgst_hinfe39yoBMhF-D3CjxaCogE-nXlr3tgbM_UazgemjJL4csVb00HQ6rceTCFkC-dTlsxL6hA3ffE81QNtOqKeLU1SWVLhrNERQGAuacpuASg_/s1600/1385825_10151993855279756_1421015717_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="272" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8sb0Lb-tq4IL31aPYbxDAaplOUSkgst_hinfe39yoBMhF-D3CjxaCogE-nXlr3tgbM_UazgemjJL4csVb00HQ6rceTCFkC-dTlsxL6hA3ffE81QNtOqKeLU1SWVLhrNERQGAuacpuASg_/s320/1385825_10151993855279756_1421015717_n.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Barbaros Delfina Paşa</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmNnPRngj0V9-c_M3nzJNlz25fsFq6Kovvb4X4J_sOCGiUcF5eKFsWJ4FJ0ln8cI7Zr7KhQ2JL01tgTLJCNDGU8ghO7Gzk3uyEZAiHLqpd4VfHQV2TTQAafWranGaXKOXBuoU-Qsp41er2/s1600/1385053_10151993854849756_1224779972_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="171" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmNnPRngj0V9-c_M3nzJNlz25fsFq6Kovvb4X4J_sOCGiUcF5eKFsWJ4FJ0ln8cI7Zr7KhQ2JL01tgTLJCNDGU8ghO7Gzk3uyEZAiHLqpd4VfHQV2TTQAafWranGaXKOXBuoU-Qsp41er2/s200/1385053_10151993854849756_1224779972_n.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Delfi dümen başında</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Tuvaletlere doğru giderken bir baktık çocuklar için deniz konseptiyle yapılmış bir çocuk oyun odası. İçerde gemi dümenleri, dokunmatik ekran oyun köşesi, gemi ve haritalar konulu envai çeşit yap-bozlar, denizci düğümünü atmayı gösteren bir bölüm ve daha neler neler. Çok keyifliydi. Bu oda Türkiye'de bir müze içinde gördüğüm çocuklara ayrılmış ilk yer. Yalnız bu odayla ilgili bir eleştirim var. Geçen yıllarda, Türkiye'de neden müzelerde çocuklara müzenin konseptinde eğitici ve öğretici oyun alanları yaratılmıyor diye eleştirmişliğim vardı. Şimdiki eleştirimse, neden çocuk alanının müzenin sergi salonlarında değil de, sergi salonunun dışında olduğu. Yurtdışında bu tarz çocuklar için yapılan tasarımların amacı şudur: aileler müzeyi gezerken, çocukları sıkılmasın; aileler hem sergiyi gezsinler hem de bir taraftan çocukları oynarken gözleri onların üzerinde olsun. Ama çocuklar müzede sıkılacaksa ve aileleri de kocaman bir müzeyi gezdikten sonra oyun odasına gelip çocuklarını beklemek zorunda kalacaksa ikisi de aynı anda tatmin edilmeyen iki gruptan söz etmiş oluruz. </span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;">Biliyorum ülkemizde her şey daha güzele daha iyiye gidecek ama nedense herşey bir zaman alıyor. Çocukları sanatın ve bilimin içine alıcı yapılar sunmalıyız, onları oyunla sanat ve bilimden uzak tutucu değil. Hayatın her alanında insan var; çocuk var. Bu paralel hayatları birbirinden uzak yapıda kurmak yerine birbirinin içine geçecek şekilde kurmalıyız. Sanat, bilim, hayat, çocuk, oyun, mutluluk içiçe kavramlar olmalı. Umarım bu yazı da bir şekilde yolunu bulur ve işe yarar. Ne olursa olsun, Deniz Müzesi çok keyifli bir müze. Çocukla gezmek için ideal, ve çok ilham verici.</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuXccWWkKJE14aNZuVRLzHaIokBDmpQ807d6HjMFzW4kWjTXlTC5gRjiI5_paBD61ZYikFD0kCgb9dHqChY0XCY_V95xZBXZLhO0_5rJnzHIS8ePAv2ortoelnV_KzQE_soOU5yvFKSdYt/s1600/10315_10151993856014756_999461325_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuXccWWkKJE14aNZuVRLzHaIokBDmpQ807d6HjMFzW4kWjTXlTC5gRjiI5_paBD61ZYikFD0kCgb9dHqChY0XCY_V95xZBXZLhO0_5rJnzHIS8ePAv2ortoelnV_KzQE_soOU5yvFKSdYt/s200/10315_10151993856014756_999461325_n.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">yapılmayı bekleyen yap-boz: hayat gibi!</td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiynjNgFE-B3npaeHzNSknEK6in3x_U27U9tST4cfowNZObxNTSKjgNw5Cqk581WiuYH32VUMZ4Dxv3SOWkpNb5LqnEr0bc2FOPdCBqPSgUtUGIXko8kNiv118bejIaefLAAkF8qt3FOnVU/s1600/1376394_10151993857014756_1023406516_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiynjNgFE-B3npaeHzNSknEK6in3x_U27U9tST4cfowNZObxNTSKjgNw5Cqk581WiuYH32VUMZ4Dxv3SOWkpNb5LqnEr0bc2FOPdCBqPSgUtUGIXko8kNiv118bejIaefLAAkF8qt3FOnVU/s200/1376394_10151993857014756_1023406516_n.jpg" width="150" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Delfina oyun odasında yap-bozla uğraşırken</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhykUo4D_7cKy_LYytdrRjnFaYhJo5WkDBZs9LVDrF3MxRFPZpWkgFWiNTBrFWGsPeWrdu3dw2GnOObVqspmC_n-Bkwq6m768nw9rK7rJBaTcBrPjG7cp_guxFq6a708I46xoRpNOY0ulnJ/s1600/1378070_10151993855864756_830876507_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="181" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhykUo4D_7cKy_LYytdrRjnFaYhJo5WkDBZs9LVDrF3MxRFPZpWkgFWiNTBrFWGsPeWrdu3dw2GnOObVqspmC_n-Bkwq6m768nw9rK7rJBaTcBrPjG7cp_guxFq6a708I46xoRpNOY0ulnJ/s200/1378070_10151993855864756_830876507_n.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Önünde denizler var..</td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizmHs1LKqH9qoHJqCqXdDVA-d2ZMcv_1F-sXhrtPMGAZqv0po81Fdg3WO4icfhpIUpqOfdXdLf3eJXWoLPzZ543DxS6IZsZQpVBbY225kNtoewpkjmBGhZKgDBskoVn3_ORX00Iiu0SCJU/s1600/1383984_10151993854324756_2025198530_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizmHs1LKqH9qoHJqCqXdDVA-d2ZMcv_1F-sXhrtPMGAZqv0po81Fdg3WO4icfhpIUpqOfdXdLf3eJXWoLPzZ543DxS6IZsZQpVBbY225kNtoewpkjmBGhZKgDBskoVn3_ORX00Iiu0SCJU/s200/1383984_10151993854324756_2025198530_n.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Küçük kaptan</td></tr>
</tbody></table>
