Malum blogumun alt basligi 'Delfina'mla istanbul'u geziyorum'. Delfinam ve ben o cok kucuk bir bebekkenden beri istanbul'da vapur, otobus, deniz otobusu, taksi, tramvay, dolmus taksi, dolmus, tren yani her turlu ulasim aracini kullanarak gezdik. Benim her daim favori ulasim araclarim vapurlar, tramvay ve yesil yani alcak otobuslerdir. Zorlandigim zamanlardaysa, soforlere ya da cevredekiler 'bir el atalim' demekten asla utanmadim, cekinmedim. Hem Turk halki hem turistler de her daim yardimciydilar.. Bazen halki da egitmen gerekebiliyor. Mesela tramvayda oturma yeri katlanabilen oturaklari kaldirip, Delfi'nin bebek arabasini oraya yerlestirip benim de yanina oturdugum cok olmustur [ o yuzden hep ilk durak olan Kabatas'tan binmeye ozen gosteririm]. Arada tramvaydakilerin gelip, bebegi alin biz oturalim dedikleri olmustur. Ben de oturagin yukarsindaki bebek arabasi isaretini gosterip, 'bakin burasi bebek arabalari icin, ben hem sizin hem kendi bebegimin saglikli yol gidebilmesi icin bu arabayi guvene almaya mecburum' diyerekten insanlari konuyla ilgili egitmem gerekmistir. Ya da otobuslerin ortasindaki bosluga yayilmis tiplere 'pardon buraya bebek arabasini koyup, bebegimi guvence altina almam gerekiyor' demisimdir. Taksileri ise hic sevmem. Bebegi cikar, bebek arabasini katla cok zahmetli gelir bana. Bir de tek basimaysam bebegi arabanin icine koyup, ben arabayi katlamam [bizim arabayi nasil katlayacaklarini soforler bilemiyor dogal olarak bu gorev bana dusuyor], cocugumun guvenligi acisindan tehlikeli geliyor. Evet paranoyakca olabilir, ama ya taksici bebegim arabadayken basar kacarsa gibilerinden paranoyakliklarim vardir benim. Neyse toplu ulasim hem cevreci bir cozum, hem de daha saglikli ve kolay benim acimdan.
Belki gezmek isteyen ama tuyolara da ihtiyaci olan anneler vardir diye, biz gezerken nelere dikkat ediyoruz konulu bir yazi yazayim dedim, iste onlar:
Bunlar simdilik aklima gelenler. Benim belimde ve boynumda sorun var, o yuzden kizimi gezerken surekli kucagimda filan tasimam - bu bana cok koysa da - imkansiz. Belki de o yuzden Delfi boyle gelisti. Her bebegin ve annenin hikayesi ve ihtiyaclari farklidir. Bizim hikayemiz boyle. Hikayesi benzer annelere isik tutmasi dilegimle..
Sevgiler
Bol gezmeli gunler..
EsraR~~~
Delfi vapurda, arkada kiz kulesi |
- Evden cikmadan once alti kuru, ve karni tok olmasi lazim
- Eskiden arabasinda daha uzun soluklu oturuyordu ama buyudugunden beri [ya da yurumeye basladigindan beri] bu imkansiz her yerde kendince gezinmek istiyor. Ama baslarda dusmeleri onlemek ve deniz kiyisi gibi yerlerde kendini denize vs. atmasini onlemek amacli kayis aldim.
- Onun istekleri ve onun beden dilini okumak cok onemli. Malum daha konusamiyor, ama kendini isaretlerle, cikardigi seslerle, yuz ifadesiyle anlatiyor. Mesela inmek istiyorsa, aninda indiriyorum. Su istiyorsa aninda geliyor. Bekletme yok.
- Arabaya tekrar oturmak istedigimde onceleri 'karar verildi, istedigin kadar agla donusu yok' dedim. Karardan donmemek cok onemli. Ama daha sonra yani simdilerde cogunlukla her yerde her daim kurtaricim muz oluyor yanimda ya da su vs. ve once yiyecegi [ozellikle sevdigi bir yiyecegi] gosteriyorum, boylece onu bebek arabasina cekebiliyorum. Yanima aldiklarima gelince: tel / kasar peyniri ve tam bugday ekmek, muz, hurma, her turlu meyva [ama meyvalari biliyorsunuz kesince saglikli olmuyor, uzerinde tasima esnasinda bakteri filan cogaliyor, o yuzden butun sekilde meyvalar], tam bugdaydan yapilmis kucuk galetalar, kaju, haslanmis patates [bir kucuk tencereye 4-5 kucuk ya da orta boy patates, bir su bardagi su, ustune de biraz kaya tuzu atip, cok kisik ateste kaynatabilirsiniz, harika oluyor, Delfina buyuk bir zevkle yiyor. Aman dikkat bebeginiz bir yasin altindaysa malum tuz bebeklerin bobreklerine zararli oldugu icin konulmuyor], bulursam GDO'suz misir, evde hic birsey yoksa kir pidesi ve ayran. Bir sure hani hazir satilan sebze purelerinden almistim, kucuk kavanozda ve organik olanlarindan, ama belli bir sure sonra istemedi. Ve bunun gibi seyler..
