My photo
a utopist, a green, a free soul, a liberal, a young (well let's say 'a new' rather than 'young') mother, a rebel, a thinker, a smiler, a wonderer, a note, a butterfly, a rainbow, a nymph, a kite, a wave, a breeze from the sea, a purple soul, a chocolate-addict, a lover...

Thursday, 2 August 2012

Sehirde bebekle ve bebek arabasiyla gezmek uzerine

Malum blogumun alt basligi 'Delfina'mla istanbul'u geziyorum'. Delfinam ve ben o cok kucuk bir bebekkenden beri istanbul'da vapur, otobus, deniz otobusu, taksi, tramvay, dolmus taksi, dolmus, tren yani her turlu ulasim aracini kullanarak gezdik.  Benim her daim favori ulasim araclarim vapurlar, tramvay ve yesil yani alcak otobuslerdir. Zorlandigim zamanlardaysa, soforlere ya da cevredekiler 'bir el atalim' demekten asla utanmadim, cekinmedim. Hem Turk halki hem turistler de her daim yardimciydilar.. Bazen halki da egitmen gerekebiliyor. Mesela tramvayda oturma yeri katlanabilen oturaklari kaldirip, Delfi'nin bebek arabasini oraya yerlestirip benim de yanina oturdugum cok olmustur [ o yuzden hep ilk durak olan Kabatas'tan binmeye ozen gosteririm]. Arada tramvaydakilerin gelip, bebegi alin biz oturalim dedikleri olmustur. Ben de oturagin yukarsindaki bebek arabasi isaretini gosterip, 'bakin burasi bebek arabalari icin, ben hem sizin hem kendi bebegimin saglikli yol gidebilmesi icin bu arabayi guvene almaya mecburum' diyerekten insanlari konuyla ilgili egitmem gerekmistir. Ya da otobuslerin ortasindaki bosluga yayilmis tiplere 'pardon buraya bebek arabasini koyup, bebegimi guvence altina almam gerekiyor' demisimdir. Taksileri ise hic sevmem. Bebegi cikar, bebek arabasini katla cok zahmetli gelir bana. Bir de tek basimaysam bebegi arabanin icine koyup, ben arabayi katlamam [bizim arabayi nasil katlayacaklarini soforler bilemiyor dogal olarak bu gorev bana dusuyor], cocugumun guvenligi acisindan tehlikeli geliyor. Evet paranoyakca olabilir, ama ya taksici bebegim arabadayken basar kacarsa gibilerinden paranoyakliklarim vardir benim. Neyse toplu ulasim hem cevreci bir cozum, hem de daha saglikli ve kolay benim acimdan.


Delfi vapurda, arkada kiz kulesi
Belki gezmek isteyen ama tuyolara da ihtiyaci olan anneler vardir diye, biz gezerken nelere dikkat ediyoruz konulu bir yazi yazayim dedim, iste onlar:

  • Evden cikmadan once alti kuru, ve karni tok olmasi lazim 
  • Eskiden arabasinda daha uzun soluklu oturuyordu ama buyudugunden beri  [ya da yurumeye basladigindan beri] bu imkansiz her yerde kendince gezinmek istiyor. Ama baslarda  dusmeleri onlemek ve deniz kiyisi gibi yerlerde kendini denize vs.  atmasini onlemek amacli kayis aldim. 
  • Onun istekleri ve onun beden dilini okumak cok onemli. Malum daha konusamiyor, ama kendini isaretlerle, cikardigi seslerle, yuz ifadesiyle anlatiyor. Mesela inmek istiyorsa, aninda indiriyorum. Su istiyorsa aninda geliyor. Bekletme yok.
  • Arabaya tekrar oturmak istedigimde onceleri 'karar verildi, istedigin  kadar agla donusu yok' dedim. Karardan donmemek cok onemli.  Ama daha sonra yani simdilerde cogunlukla her yerde her daim kurtaricim muz oluyor yanimda ya da su vs. ve once yiyecegi [ozellikle sevdigi bir yiyecegi] gosteriyorum, boylece onu bebek arabasina cekebiliyorum. Yanima aldiklarima gelince: tel / kasar peyniri ve tam bugday ekmek, muz, hurma, her turlu meyva [ama meyvalari biliyorsunuz kesince saglikli olmuyor, uzerinde tasima esnasinda bakteri filan cogaliyor, o yuzden butun sekilde meyvalar], tam bugdaydan yapilmis kucuk galetalar, kaju, haslanmis patates [bir kucuk tencereye 4-5 kucuk ya da orta boy patates, bir su bardagi su, ustune de biraz kaya tuzu atip, cok kisik ateste kaynatabilirsiniz, harika oluyor, Delfina buyuk bir zevkle yiyor. Aman dikkat bebeginiz bir yasin altindaysa malum tuz bebeklerin bobreklerine zararli oldugu icin konulmuyor], bulursam GDO'suz misir, evde hic birsey yoksa kir pidesi ve ayran. Bir sure hani hazir satilan sebze purelerinden almistim, kucuk kavanozda ve organik olanlarindan, ama belli bir sure sonra istemedi.  Ve bunun gibi seyler.. 
  • Bebek arabasina bagli sevdigi oyuncaklar [dis kasiyicilar vs] oluyor  mutlaka, boylece oyuncagi firlatmasini onlemis oldum. 
  • Otobuslerde farkettim ki ben ne kadar onun ustune dusersem [vakit gecsin diye sarkilar soyleyip, oyunlar oynatmaya calisirsam], o, o kadar  huysuzlasiyor, agliyor. Eskiden oturup sarkilar filan soylerdim. Artik  onu gormezden geliyorum. O da etrafini izliyor, baskalarina kur  yapiyor. 
  • O mutsuzluk belirttigi an, planlari degistiriyorum. Yani bulundugu  ortamda mutlu degilse aninda planlar degisiyor. 
  • Alisveris merkezlerine bebeklerle belki yilda bir-iki kez olur, ama  yogunlukla AVM'lere gidilmemesi gerektigini dusunuyorum. Zaten o tarz  yerlerde tutmak da cok zor. Ama mesela IKEA gezimiz sanki oyun parki  gibiydi, saatler harcadik oyuncak ve kafeteryasindaki oyuncaklar  kisminda. Ki sadece bir kez gittik IKEA'ya. 
  • Mizmizlandigi an, yiyecek bir sey veriyorum eline. Bu yontem esasinda  buyukler icin de gecerli. Kore'deki gunlerimde, bir hukumet gezisine  katilmistim. Bizi Kore'nin eski baskentine goturmuslerdi. Yolda trafik  vardi ve manzara harika olmasina ragmen aractan inemeyecegimiz bir noktaydi. Yetkililer hemen gidip  herkese dondurma aldirip, dagittilar. Ve biz trafikte mutlu mutlu  beklemistik ;) Yani agzini dolu tuttugun surece her zaman mutlu  bireyler edinebiliyorsun ;) he he 
  • Bebek arabamizda her daim kucuk bir topumuz var. Yine beklememiz gereken bir durum oldugunda, cimen buldugumuz her alanda cikarip top oynuyoruz. Bu ozellikle iskelede vapur beklerken cok ise yariyor. Ve eger onun bir yere dogru gitmesini istiyorsam ama benim ozgur kizim beni takip etmiyorsa, 'elim sende' deyip gitmesini istedigim yone dogru kosuyorum ;) Deli bir anneye malzeme cok ;)
  • Bir de gittigim yerleri -ozellikle tek basima goturuyorsam- uzun yollar  olarak secmiyorum. Ferah ve gerekirse istanbul sartlarinda 1 saat  icinde evde olabilecegim guzergahlari kullaniyorum. 
  • Surekli deli gibi konustugum da oluyor onu oyalamak adina. Mesela bir yerde beklememiz gerekiyorsa, ona cevremizdeki nesnelerin  ismini soyluyorum. Gokyuzune, yollara, martilara merhaba diyoruz,  mesela vapur iskelesinde beklerken, iskeleye yeni gelmis teyzelere,  abilere 'aa hos geldiniz' diyoruz vs vs.. 
  • Bir de tabii her daim en onemli bagimiz: emzirmek! Bakiyorum cok mu huysuz, basedemiyor muyum, o zaman direkt emme seansi basliyor. Her yerde de emzirdim: takside, vapurda, ucakta, otobuste, antik kentte, muzede, sarayda yani her yerde! Emmek bebegi hem sakinlestiriyor, hem huzura kavusturuyor. 


Bunlar simdilik aklima gelenler. Benim belimde ve boynumda sorun var,  o yuzden kizimi gezerken surekli kucagimda filan tasimam - bu bana cok koysa da -  imkansiz. Belki de o yuzden Delfi boyle gelisti. Her bebegin ve  annenin hikayesi ve ihtiyaclari farklidir. Bizim hikayemiz boyle. Hikayesi benzer annelere isik tutmasi dilegimle..
Sevgiler
Bol gezmeli gunler..
EsraR~~~ 

2 comments:

  1. Yazının üstünden epey vakit geçmiş ama valla maaşallah imrendim size..Ben Ankara'da eşim olmadan (etrafı yürüyerek gezmek hariç) toplu taşıma kullanılan hiç bir mesafeye bebeğimle çıkamadım. Hala da cesaret edebilir miyim bilmiyorum...

    ReplyDelete
  2. Yazının üstünden epey vakit geçmiş ama valla maaşallah imrendim size..Ben Ankara'da eşim olmadan (etrafı yürüyerek gezmek hariç) toplu taşıma kullanılan hiç bir mesafeye bebeğimle çıkamadım. Hala da cesaret edebilir miyim bilmiyorum...

    ReplyDelete

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...