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-62923352910339582002013-10-14T09:37:00.001+03:002013-10-14T09:38:53.335+03:00Ailemi organik ürünlerle mi beslemeliyim ve Organik Felsefe<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ben küçükken doğadan gelen bir ürünün kötü ya da bana zararlı olabileceğini düşünemezdim. Urla'dan bahçeden kopardığım domatesleri, acurları iki oyun arası tulumbada yıkamanın, ufacık karpuzları abimin bahçe duvarına çarpma suretiyle kabuğunu çatlatıp, mahallenin tüm çocuklarına birer parça vererek paylaşmamızın tadı hala damağımda.. Ama zaman değişti. Semt pazarına gidip, tezgah tezgah sebzelerin, meyvelerin bolluğunun dünyasına dalmak ve kapkara topraktan nasıl olur da bu kadar çok rengin ve farklı tadın çıktığını düşünmek ve bu zenginliği sağlayan toprağa, doğaya, Verene şükretmek... Artık şehirdeki manavlara, semt pazarlarına hemen hemen hiç gitmiyorum; gitsem de sadece düşünmek ve doğadan gelenleri hissetmek için gidiyorum. Çünkü o güzelim ürünlerin artık o kadar da masum olmadıklarını biliyorum. Ben küçükken Türkiye tarım ülkesiydi, yerli malı haftasını kutlardık. Geçenlerde bir istatistik gördüm, tam rakamı hatırlamamakla birlikte eskiden yaklaşık şehirli nüfusu %30, köylü nüfusu %70'miş; şimdiyse şehir nüfusu %70, köylü nüfusu %30 imiş. Tarlalarda çalışanların sayısı azaldıkça, ve sanırım köylülüler de toprağın dinginliğinde para kazanmaktansa, şehirdekiler gibi hızlı para kazanmak istedikçe ve bazı toprak cahili ziraatçilerin de yanlış yönlendirmesiyle zehiri toprağa dökdükçe toprağa atılan zehir insanlara da zehir olarak geri dönmeye başladı. Bu devrede 2000'li yılların başında ben üniversite öğrencisiyken <a href="http://www.bugday.org/portal/index.php" target="_blank">Buğday Derneği</a> girdi hayatıma ve Buğday'ın ilk gönüllülerinden olarak organik tarım hakkında tarım fuarlarında Buğday standında organik tarım hakkında hem kendim öğrenmeye hem bilgi vermeye başladım standa gelenlere. Bütçem el verdikçe de organik alıyorum gıda ürünlerini. Yalnız organik ürünlerin de öyle bir ticari sektörü var ki herkes bu 'organik' kelimesini kullanabiliyor ya da 'doğal'ı; birçok manav ve pazarcı dükkanının üstüne organik yazarak müşteri çekmeye çalışıyor ama 'organik' ne demek tam anlayabilmiş değil. Moda'da bir 'organik' dükkan var mesela, Moda Caddesi gibi arabanın üstünden eksik olmadığı bir caddede meyve ve sebzeleri caddenin üstünde üstlerinde bir koruma olmadan ya da streç filmle kaplı olarak 'organik' fiyatlarda satıyor; yazın dükkana girseniz dışarısı 30 dereceyken içerisi 18 derece klimayla soğutulmuş. Ne var bunda derseniz, şöyle düşüncelerimi paylaşayım: Bir ürünün organik olabilmesi için [sertifikalı ürün olabilmesi için] otoyollarından, arabaların çoklukla geçtiği yerlerden uzakta olması lazım ki egzos gazı gelip ürünün üzerine yapışmasın. ABD'de yapılan <a href="http://www.motherjones.com/environment/2013/01/lead-crime-link-gasoline" target="_blank">araştırmalara göre kurşunlu benzinden kurşunsuz benzine geçildikten sonra eyaletteki suç oranları düşmüş</a>. Bunu da arabanın egzosundan çıkan kurşunun yiyeceklere, suya sinmesi ve insan vücuduna giren kurşunun eyaletteki suç oranını arttırdığı savında araştırma. Şimdi Moda Caddesi'nden geçen araçların egzosundan çıkan partikülleri gidip illa ki pırasanın üstünde kalmıyor mudur? Kalıyorsa bu ürün nasıl organik olur ve 'organik' fiyatlarda satılır? Streç filmlere gelince: Bu maddeler petrolden yapılma ve bir meyveyi streç filmle sarıp bu dükkanın yaptığı gibi güneşin altına bırakırsanız kimyasallar meyve/sebzeye geçmiş olur. Bir de organik yaşam demek toprağa, doğaya saygı demek. Ben sadece ama kanser olmayım diyerekten organik ürün kullanıyor değilim, toprağa/mıza zehir dökülmesin, toprağın altında yaşayan canlılar, doğa, toprak zarar görmesin dileğiyle de organik kullanıyorum ve organik ürün satan dükkanların bu konseptte olmaları gerektiğini düşünüyorum. Dışarıda hava 30 dereceyken, bir dükkanın içini 18 dereceye indirebilmek için harcanan elektrik enerjisini düşünün. Bu elektriği üretmek için kurulan HES'leri ve doğaya ve doğanın akışına verilen zararı düşünün. Bizim elektrik diye bir lüksümüz olsun diye nehirler özgürce akamıyor, hapsediliyor, buna bağlı olarak normalde o suyun aktığı yerlerdeki canlılar yaşayamaz hale geliyor. Organik ürün satmak, organik yaşam bir hayata bakış açısıdır, içselleşememiş her şey yapağıdır, sunidir kanımca.</span><br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhF2XTfpKVBovDzND6t0X7t9C1TY1c6pksuC4mHTG8znuRkZPwEVxirJA22uOvkc4jUHSKfNZl7cm4XrK_44P54o1zQkSqtwfmWOkB-AmUKGBvcrEaJwnMR6yCGzApXp_L3q1fdA6NGKZI/s1600/DSCN0132.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhF2XTfpKVBovDzND6t0X7t9C1TY1c6pksuC4mHTG8znuRkZPwEVxirJA22uOvkc4jUHSKfNZl7cm4XrK_44P54o1zQkSqtwfmWOkB-AmUKGBvcrEaJwnMR6yCGzApXp_L3q1fdA6NGKZI/s320/DSCN0132.JPG" width="240" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Delfina organik havuc ve GDOsuz misirla</span></td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Organik ürünler demişken, malumunuz birçok organik çiftlik türedi. Bir taraftan gerçekten toprağa ve tohuma gönlünü veren permakültürcüler, tarımcılar, çiftçiler var. Bir taraftan da işin pazarlamasını, ticaretini çok iyi yapan çiftlikler. Çoğu ürününü çiftliklerden alan biri olarak yıllar içinde şu konulara dikkat etmeyi öğrendim:</span></div>
<div>
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Çiftliğin ürün yelpazesi gerçekçi mi</u>? Ne kadar büyük olursa olsun bir çiftlik eğer çok fazla ürün [sayfalarca sanki bir süpermarketmişçesine] koyuyorsa listesine, bir durup düşünün derim. Bir çiftlikten 20-30 ürün çıkar ama yüzlerce de çıkar mı?</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Basit hesaplamalar yapın</u>: Bir çiftliğin müşterisi 250.000'leri bulduysa, sizce bu çiftlikten her hafta kaç ton sebze ve meyve çıkar ve gerçekten hepsi o çiftlikten mi geliyordur ya da ne tür kimyasalların kullanıldığı gerçekten bilinmediği başka yan çiftliklerden mi?