- Bebek arabasina bagli sevdigi oyuncaklar [dis kasiyicilar vs] oluyor mutlaka, boylece oyuncagi firlatmasini onlemis oldum.
- Otobuslerde farkettim ki ben ne kadar onun ustune dusersem [vakit gecsin diye sarkilar soyleyip, oyunlar oynatmaya calisirsam], o, o kadar huysuzlasiyor, agliyor. Eskiden oturup sarkilar filan soylerdim. Artik onu gormezden geliyorum. O da etrafini izliyor, baskalarina kur yapiyor.
- O mutsuzluk belirttigi an, planlari degistiriyorum. Yani bulundugu ortamda mutlu degilse aninda planlar degisiyor.
- Alisveris merkezlerine bebeklerle belki yilda bir-iki kez olur, ama yogunlukla AVM'lere gidilmemesi gerektigini dusunuyorum. Zaten o tarz yerlerde tutmak da cok zor. Ama mesela IKEA gezimiz sanki oyun parki gibiydi, saatler harcadik oyuncak ve kafeteryasindaki oyuncaklar kisminda. Ki sadece bir kez gittik IKEA'ya.
- Mizmizlandigi an, yiyecek bir sey veriyorum eline. Bu yontem esasinda buyukler icin de gecerli. Kore'deki gunlerimde, bir hukumet gezisine katilmistim. Bizi Kore'nin eski baskentine goturmuslerdi. Yolda trafik vardi ve manzara harika olmasina ragmen aractan inemeyecegimiz bir noktaydi. Yetkililer hemen gidip herkese dondurma aldirip, dagittilar. Ve biz trafikte mutlu mutlu beklemistik ;) Yani agzini dolu tuttugun surece her zaman mutlu bireyler edinebiliyorsun ;) he he
- Bebek arabamizda her daim kucuk bir topumuz var. Yine beklememiz gereken bir durum oldugunda, cimen buldugumuz her alanda cikarip top oynuyoruz. Bu ozellikle iskelede vapur beklerken cok ise yariyor. Ve eger onun bir yere dogru gitmesini istiyorsam ama benim ozgur kizim beni takip etmiyorsa, 'elim sende' deyip gitmesini istedigim yone dogru kosuyorum ;) Deli bir anneye malzeme cok ;)
- Bir de gittigim yerleri -ozellikle tek basima goturuyorsam- uzun yollar olarak secmiyorum. Ferah ve gerekirse istanbul sartlarinda 1 saat icinde evde olabilecegim guzergahlari kullaniyorum.
- Surekli deli gibi konustugum da oluyor onu oyalamak adina. Mesela bir yerde beklememiz gerekiyorsa, ona cevremizdeki nesnelerin ismini soyluyorum. Gokyuzune, yollara, martilara merhaba diyoruz, mesela vapur iskelesinde beklerken, iskeleye yeni gelmis teyzelere, abilere 'aa hos geldiniz' diyoruz vs vs..
- Bir de tabii her daim en onemli bagimiz: emzirmek! Bakiyorum cok mu huysuz, basedemiyor muyum, o zaman direkt emme seansi basliyor. Her yerde de emzirdim: takside, vapurda, ucakta, otobuste, antik kentte, muzede, sarayda yani her yerde! Emmek bebegi hem sakinlestiriyor, hem huzura kavusturuyor.
Bunlar simdilik aklima gelenler. Benim belimde ve boynumda sorun var, o yuzden kizimi gezerken surekli kucagimda filan tasimam - bu bana cok koysa da - imkansiz. Belki de o yuzden Delfi boyle gelisti. Her bebegin ve annenin hikayesi ve ihtiyaclari farklidir. Bizim hikayemiz boyle. Hikayesi benzer annelere isik tutmasi dilegimle..
Sevgiler
Bol gezmeli gunler..
EsraR~~~
Yazının üstünden epey vakit geçmiş ama valla maaşallah imrendim size..Ben Ankara'da eşim olmadan (etrafı yürüyerek gezmek hariç) toplu taşıma kullanılan hiç bir mesafeye bebeğimle çıkamadım. Hala da cesaret edebilir miyim bilmiyorum...
ReplyDeleteYazının üstünden epey vakit geçmiş ama valla maaşallah imrendim size..Ben Ankara'da eşim olmadan (etrafı yürüyerek gezmek hariç) toplu taşıma kullanılan hiç bir mesafeye bebeğimle çıkamadım. Hala da cesaret edebilir miyim bilmiyorum...
ReplyDelete