Iki gun once bir terim duydum cok hosuma
gitti 'psikolojik virus', bu viruse dogduktan sonraki yillarda
yakalaniliyormus. Cevremizdekilerin,' aman tasa basma usutursun', 'aman ustune
bir sey giy' vs.. demeleri hayat boyu bizde virus olarak kaliyormus ve ne zaman
o seyi yapsak hasta oluyormusuz. Benim annem de hep ekler 'ben sana
demedim mi, bak usuttun' diye.. Hani biz tasa basinca idrar yolu iltihabi
oluruz, karin agrisi cekeriz ya boyle bir sey yok Avrupa toplumunda. Cok garip
degil mi? Turk toplumunda buyumemis arkadaslarima ve akrabalarima soruyorum,
size olmuyor mu diye. Olmuyor demekle kalmiyorlar bana uzayli gormus gibi
bakiyorlar. Esim de dun sunu dedi, 'butun bir ingiliz/Yeni Zelanda milletinin
boyle bir gercegi kacirmis olmasi garip degil mi?' Yani Turk olmayanlarda boyle
bir sorun yok, ama bizde var. Biz usuyoruz her seye, hasta oluyoruz her seye.
Esim diyor ki Yabanci-Turk is servisindeki insanlarin yarisi serviste bu kis
gununde tshirtle oturuyorlarmis, yarisi paltoyla. Bu sizce de biraz garip degil
mi? Dun deniz otobusune bindim, birkac dukkana girdim. Her yer cok sicakti ve
dun yilin son gunleri olmasina ragmen o kadar guzel bir hava vardi ki, disarida
bile paltomu cikarttim.. Ama her dukkan her tasit cayir cayir yaniyordu. Bunun
sonucu, sadece hastaliklara davetiyedir. Bogazim o sicak havada kurudu, su an
bogazim agriyor. Ve zaten ortamda bir virus, bakteri varsa sicak hava bunu
cogaltip, yaymaktan baska ne ise yarar? 'Psikolojik virusler' kanimiza islemis
anlayacaginiz :)))
Isin diger bir boyutuysa karbon salinimlari ve evlerimizi isitalim derken cevreye vermis oldugumuz zarar. Turkiye enerji acisindan malumunuz disariya bagli bir ulke ve enerjiyi bilincli kullanmaliyiz diye dusunuyorum. Bu dunyanin insanlarin tuketecegi ne kadar enerjisi var bilmiyorum.. Ama tek bildigim bu enerji uretimi isi, dunyanin omzuna agir geliyor ve sanki cevre kirliligi de dunyanin bize bir ufff demesi. Gozunuzun onunde canlaniyor mu? Yeryuzu, ustunde kara karbondioksit bulutlari, dunyanin cigeri olan ormanlarin her gun yok olmasi sonucu, dunyanin uretilen karbondiyoksite karsi oksijen uretememesi ve tipki yogun sigara icen biri gibi, dunyanin cigerlerinin tukenip, her off deyisinde enerjisinin zamanla azalmasi ve bir "off kara duman bulutunun" gokyuzunde belirmesi... off ki ne offf...
Aklinizda bulunsun: Evin sicakliginin 21 derecenin ustune cikmamasi cok onemli. Eger evinizin yalitimi vs. iyiyse bunu 17 dereceye kadar mumkunse dusurun.. Sicak hava burnu, genzi, ve bogazlari kuruttugu icin hastaliklara davetiye cikarir. Gece oda sicakliginin ise kesinlikle bir ya da iki derece daha az olmasi gerekir [bebekler icin 17 dereceden daha az degil]. Eger eviniz cok sicaksa, kesinlikle bir nemlendirme [humidifier] cihazi ile evin nemini %50-55'lerde tutulmali, ya da kaloriferin yanina su birakma yoluyla. Ama eger evde nem fazlasi, küf varsa da nem alici [dehumidifier] cihazlarin kullanilmasi gerekmekte. Küfün oldugu bir evde [duvarlariniz gece islak ve soguksa, demek ki binanizin insulasyonu iyi degildir ve evinizde muhtemelen küf vardir] ise, ev ici nem miktarinin %40'i asmamasi gerekir.
Bir nemlendirme cihazi alirken, cihazda bir nem olcerin ve zamanlayicinin olmasina dikkat edin derim.
Saglikla.. Nice umutlu yarinlara..
yazdıklarınıza hak vermekle bırlıkte usume meselesının bıldıgınız gıbı psıkolojık olması dısında hatırı sayılır dıger nedenlerı de oldugunu belırtmek ıstedım. Genetık faktor cok onemlı ve Alkolun de ınsanı soguk havalarda sıcak uttugu da bır gercek. buralarda ınsanlar gercekten kısın ortasında gobegı acık gezerken usumuyorlar bız olsak zature oluruz ;) ama dıger tum faktorların yanında bunun en onemlı nedenlerınden ıkısının genetık faktor ve Alkol kullanımı oldugunu dusunuyorum.
ReplyDeleteMerhabalar! Ben de sizinle benzer dusunuyordum eskiden ama farkli yerlerden cok fazla arkadasim, dostum olduktan sonra biraz fikirlerim degisti. Baska bir yerde soyle yazmistim konuyla ilgili:
Delete"Bir cocukluk dostum evinde kalorifer olan ailelerinin cocuklarinin hep hasta oldugunu soylerdi. O hic hasta olmazdi, ben hep hastaydim. Onlarin evi buz gibi olurdu, bizim sicacik. Baba tarafindan memleketimiz de ayni, yani ortak genleri tasiyoruz bu dostumla.
Iklimle pek de ilgisi oldugunu dusunmuyorum. Esim kis yasanmayan bir memleketten, ama biz Ingiltere'de yasarken, ingilizler bile donarken o sortla cikiyordu karli havada. Ve esim alkol kullanmiyor. Eskiden genetik faktor derdim, ama bu psikolojik virus cok aklima yatti artik genetik faktore de inanmiyorum pek. Buyuk irk degisimleri haric. Yani Afrikalilarla, Uzak dogulular kesinlikle farkli yapidalar ama Asya ve Avrupalilar pek farkli diil birbirlerinden.
Ben ne yapiyorum? Turkler soyle diyor, sen nasil hissediyorsan cocugu bir kat fazla giydir, ingilizler cocukla kendini ayni giydir diyor. Ben benim giydigimden bir kat az giydiriyorum. O zaten usurse, kendi bir cozum buluyor. Dun kuzenimdeydik. Benden oldukca yasli bayanlar vardi misafir, Delfina uyanir uyanmaz 'hemen ustune bir sey giydir, usutur' dediler, ben de o boyle alisik diyip bi sey yapmadim. Hepsinin bana nasil baktigini siz tahmin edin. Ilk baslarda Delfi'yi kendim gibi giydiriyordum, sonra baktim ki bu cocugun kan dolasim problemi yok, isisi iyi. Kendimden az giydiriyorum artik. Olay cocugu anlamaya calisip, vucut yapisini analiz etmekten geciyor bence."
Sevgili Delfina bloğumla hiç ilgilenemediğim için yazdığınız çinilerle ilgili yorumunuzu çokkkkk sonraları fark ettim kusuruma bakmayın..ben halk eğitim merkezindeki çini kursuna gidiyorum öğretmenimiz Zeren hanım güzel sanatlar fakültesi mezunu çok iyi bir öğretici ..yıllarca öğretim görevlisi olarak çalıştığım dan dolayı benim için öğreticiler çok önemli 3 yıldır gidiyorum..yıllarca devam edebilirim.....kursumuz karşıyaka halk merkezinde..sevgi ve dostlukla kalın...
ReplyDelete