</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">İlla yediğimiz her sebze ve meyve organik sertifikalı olsun demiyorum. Sertifikalı organik ürünlerle ilgili de uzun süre tartışılabilir [tohumlarda çeşitliliği azaltması gibi] Ayrıca organik sertifikası olmayıp, ama sertifikalı organik ürünlerden daha <u>organik fiyatlar</u>da ürün satan bir çiftliği de anlayamıyorum. Çünkü organik sertifika almak için gerekli birçok yükümlülükler var, tahliller var vs. Eğer bir çiftlik ürünlerinin hepsinin doğal olduğunu iddia ediyor, ve hiç bir türlü tetkikten geçmeden, cebinden ekstra masraf çıkmadan yine doğal ya da organik neyse bir ürün satıyorsa neden aynı hafta piyasadaki organik pazarlarda satılan ürünlerden daha pahalıya satar, üstüne de kargo parası alır? Ben uzun zamandır ürünlerimi <a href="http://toprakana.com.tr/" target="_blank">Toprakana</a>'dan alıyorum. Cem Birder'in önderliğinde Anadolu'nun birçok yerinde organik ya da doğal tarım yapan çiftçiler evlere kargoyla ürünlerini yolluyorlar, hem de kargo parası almadan. Bu çiftliklerin ürün listelerine bakın, makuldur, yani bir tarlada evet anca bunlar yetişir dersiniz, süpermarket gibi her aradığınızı bulamazsınız, fiyatları makuldur, hatta semt pazarından daha uygundur ve evinize gelir ürünler kargo parası ödemeksizin. Aracısız, direkt çiftlikten alınan ürünler niye piyasanın üstü fiyatlara satılır bilmiyorum, bir pazarlama harikası olsa gerek diyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Daha önceden <a href="http://delfina-ada.blogspot.com/2013/07/korku-kulturu-uzerine.html" target="_blank">korku kültürü üzerine </a>yazmıştım. Bu ülkede herkes karşısındakini korkutarak iş yapmaya çalışıyor: Doktor hastayı, patron çalışanını, satıcı müşterisini.. herkes birbirini korkutmaya, paranoyaklaştırmaya çalışıyor. İnsanları doğal tarım, doğru beslenme kaynakları üzerine bilgilendirmek harika ama özellikle çocuğu ve ailesi sağlıklı olsun diye organik ürün almaya çalışan insanların iyice paranoyaklaştırılmaları ve bunun düzenli epostalarla yapılması hem iyi bir şey hem çok iyi değil. İnsanların ne yedik ne içtikleri evet çok önemli ama insanların düşünce gücü var ki hiç de gözardı edinemez. Düşünce gücü herşeyimiz. Biz yediğimiz bir ürüne bin kez 'bunun içinde zehir var, kanser olucam' dersek, Allah uzak etsin ama oluruz. Bununla birlikte bir insana zehir bile verilse zehirlenmeyebilir. Düşünce gücü çok kuvvetlidir. Sürekli olumlu olumlama yapmak önemlidir insan hayatında. İnsanoğlu yiyerek hayatını idame ettiriyor, her yediğimize, 'organik' olduğunu düşünmediğimiz yiyeceğe bize zarar verecek gözüyle bakarsak zarar verir elbet. Demiyorum ki bilinçsiz olalım, yediklerimizin içinde ne var bilmeyelim ama ürün satan bir çiftliğin sürekli olarak korku salması bana sadece bir pazarlama dehası olarak geliyor. Araştıran insan, zaten araştırıyor, yediklerinin kökeni üzerine düşünüyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ben 'permanent agriculture' kelimelerinin birleşiminden oluşan permakültürle ilgileniyorum son bir yıldır. Permakültür belirli bir araziye akıllı dikim-tarım yapılmasına dayanıyor, toprağa saygı duyarak, toprağı incitmeden. Permakültür gruplarına da üyeyim ve gönlünü toprağa vererek tarım yapanların sorunlarını okuyorum bazen ve örneğin ilaçsız domates yetiştirilemeyeceği konusunda bir serzeniş okudum geçenlerde. Esasında hem permakültürde hem unuttuğumuz tarım kültürümüzde belli bitki/sebzelerin diğer bitkilerle birlikte dikilmesiyle böceklerden vs korunabileceğine dair harika bilgiler var. Mesela <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_companion_plants" target="_blank">bu bağlantıda</a> hangi bitkiyle başka bitki ekilse daha iyi tutarın bilgisi var. Demeye çalıştığım şu, bir çiftlik hiç kontrolden geçmiyorsa, ve ürünü bittiğinde 'aman bu bitkiye de ilaç atılmaz' diyerekten köylü pazarından/yan çiftliklerden ürün alıp alıcılarına yolluyorsa bir çiftlik, içimiz çok da rahat olmayabilir. Çünkü sertifikasız bir çiftliğe güvenmeniz demek, yazışmadığımız-görmediğimiz diğer köylülerin çiftliklerine güvenmemiz anlamına gelmiyor. Çünkü yukarda da dediğim gibi bazı ürünler yöntemiyle de dikilmezse illa ki ilaçlanıyor ve birsürü parayı geliş yerini bilmediğimiz bir ürüne vererek biraz aldatılmış oluyoruz sanırım.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bir de ismini vermeden bahsettiğim çiftlik ne zaman ki organik tarım yapan, gönlünü toprağa adamış çiftçilere laf atmıştır kendisi de aynı sektörde olmasına rağmen, benim için o çiftlik bitmiştir. Bu dünyada çok fazla doğaya saygılı hareket yok ve organik yaşam için gönlünü sayıları az da olsa toprağa vermişler varsa, kimse onlara laf atmamalı, çamur atmamalı diye düşünüyorum. Birçok konu var zaten eleştirilip, konuşulacak; bari iyilik hareketleri yapanlara gitmesin kötü sözler.. Ayrıca bu iş ahlakı açısından uygunsuz diye düşünüyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Organik ürün sipariş verirken dikkat edilecek bir diğer konuysa, çiftliğin mesafe olarak bulunduğunuz yere yakın olmasına dikkat edin: Her kolinin kapınıza gelmek için ne kadar karbondioksit salınımında bulunacağına dikkat edin. <u>Karbon ayak izlerimiz</u>i düşünmemiz gerekiyor, daha yaşanası ve küresel ısınmasız bir dünya için.</span></li>
</ul>
</div>
<div>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<div>
<br /></div>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-71040576556872204012013-10-14T07:05:00.001+03:002014-12-12T22:22:30.160+02:00Öksürükte ne yapmalı?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Delfina alt solunum yolu enfeksiyonu geçirdi geçen hafta ve ben yine bir miktar kafayı yedim [ciğerlerinden farklı farklı birçok garip hırıltı geliyordu]. Neden o hasta olduğunda bu kadar yıpranıyorum bilmiyorum, psikolog bir arkadaşım benim kendi hastane/hastalık anılarımla onunkilerin benim zihnimde karıştığını söylüyor. Doğru olabilir... Çok kötü öksürüyordu ve ağızdan alınacak hiç bir ilacı da kabul etmiyordu [önce ona saygı duydum, vermedim istemediği doğal ilaçları ama sonunda baktım daha da kötüye gidiyor, okulumuzun psikoloğuna da sordum konu hastalık olunca zorlayarak içirmede bir sorun yok dedi]. Birçok arkadaşı, dostu aradım. Onlar da sağolsunlar bildiklerini paylaştılar. Bunlardan bazıları:</span><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Burnu açık tutun!