My photo
a utopist, a green, a free soul, a liberal, a young (well let's say 'a new' rather than 'young') mother, a rebel, a thinker, a smiler, a wonderer, a note, a butterfly, a rainbow, a nymph, a kite, a wave, a breeze from the sea, a purple soul, a chocolate-addict, a lover...

Wednesday 1 June 2011

Bebek masaji kursu 2. hafta



Bugun oldukca yorucu bir gun gecirdi anne Esra. Dun bana gelip bebek masaji kursuna gidip gidemeyecegimi sorsaniz, agrayan belim, catlamak uzere olan basimi goz onune alarak 'imkansiz' derdim. Ama bir kere daha imkansiz gercek oldu, tum engellere ragmen ;)  


En onemli engelimiz apartmanimizdan disari cikmak tabii ki (bana gore bu basli basina bir macera). Kirik kuyruk sokumum, kayik boyun disklerime daha cok iskence yapmayarak mahallemizin degerli bakkali Ahmet Abi'yi arayarak yardim istedim. Ve Ahmet Abi gelip yardim etti, disari ciktik. Dedim ki kendi kendime 'super! bugunku maceramizin en zor kismi ataltilmis oldu', ama yanilmisim. Otobus saatini onceden internetten kontrol ettigim icin, icim rahatti.  Nitekim gecen hafta otobus internette yazan saatinden sadece 3-4 dakika gec gelmisti. Delfina'yla sarkilar, oyunlar esliginde gunes altinda otobusumuz 22RE'yi 40 dakika kadar bekledik, gelmedi. Biz de ilk gelen yesil otobuse (kaldirim mesafesine en yakin otobusler yesil olanlar oldugu ve bebek arabasiyla binilmesi en rahat oldugu icin) bindik, Emirgan'a gittik. Emirgan'da taksi bulamadigimiz icin google map hesabina gore 750 metre dik yokusu Delfina'mla ciktik. Iyi ki de cikmisiz cunku cok ogretici ve rahatlatici bir bebek masaji kursu gecirdik :) Bugun ogrendiklerim icinde 'niye daha onceden bunu ben dusunememisim' dedigim bir sey var: bebegimizin ustunu degistirmek icin onu soymadan once ondan izin almak! Bunun nedenini izin almanin ileride cocugun tacize ugramasini engellemesi olarak acikladi egitmenimiz Evrim Hanim. Soyle aciklayayim: ileride cocuklarimizi belki kreslere birakip calisma hayatina baslayacagimizda cocuklarimizin nasil insanlarla karsilasacagini bilmiyoruz. Ama en azindan cocuklarimiza 'birey' olarak davranirsak ve onlarin da 'ozel'i oldugunun bilincine hem biz hem onlar bebekliklerinden itibaren varirlarsa/varirsak, belki baskalarinin onlara nasil davrandiginin daha bilincinde olan bireyler yetistirebiliriz. En azindan ben bunu boyle algilayip, boyle yorumladim. Zaten Delfi'nin ustunu her degistirecegim zaman 'hadi bakalim simdi kiyafetlerini degistirelim' diyordum, ama izin almiyordum. Ve ben bu olayi cok benimsedim.  Ben bebegimi bir birey olarak gordum hep, o yuzden surekli ona cevrede olan olaylari, yasadigimiz seyleri anlatiyorum surekli. Sokakta bizi (tamam tamam belki sadece beni demeliydim) duyanlarsa garip garip bakiyorlar, sanki kendime konusan bir deliymisim gibi (hos kendi kendime de konusmuyor degilim ama :) )
Insanlar genel olarak bebeklerin, cocuklarin kisilikleri yokmus gibi davraniyorlar. Ve ben bunu anlayamiyorum. Onlar o kadar harika ve zeki varliklar ki... Gecen gun otobuste Delfina'ya onun cok da sevdigi 'sag elimde bes parmak, sol elimde bes parmak, say bak say bak' sarkisini soyluyordum, mutsuz bir otobus yolculugu gecirmesini onlemek icin. Kadinin biri donup, dedi ki '2.5-3 yasindan sonra anca ogreniyorlar sayi saymayi'. Ben de gulumseyip 'onlar cok zeki varliklar, simdiden beyinlerine kaydediyorlar' dedim. Bu otobuste gecen hikayemizle ilgili iki soyleyecegim sey var:
1. Insanlar cocuklarin varliklarini ve onlarin ogrenme mucizelerini cok kucumsuyorlar.
2. Neden Turk insani surekli burnunu baskalarinin isine sokmaktan vazgecemiyorlar?
Halbuki Delfina su an bir alti aylik bebek olarak kendisinin ve baskalarinin ellerini kesfediyormus akil hocam babycentre.co.uk'den gelen bultenlerin dedigine gore. Ve ben ne zaman sayi saysam, parmaklarimi gostersem, yaptiklarim onun ilgisini cok cekiyor. Kizim ogreniyor, harddisk'ine atiyor butun bilgileri :) Zaten bir cocugun tum IQ'sunun %90'i ilk dort yasinda gelismiyor mu?


Neyse devam edelim bugunku maceramiza: kurstan ciktiktan sonra yine internette yazan saate gore otobus duragina gittim ama yine otobus gelmedi. Biz de asagi Emirgan'a geldigimiz yoldan salindik :) Iyi ki de oyle yaptik :) Sutis Emirgan'da oturup, harcadigim tum enerjiyi bir brownie kek ve balli sut'le 'reset'ledim :) Bebek masaji egitmenimiz Evrim Hanim'in verdigi degerli notlari denize karsi okurken, Delfi de cinaraltinda yatmanin huzuruyla guzel bir uyku cekti kendine. Turkiye'de bir bebekle gezerken insanlarin bebegime gosterdigi ilgi, onun gelecegiyle ilgili yaptiklari hayir dualari hosuma gidiyor bir de onun elini tutup opmeseler cok iyi olacak, cunku Delfi elini direkt olarak kasinan dislerine goturuyor... Umarim bu, sadece Delfi'nin bagisiklik sistemini guclendirir, onu hasta etmektense... 

1 comment:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş.

    Türk insanı ile ilgili eleştiri ve beğenilerine kesinlikle katılıyorum Esracım. Apartmandan çıkışına yardımcı olan bakkal Ahmet Abi'yi düşünürsek, bir çok millete göre en merhametli ve yardımsever milletlerden birisi biz Türkler galiba...

    Keşke ben de çalışmıyor olsam, senin haftaiçi maceralarına katılabilsem. Ne yapalım artık, en yakın zamanda buluşmak üzere:)

    seda

    ReplyDelete

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...