</u> Hastalıklarla mücadelede en önemli adım burnu açık tutmak. Burnu kaybederseniz tüm kaleyi kaybedersiniz. Defalarca denedim ve blogda da yazdım burun açmanın en etkili yöntemi hakiki biberiye yağı (Mecitefendi güvendiğim ve benim kullandığım bir marka). Yastığa ya da yakaya damlatabilirsiniz. Yağlar ve etkileri üzerine yapılmış yeterince araştırma yok ama ben kulak çubuğuna bir damla biberi yağı damlatıp, burnun içine sokup, burnu acıtmadan içerdeki bir yere dokunup çubuğu çıkarıyorum. Biberiye antimikrobiyal, antibakteriyaldir. Bu o kadar etkili bir yöntem ki Delfina biberiyenin burun açmadaki başarısını bildiği için artık kendi yapıyor bu işlemi. Dediğim gibi biberiye yağı üzerine yapılmış bir araştırma görmedim henüz ama hastalık çekip antibiyotik kullanmaktansa biberiye yağı kullanmayı tercih ediyorum. </span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Deniz kadayıfı: </u>Aktarlarda satılan bir tür yosun, sütü kaynatıp içine bir bilye büyüklüğünde kadayıfı atıyorsunuz ve ocağın altını kapıyorsunuz. Demleniyor içiriyorsunuz.Deniz kadayıfını kullanmadan önce yıkamayın çünkü yıkamak şifa özelliğini yok ediyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Itır</u>: Yine aynı şekilde sütü kaynatıp bir yaprak ıtırı içine atıp, demliyorsunuz. Ben bal da ekleyerek içirdim ikisini de. Itırı kendi kendime <a href="http://m0rd0r.hubpages.com/hub/Rose-Geranium-Pelargonium-roseum-Willd" target="_blank">araştırma </a>yaparken buldum. Küçükken en çok sevdiğim çiçeklerden birinin adının sardunya olduğunu öğrendim. Çünkü UMCA diye sardunyadan yapılmış bir ilaç varmış. Sonra ıtır bitkisinin [ki bence her evde saksıda olmalı, annem sütlü tatlı yapacağı zaman süt kaynadıktan sonra mutlaka bir yaprak içine atar. Çünkü harika bir rayiha ve tat veriyor] öksürüğe iyi geldiğini keşfettim. Ve böyle bir karışım yaptım. İşe yaradığını düşünüyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Keçiboynuzu suyu</u>: Düdüklüde 20 dakika boyunca kaynattığım 3 adet keçiboynuzunun suyunu yukarıdaki iki sütlü karışıma karıştırarak içirdim. Çünkü süt mukozayı arttırıyor [yani öksürüğü], keçi boynuzuysa mukozayı inceltiyor. Bunu yarım bardaktan fazla da vermemek lazım gün içinde. Çünkü keçiboynuzunun aşırı tüketimi burunda da kurumaya neden oluyor. Aklınızda bulunsun eğer burun çok kuruysa tuzsuz tereyağından tırnağınızla alıp burnun içine koymak eski bir Anadolu yöntemi. Böylece burun içi çok güzel nemlenmiş oluyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Harnup/keçiboynuzu pekmezi:</u> Yukarıda anlatıldığı üzere keçiboynuzu mukozayı inceltiyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Bal:</u> Ayrıca göğsüne yatarken bal sürdüm. Sabaha kadar balı vücut çekmiş oluyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Kekik/nane yağı:</u> Ayaklarının altına kekik [bir damla hakiki kekik yağı 1 tatlı kaşığı zeytinyağının içinde seyreltilerek sürülür] ve nane yağı sürdüm. Ayrıca evin içinde mikropların ve hastalığın kırılması için yarım litre sıcak suyun içine kekik yağı damlatmak iyi geliyor. Arada bir kekik yerine biberiye yağı da kullanılabilir. Bir de bu metodun benzeri soğanı ikiye bölerek hastanın olduğu odada gece boyu bırakarak da yapılıyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Zencefil/bal/zerdeçal karışımı:</u> Taze zencefil+bir dilim limon+üstü başar bal+ 1-2 çay kaşığı zerdeçal karıştırılıp, ağzı kapaklı bir cam kasenin içinde durmalı ve her gün hasta olun olmayın bu karışımdan bir tatlı kaşığı yenilmeli. Ben zerdeçali yemeklere katıyorum ayrıca ama öğrendim ki zerdeçalin pişmemesi gerekiyormuş. Yani kullanacaksanız bile yemeğin altını kapattıktan sonra içine atmalısınız. Zerdeçal bünyeyi kuvvetlendirmek için Hint mutfağının vazgeçilmezlerinden.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Soğan suyu tarifi:</u> Lega Bebe'nin yazarı sevgili Gamze de şöyle bir tarif verdi: 1 soğan sekize bölünür, 3-5 dış sarımsak ve iki su bardağı kaynar su bir cam kavanozun içine atılır, ağzı kapanır. İçilebilecek sıcaklığa gelindiğinde bir limonun suyu+bal eklenerek sabah akşam bir çay bardağı içilir. Bu karışım genel bakteriye karşı savaşmada iyi olan bir tarif. Ben de bu hafta bol bol içtim. Çünkü Delfina'nın anaokulunda Delfina'yla daha çok olabilme ama aynı zamanda onun sosyalleşebilmesi için ingilizce derslerine giriyorum ve benim de hastalıklarla hasta olmadan mücadele etmem gerekiyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><u>Ananas:</u> Hiç aklıma gelmezdi ananasın öksürüğe iyi geleceği. İlginç bir şekilde çok işe yarıyor. <b>Ananas tarif 1: </b></span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Kendim içeceksem bir kalın dilim ananas, 2cm kalınlığında taze zencefil, yarım limon suyu, biraz su blenderdan geçirilip, balla tahta kaşık yardımıyla tatlandırılır. Bazen Delfina'yı zencefilli karışımları içmeye ikna edemiyorum. O zaman sadece ananası veriyorum eline yiyor. <b>Ananas tarif 2: </b>Ananasın kabuklarını atmayın. Ananasın kabuklarını 3 bardak su bardağı kaynar su + 1 büyük kabuk tarçın + 1 çay kaşığı karanfille bir taşım kaynatın, demleyin ve çay şeklinde tüketin. Bu iki tarifi çok ağır öksürüyorken denedim ve balgamlı öksürükten kurtuldum. </span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ayrıca <u>arı poleni, propolis, arı sütü</u>nü eksik etmedim yediklerinden. Metabolizmayı güçlü tutmak gerekiyor. Ben organik olanlarını tercih ediyorum.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Temiz hava: Ev bol bol havalandırılmalı, çocuk bol bol temiz hava için dışarı çıkarılmalı.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Taze meyve ve sebzelerin suyu sıkılıp verilmeli.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Süt, et gibi mukozayı arttırıcı yiyeceklerden kaçınılmalı. Tabi <a href="http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0195666383710068" target="_blank">bunun aksini iddia eden araştırmalar</a> da var ama ben gözümün gördüğüne inanıyorum. Ne zaman Delfina süt içtiyse öksürük arttı.</span></li>
</ul>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ateşi çıktığında hiç bir şekilde müdahale etmedim. İlaç vermedim, hastalıkla savaşarak vücudunun hastalıklara karşı kuvvetlenmesine izin verdim. Ki önce alt solunum yolu enfeksiyonu geçirdi, bir hafta sonra boğaz enfeksiyonu ve sonunda ağrı kulağına vurdu ve ağlamaya başladı. Doğal Anneyim sevgili Başak'ın yöntemiyle soğanı rendeledim, üç damla soğan suyunu ısıtılmış tatlı kaşığıyla ağrıyan kulaktan damlattım. Sonuç inanılmazdı. Ağlayan çocuk, bu işlemden sonra 2-3 saatlik bir uykuya daldı ki günlerdir adamakıllı uyuyamıyordu.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Tüm bu yöntemler uygulanırken en önemli noktalardan biri burnun açık kalması ki daha önce bu konuyla ilgili çok yazdığımdan burda bahsetmeyeceğim.<br />Şifayı Verene sonsuz şükür...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bunun haricinde aman aklınızda olsun bitkisel de olsa hazır satılan öksürük şuruplarının içinde çok fazla katkı maddesi var. Ben Prospanı iki yıl önce kullandım ama pek bir fayda da sağladığını görmedim. UMCA'yı denemedim ama yukarıda dediğim gibi onun yerine ıtırı keşfetmiş oldum.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Unutmayın, bebeğiniz hala emiyorsa, en harika çözüm sürekli emzirmek. Delfina artık bebiş ve süt kuzusu olmaktan çıktığı için bu tarz çarelere başvurmam gerekiyor maalesef...</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bunlar bu hastalık maceramızda yaptıklarım. Hala toparlanma evresinde, ama umarım tüm çocuklar kötü bir hastalık yaşamazlar, kolayca bu kış dönemini atlatırız. Bana destek olan çok fazla güzel insan var, hepsine minnettarım. Bu zor dönem boyunca arayıp soran, desteğini, tavsiyelerini eksik etmeyen herkese çok ama çok teşekkürler..</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Şifayla..</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
</div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-58072360447254810552013-10-03T13:55:00.003+03:002013-10-05T07:12:28.754+03:00Oyun Çemberleri Anadolu'nun Her Yerini Sara!...<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;">Delfina’nın bebekliğinden beri çocuğunu fiziksel aile desteği olmadan büyüten bir anne olarak yaşadığım yerde hep oyun grupları oluşturma çabam oldu ki hem ben annelik sürecimi paylaşabileyim başka annelerle, sorunlarımızı konuşabilelim; hem de kuzenleri gibi yakın aile dostları olmadan şehirde büyüyen kızım sosyalleşsin, başka çocuklarla iletişim içine girsin. Delfina için önce İstanbul Ortaköy’de harika bir oyun grubu oluştu, sonra Moda’da. Delfina anaokuluna gitmeye başladı bu sene haftanın üç günü ama yine de bir oyun grubu olsun, özellikle kış günlerinde mahalleden, parktan arkadaşlarıyla buluşmaya devam etsin istiyorum. Bu esnada Facebook’ta <a href="https://www.facebook.com/groups/146257558880834/" target="_blank">Montessori Anneleri</a> grubunda yazışmalar ve Anadolu’nun her yerinden anneler organize olmaya başladı evlerinde ya da mahallelerinde bir oyun grubu kurmak için. Aileler çocuklarıyla kaliteli vakit geçirmek istiyorlar ve özellikle hava koşullarının iyi olmadığı zamanlarda çocuklarıyla aktiviteler yapıp, çocuklarının kaliteli ve öğrenme süreçlerine yardımcı vakit geçirmek istiyorlar. Ben de İstanbul için<a href="https://www.facebook.com/groups/IstanbulMontessoriOyunGrubu/" target="_blank"> Anadolu</a> ve <a href="https://www.facebook.com/groups/IstanbulAvrupaMontessoriOyunGruplari/" target="_blank">Avrupa</a> yakası olmak üzere iki Facebook grubu kurarak diğer organize olmak isteyen annelere yardımcı olmak istedim. Bunun üzerine toplantı yaptık ve evde nasıl oyun grubu kuruluru konuştuk. Geçen yıllardan gelen deneyimler de birleşince şöyle toplantı notları çıktı ortaya, umarım oyun grubu kurmak isteyen ailelere yardımcı olur notlar.</span><br />
<h4 style="text-align: left;">
<span style="color: #660000; font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;">
Montessori Oyun Grupları Toplantı Genel Notları</span></h4>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: x-small;">29 Eylül 2013, Moda Parkı</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><b>Oyun grubu nerde olabilir?</b> Evlerde, yerel kütüphanelerde, gönüllü evlerinde vs.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;">Dileyen aileler evlerini birbirlerine açıp, belli bir rota dahilinde birbirlerinin evlerinde buluşabilirler. Ama evlerde oyuncak kavgası çok yaşanacağı [çünkü ev sahibi olan çocuk her zaman oyuncaklarını diğer arkadaşlardan korumaya çalışacaktır. O yüzden ya oyuncaksız bir ortamda aktiviteler yapılmalı, ya da çocuğa hangi oyuncakları paylaşıp paylaşmak istemediği sorulmalıdır] için alternatif mekanlara bakmak daha akıllıcadır. Malumunuz birçok kütüphane hatta çocuk kütüphanesi mevcut. Ama bu tarz mekanlar aktif olarak kullanılamıyor ve çocuklara ‘sus, ses yapma’nın ötesine geçilemeyen mekanlar olarak kalıyorlar. Yeni yeni kütüphanelerde masal saati uygulamaları ve kütüphaneleri çocukların ihtiyacına yönelik düzenleme alışkanlığı başladı. Oyun grubunun kurulacağı semte yakın bir kütüphaneden [halk, belediye, ya da Kültür Bakanlığı’na ait kütüphaneler] ya da belediyeye ait bir gönüllü evi yahut benzeri bir kamu alanından çocuklara aktivite yapabilmek için ortak alan talep edilebilir. Özellikle kütüphanelerdeki masal saati uygulaması oyun grubuyla birleştirilebilir. Kitap Okuyan Çocuklar Projesi’nin geçen hafta İBB’ye ait kütüphanelerin bu tarz aktivitelerde kullanılması için onay aldık. Bulunduğunuz mekandaki kütüphaneyi kullanmak için <a href="http://kitapokuyancocuklar.org/" target="_blank">Kitap Okuyan Çocuklar Projesi</a> aracılığıyla izin alıp, kütüphaneyi amaca uygun hale getirebiliriz. Konuyla ilgili yazışmalar bilgi@kitapokuyancocuklar.org eposta adresinden yapılabilir.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><b><br /></b>
<b>Ne kadar sıklıkta? </b>Ailelerin uyumuna ve tercihine kalmış ama düzen olması çok önemli. Her hafta aynı gün, aynı saatlerde ve aynı kişilerle yapılan aktiviteler kesinlikle uzun dönemde daha iyi sonuç verecektir.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><b>Sayı ve yaş grubu:</b> Bildiğiniz üzere Montessori’de karma yaş uygulaması vardır. Ama eğer semtte çok fazla aile varsa, iki grup yapılıp, yaşları birbirine yakın çocuklardan gruplar da istenilirse oluşturulabilir. Grup başı tavsiye edilen ideal çocuk sayısı 5’tir.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br />
<b>İkramlar: </b>Ev sahipliği yapacak olan aile, su hariç hiçbir ikramda bulunmakla yükümlü değildir. İkram konusu oyun grubunu eğlenceli bir zaman geçirme olmaktan çıkarıp yükümlülük haline getirir. Eğer çocukların birşey yeme ihtiyacı olacağı düşünülürse, herkes evinden bir kilo ya da çocuk sayısınca mevsim meyvesi getirebilir. Mesela bir aile muz getirirken, diğer aile elma getirebilir. Böylece çocuklara paylaşma ilkeleri de gösterilmiş olunur.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br />
<b>İletişim: </b>İlk buluşma sonrasında telefon ve eposta adresleri paylaşılır, hatta yazışmaları kolaylaştırmak amaçlı bir google ya da yahoo group kurulabilir.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><b><br /></b>
<b>Süre: </b>Oyun gruplarının süresi en fazla 1.5 saat olmalı. Çocuklar yaşlarına orantılı olarak konsantre olamamakta ve bir saatten fazla biraraya gelmelerde oyuncak kavgaları ve huysuzluk artabilmekte.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><b><br /></b>
<b>Ne tür aktiviteler yapılabilir?</b></span><br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Şarkılar</u>: Şarkıyla oyun oynamak çok önemlidir. Şarkılar çocukları rahatlatıyor, birbirleriyle daha güzel iletişim kurmalarını sağlıyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Ahşap bloklar:</u> Çocuklar ahşap blokları kullanarak kule vs. tasarımı yapabilirler, ya da <a href="http://oyunevim.tv/parmak-boyasi/" target="_blank">ev yapımı boya</a> kullanarak blokları kullanboyayabilirler. Bu tarz aktivitelerde evin kirlenmesini önlemek amaçlı plastik örtüler alınıp, çocukların altına serilebilir. Ve bu örtüler bir aile tarafından her hafta yıkanıp, tekrar kullanılabilirler.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Doğal malzemeyle oyuncak yapımı:</u> <a href="http://delfina-ada.blogspot.com/2012/03/ev-yapimi-oyun-hamuru.html" target="_blank">Oyun hamurları</a>, <a href="http://delfina-ada.blogspot.com/2012/09/ev-yapimi-parmak-boyasi-ve-delfinin.html" target="_blank">parmak boyalar</a>ı vs doğal malzemelerden yapılabilir ve hepbirlikte oynanabilir. Oyun hamurunu çocuklar kendileri bile karabilirler. Bildiğiniz gibi çocuk sizden talep etmedikçe bir büyük olarak elindeki işi alıp bitirilmiyor Montessori sistemine göre. Çocuğun işi/görevi kendi yapmasına, keşfetmesine izin veriliyor.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Dizme/aktarma</u>: Makarna, boncuk vs. ipe dizilebilir, ardından boyanabilir. Mercimek, pirinç vs. bir kaptan diğer kaba aktarılabilir, bu esnada bir huni ya da dar bir cam şişe vs. kullanılabilir</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Baskı</u>: Patates baskısı, kapak baskısı, silgi ve ip baskısı vs..</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Geri dönüşüm malzemelerinden oyuncak ya da obje yapım</u>ı: Herkes evden getirdiği geri dönüşüm malzemelerinden farklı oyuncaklar vs. üretebilir. Bir tema belirlenebilir. Bunun için <a href="https://www.facebook.com/groups/DonusenOyuncaklar/" target="_blank">Dönüşen Oyuncaklar Facebook</a> grubundan fikirler alınabilir. Hatta havanın güzel olduğu zamanlarda parklarda buluşulup parktaki tüm çocuklarla bu aktiviteler gerçekleştirilebilir. Böylece çocuklar işi bittiğinde bir ürünü çöpe atarak dünyaya daha çok atık üretmektense, malzemeye bakıp, hayal gücünü kullanıp, onunla neler yapabileceğini öğrenecektir.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Kolleksiyon yapma</u>: Herkes pul, peçete, böcek, tohum [aklınıza daha ne gelirse], hafta içinde biriktirip, arkadaşlarıyla paylaşabilirler, hepbirlikte bir koleksiyon başlatabilirler</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Çarşaf</u>: Bir çarşaf deyip geçmemek lazım, çarşaf sihirli bir örtü olabilir, üstünde küçük toplar zıplatılabilir, şarkı eşliğinde. Sonra çarşaf yukarıda-aşağıda oyunu, çarşafın içine girip aileler tarafından sallanma oyunu vs.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Duygu havuzu</u>: Aynı renkte bir çok malzeme aynı kutuya konulabilir, ya da farklı yüzeylerde, kokularda, sertlikte, yumuşaklıktaki malzemeler çocuklara verilir, çocuklar farklı doku, koku ve yüzeyleri hissederler. Bildiğiniz üzere küçük yaştaki çocuklar harf bilmezler ki kitap okusunlar. Onlar için yüzey, doku, sertlik derecesi harfler gibidirler. Dokunarak, hissederek okurlar ve anlarlar. </span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Jimnastik hareketleri</u>: Çok basit esneme ve gevşeme hareketleri hayvanları taklit ederek yaptırılabilir</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Kukla ve tiyatro</u>: Oyun gruplarının vazgeçilmezi.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Kitap okuma</u>: Seslerle, şarkılarla, kitaba hareket katarak yani <a href="http://kitapokuyancocuklar.org/2013/08/11/cocuklara-nasil-kitap-okumaliyiz/" target="_blank">Kitap Okuyan Çocuklar tarzı </a>kitap okuma.</span></li>
<li><span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><u>Proje yapma</u>: Bir konu ya da tema seçilerek çocukların bir projeyi takım çalışmasıyla gerçekleştirmeleri sağlanabilir. Tabi bu aktivite için çocukların birbirlerine alışkın, ve uzun zamandır görüşüyor olmaları lazım.</span></li>
</ul>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br />
* Unutmamak gerekir ki bir çocuk bir aktiviteyi yapmak istemeyebilir, kesinlikle zorlanmamalı. İsterse diğer çocukları izlemeye devam edebilir, ya da başka bir işle uğraşabilir.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br />
~~~</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br />
Bir çocuk büyütmek, büyük bir dünya ve yer yer zor olabilen bir dünya. Toplum olarak, mahalle olarak biraraya gelerek, birbirimize destek olarak, zor anlarımızda birbirimize yardımcı olarak bu yükü hafifletebiliriz. Ben İstanbul’a tekrar taşındığımda etrafımda çok az dost ve tekrar ama bu sefer bir anne olarak öğrenmem gereken bir şehir vardı. Bana ne ev işlerinde, ne çocuk bakımında yardımcı ve destek olabilecek birileri yoktu. Annem yılda iki kez İzmir’den gelse bile bu yeterli değildi. Bir de tabi bebek arabasını Ortaköy’de kaldırıma çıkarmaya çalışırken ezilen ayağım hikayesi var ki sormayın.. Bu zorluklardan ilham alarak projeler ortaya çıkmaya başladı: önce <a href="http://kitapokuyancocuklar.org/" target="_blank">Kitap Okuyan Çocuklar</a>, sonra <a href="http://bebedonusum.blogspot.com/" target="_blank">Bebedönüşüm</a>, <a href="https://www.facebook.com/groups/DonusenOyuncaklar/" target="_blank">Dönüşen Oyuncaklar</a>, <a href="http://oyunevim.tv/" target="_blank">Oyun Evim TV</a>... Bu projelerin tek amacı var ailelere yalnız olmadıklarını, birbirlerine yardımcı olarak, dayanışarak çok güçlü olabileceklerini göstermek ve bunu hayata geçirebilmek. <a href="http://kitapokuyancocuklar.org/" target="_blank">Kitap Okuyan Çocuklar</a> Türkiye’nin heryerinde yerel bağlamda çocuk kütüphaneleri adı altında okul öncesi ve sonrasına hitap eden aktif öğrenme merkezleri oluşturabilmek ve ailelerin çocuklarının gelişiminde aktif rol oynamasını sağlamak için başladı. <a href="http://bebedonusum.blogspot.com/" target="_blank">Bebedönüşüm</a>’de evde olan ama kullanmadığımız bebeğe ve anneliğe ait her türlü eşyayı, oyuncağı, bebek bakımına dair herşeyi [örneğin kefir mayası] karşılık beklemeden, sadece paylaşmak adına paylaşıyoruz ve böylece çocuklarımıza bir ürüne ihtiyaçları olduğunda illa ki bir dükkandan almak ve tüketmek yerine önce arkadaşlarına sormayı ve paylaşmayı ve böylece daha az çöp üreten ve doğaya saygılı bir medeniyet oluşturmayı öğretiyoruz. <a href="https://www.facebook.com/groups/DonusenOyuncaklar/" target="_blank">Dönüşen Oyuncaklar </a>yine geri dönüşüm malzemelerini alıp, parklara gidip hep birlikte hayal gücünü kullanmayı, tasarım yapmayı öğrenmeyi amaçlıyor ve <a href="http://oyunevim.tv/" target="_blank">Oyun Evim TV</a>’de de amaç ailelere evde çocuklarıyla evdeki malzemeleri kullanarak keşfetmeyi, yapmayı göstermeyi amaçlıyor.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;">Bu yazı uzunca bir yazı oldu, muhtemelen bol anlatım bozukluğu da olmuştur. Sonuna kadar okuyabildiyseniz teşekkürler ve hatalar afvola.. Ben sadece bir anneyim ve Montessori eğitim sistemi üzerine uzman değilim. Sadece bir anne olarak okuduklarım, öğrendiklerim var. Yukarıda yazan oyun aktivitelerinin hepsi Montessori sistemine uygun olmayabilir, ama amaç; belli bir eğitim tarzını yol gösterici alarak evlerde çocuklarımızla kaliteli zaman geçirerek, mahalleli olarak birbirimize nasıl destek olabileceğimizi öğrenmek, araştırmak ve gözlemlemek. Aktivite fikirleri sadece yol gösterici olsun diye konulmuş olup, çocukların yasına, gelişimine göre düzenlemelere ihtiyaç olabilir.</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;">Umarım oyun grupları, kitap okuma çemberleri, paylaşım bumerangları, oynayarak öğrenme, öğrenerek oynama her yeri sarar ve biz büyük bir aile olarak bu ülkede, bu dünyada, bu evrende sevgiyle, birbirimize saygı göstererek yaşarız. Çok mu hayalbazım? Bence değil, herşey bizim elimizde :)</span><br />
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif; font-size: large;">İstanbul dışı illerdeki Montessori oyun grubu kurmaya çalışan diğer gruplardan bazıları [Lütfen şehir isimlerinin üstüne tıklayın]:<br /><a href="https://www.facebook.com/groups/1384133325155148/" target="_blank">Ankara</a>, <a href="https://www.facebook.com/groups/565652276834322/requests/" target="_blank">Eskişehir</a>, <a href="https://www.facebook.com/groups/214280608695537/" target="_blank">İzmir</a>, <a href="https://www.facebook.com/groups/Bornovamontessori/" target="_blank">İzmir Bornova</a>, <a href="https://www.facebook.com/groups/218110055020429/" target="_blank">Bursa</a>, <a href="https://www.facebook.com/groups/160959964111061/" target="_blank">Kocaeli</a></span><br />
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3174594576838261324.post-18246017416453437182013-07-17T11:08:00.002+03:002013-07-18T15:50:11.521+03:00Korku Kültürü Üzerine<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Türkiye'ye tekrar taşınma kararını anne olacak olmamdan aldığımı yazmıştım daha önce. Türkiye'ye bir anne olarak taşındığımdan beri A'dan Z'ye hemen hemen her konuda tek bir gözlemim var: korku kültürü. Her konuda üzerimize korku pompalanıyor. Hamilelere o kadar çok korku pompalanıyor ki en doğal hayat formu olan vajinal doğum varken [normal doğuma hiçbir engel yokken ve sezeryan yapmaya gerek bile yokken] sezeryan yapmak istiyorlar [ki bunun için bu kararı veren anneler değil, korkuyu pompalayanlar sorumludur kanımca; çünkü en doğal annelik içgüdüsü çocuğunu korumaktır].</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Anneleri çocukları hastalandığında doktora gittiklerinde o kadar çok korkutuluyorlar ki doktorlar tarafından en küçük bir hastalıkta hemen bünyemizdeki %1 olan zararlı bakteriyle savaşmaktansa %99'u iyi ve bağırsaklarımız için çok yararlı olan bakteriler doktorlar tarafından verilen ve daha sonra hayat boyunca sağlık sorunlarına ve alerjilere neden olacak böylelikle de ilaç endüstrisine para pompalamaya devam edecek olan antibiyotikler veriliyor ufacık bünyelere.</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkQoHn-C0dgl1gXSblB8Bq_jAyDTIMFT5XIn330Fg7oVzadIFbej7PFr38HLw0CHnORLi8s1Hq6Yl-Z1j1g2N9hyCjwTmhPj9R6t7vAsTzujyZsaY1EkkSlH5IiklNGs0Thx3uv8kOphPF/s1600/Nisan+2013+224.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkQoHn-C0dgl1gXSblB8Bq_jAyDTIMFT5XIn330Fg7oVzadIFbej7PFr38HLw0CHnORLi8s1Hq6Yl-Z1j1g2N9hyCjwTmhPj9R6t7vAsTzujyZsaY1EkkSlH5IiklNGs0Thx3uv8kOphPF/s200/Nisan+2013+224.JPG" width="150" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bisiklete binme demek yerine, <br />
kask almaktir korkuya inat yapilacak olan</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Bisiklet alıp, çevreci bir şekilde yaşadığınız şehri, doğayı doğaya zarar vermeden gezmek istiyorsunuz ama bisiklet satıcıları bisiklete küçük çocuklar için takılan aparatı satmak bile istemiyor. "Düşürürsün, çocuğun kafası kırılır" gibi korku söylemleriyle vazgeçirilmeye çalışılıyorsun.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Çocukken bir yere tırmanmaya çalışırken, 'aman düşüp bir yerini kıracaksın' öğretildi bana. O yüzden gidip bir yerlere tırmanasım pek yoktur. Farklı ülkelerde farklı dağlara çıkmışımdır hatta dağın tepesinde bayılmışımdır ama yine de çamurların içine basayım, profesyonel dağcılık yapayım filan yoktur bende.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Parklara gidiyoruz fiskiyeler açık, Delfina hemen soyunup içine dalıp ıslanır. Ben 'dur, hasta olacaksın' demem ama benim içimden de 'ayakkabılarımı çıkarıp da bir ıslanayım şu sıcak havada' gelmez. Neden? Çünkü bana hep korku pompalanmıştım küçükkenden.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">O yüzden hasta olması pahasına çocuğumun zihnine psikolojik engeller koymak istemiyorum. Çok tehlikeli şeyler yaptığında anlatıyorum neden yapmaması gerektiğini ama sürekli 'şimdi düşeceksin, şimdi kafanı kıracaksın' gibi söylemlerde bulunmamaya çalışıyorum. Bu yine de zor bir sınav benim için. Çünkü bendeki tüm öğretilmişlikler olumsuz ifadeler içeriyor. Kendimle bir nevi savaşıyorum, çoğu zaman yeniliyorum, ama kazandığım ve özgür bir ruh yetiştirmek adına başarabildiğim anlar da oluyor.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">İki gün önce Delfina vapurun yerlerini tüm bedeniyle süpürdü, vapurdakiler bana kızım çocukla ilgilen moduna girdiler. Umursamadım. Bu benim annelik tarzım. Eğer yerlere yatmak istiyorsa, yatsın. Eve gidince yıkanacak zaten. Ve beklenen oldu, Delfina muhtemelen başka bir yerden de mikrop alarak ateşlendi [ki huysuzdu bir süredir meğer bundanmış], ertesi sabaha kulağına vurdu ve kulak enfeksiyonu yaşadı. Ateş, kulak ağrısı, baygın bakışlar vs... Aile hekimi hemen yazdı antibiyotiği, ben antibiyotiğe direnince de çocuğun iç kulağı delinir şeklinde konuşmayave korku pompolamaya başladı. Eve geldim vermedim hatta almadım bile yazdığı ilacı. Gece hafif ateşle geçti ve çok şükür şu an hiper haline geri döndü. Neşesi yerinde, kulağındaki ağrı gitmiş, biraz boğazlar savaşmaya devam ediyor ve öksürüyor ama geçecek. Şifa'yı Verene hamdediyorum. Ebeveyn olarak insan o kadar çaresiz ki!</span><br />
<br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEit4lW6vdgCyhQJCX3uB2yJiKjOGwtevVy7Vyq27rOAv9JD1VDP_rIk6ICq7MLXFr0-PVnig9WVA6tvzfldSoi2A4hHKDJDPtGjyvPDa_upYME_0LKj-9unMhFyGH1qZ7X7_2OK77qCWxfL/s1600/Nisan+2013+133.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEit4lW6vdgCyhQJCX3uB2yJiKjOGwtevVy7Vyq27rOAv9JD1VDP_rIk6ICq7MLXFr0-PVnig9WVA6tvzfldSoi2A4hHKDJDPtGjyvPDa_upYME_0LKj-9unMhFyGH1qZ7X7_2OK77qCWxfL/s320/Nisan+2013+133.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yaninda olup, kesfetmesine izin vermektir bana dusen..</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Hep güzel anlar yaratmaya çalışıyorum özellikle o hasta olduğunda, sürekli güzel anılarımızı anlatıyorum, onu ne kadar sevdiğimi, iyi ki hayatımızda varolduğunu...ki hayata tutunsun, hastalığı yensin sevgiyle..</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Ama önce tüm yaptıklarımla, beyin ve ruh enerjimle, şifayı Veren'den istiyorum..Yaptıklarıma gelince:</span><br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Balın içine bir damla hakiki kekik yağını damlatıp, içine zencefil, karabiber koyup verdim.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Keçiboynuzu pekmezi verdim.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Ayaklarının altına kekik ve nane yağlarını sürdüm.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Burnunun açık olması çok önemli, t-shirtunun omuzlarına ve yastığına hep biberiye yağı damlattım.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Burnu açılmaya başlayınca Abfen sinüs rinse kit'le burnu yıkadım, açılmasını sağlamaya çalıştım.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Delfina'ya hep burnundan nefes alması gerektiğini söyledim, o tatlı cadı da dinledi.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Buhar aletini açtım rahat nefes alsın diye.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Yemedi, zorlamadım ama seçenek sundum (1-2 gün yememe normal sayılıyor).</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Sarımsağı incecik dilimleyip zeytinyağında az pişirdim ve yağın içinde beklettim. Ardından ortaya çıkan sarımsak yağını kulağının içine 1-2 damla damlattım.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Suyunun içine az miktar yemek sodası koydum, suyu öyle içirdim.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Limonu sıkıp, içine az tuz koyup boğazdaki enfeksiyonu alsın diye içirdim.</span></li>
<li><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Ateşle başetmesine izin verdim, ilaç vermedim. Ama bilinç seviyesinin açıp olup-olmadığına hep baktım. Gecenin 3'unde oturup kitap bile okuduk hatta.</span></li>
</ul>
<br />
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Çok ama çok zor bir dönem hastalık dönemi. Ama doktorun verdiği korkuyla antibiyotiğe başlasaydım, önümüzdeki bir hafta antibiyotik kullanmaya devam edecektik. O yüzden damarlarımıza pompolanan korkuya bir dur demenin vaktinin geldiğini düşünüyorum. Bırakalım korkuları bir tarafa, ve iç güdülerimizle yolun bizim için en doğrusunu bulmaya çalışalım..Korkular karanlıktır. Sadece karanlıkta bilmediğimiz bir odada neyin nerde olduğunu bilemediğimiz için korkarız. Işıkları açınca içimiz bir rahat eder. Korku kültürünü de işte böyle yenmeliyiz... Bize öğretilmiş korkulara hayır demeli, alıp bisikletimizi bebeğimizle birlikte kırlara açılmalıyız. Hayata bir kez geliyoruz, korkularla donatıp hayatı daha az yaşanabilir hale getirmeye ne gerek?</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Korku'nun zıddı nedir? Korkusuzluk? Olmaz! Korkuyla başlıyor yine kelime.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">Korku'nun zıddı, Özgürlük müdür? Kendinden Emin Olmak mıdır? Nedir? Bir fikri olan?</span><br />
<br /></div>
Nymphhttp://www.blogger.com/profile/14286902777241076166noreply@blogger.com5