My photo
a utopist, a green, a free soul, a liberal, a young (well let's say 'a new' rather than 'young') mother, a rebel, a thinker, a smiler, a wonderer, a note, a butterfly, a rainbow, a nymph, a kite, a wave, a breeze from the sea, a purple soul, a chocolate-addict, a lover...

Saturday, 31 December 2011

Yeni yil ve mucizeler...














Delfina'mla istanbul Maceralarim, ulke, yarim kure ve kita degistirdi.
Yeni yila 1 saatten az sure var ve Delfina 1 saat sonra 1 yil, 1 ay, 1 hafta, 1 gununu doldurmus olacak :)
Bebegimle bugun itibariyle yollar, okyanuslar ve kitalar asip, Yeni Zelanda'ya geldik...
Yeni yil mucizeler zamanidir..
Umarim hayatimizda hep guzel mucizeler olur, sevgi dolu, saglikla, mutlulukla ve huzurla...
Hep buyuk seyler isteriz yeni yilda: ask, is, para vs...
Ama hayatta kucuk ve mutlu seyler de var: kucuk mucizeler var...
Bir bebegin kahkahasi, sevdigin birinin sana kek yapmasi, 'iyi ki varsin' denmesi gibi... Bu tarz 'an'lar veya mucizeler insanin varligina daha cok varlik katabilir esasinda...
Yasam bir nefes...
Nefesi herkes aliyor ama nefesi ne kadar kaliteli aldigimiz cok onemli [bunu bir yerde duydum ama nerde? 'plagirism'e girmez umarim dedigim :)]
Astim hastasi olarak nefesin ne kadar onemli oldugunu cok iyi bilen biriyim...
Nice rahatca ve huzurla, evrenle butunlesmis olarak alinmis nefeslere...

Gerisi burda...

Saturday, 17 December 2011

Kizimla bir ilk daha: Aşure !!!

Ben her turlu kulturu, adeti, inanci cok severim. Kulturleri calismayi ve kulturler araciligiyla 'insanoglu'nu anlamaya calisirim. Bizim evde dini bayramlardan resmi bayramlara, St. Patrick gununden yortuya, Gündönümü'nden Budha'nin dogum gunune kadar herseyi kutlariz. Amac, eglenmek! Birbirini anlamak! Empati vs. vs..
Ilk yaptigim asure sevgi dagitsin herkese..
Paylasmanin, karsiliksiz vermenin en guzel kutlamalarindan biri olan aşureyi yapmaya karar verdim ben de bu sene. Duyduguma gore Alevilerde aşureyi kiz cocugu olanlar yaparmis ozellikle. Yani tam benlik :) Herhalde sembolik olarak bereketli ve dogurgan olsun vs. diye. 
Umarim benim kizimda gittigi her yere umut cicekleri actirir, sevgiyi, karsilikli anlayisi goturur..
Hani derler ya Nuh'un gemisinde 40 farkli malzeme girmis aşurenin icine diye. Ama saydim saydim annelerimizin yaptigi asurenin icinde hic de oyle 40 malzeme filan yok, hatta 20 tane bile yok :(
Ben de Esraca Nuh'un bile koymadigi malzemeleri koydugumu dusunuyorum. 
Mesela farkli ya da biraz farkli olarak neler mi var?
Rezene: Bunu dedigimde ablam ve annem 'olur mu hic rezene' dediler. Ben de ne guzel fasulyenin gazini alir dedim :) He he he
Belki baskalari da koyuyordur ama benim tariflere ekstra eklediklerim: börülce, bulgur, yulaf, kirmizi mercimek, zencefil, havlucan, safran, kusburnu, hünnap, sahlep, kahve, kakao, sakız [has mi has Sakız adasindan kendim getirdim], hurma aklimda kalanlar. Esasinda lavanta da ekleyecektim ama lavantami nereye koymusum bulamadim.
Annesütü eklemek de aklimdan gecmedi degil ama vazcaydim stril olmaz diye, he he :) Hos, ingiltere'de satilan anne sütlü dondurmayi nasil strelize ediyorlar yaw?
Neyse tadi simdilik guzel, dinlendirmeye biraktim. Bakalim yorumlar nasil olacak :)
Bugun ben aşureyi ilk kez yaptim hayatimda, ve cok eglendim. Cok zevkli yapmasi :)
Ablam da bugun izmir'de aşure yapiyormus. Annem icin ne kadar guzel bir duygu olsa gerek, iki kizi buyumus de asure yapmis :) Bakalim benim kizim aşure yapacak mi? Annesine soracak mi annecim nasil yapilir diye. Aşure benim icin buyumus olmayi gosteriyor. Yani puding gibicocuklugu degil, 'annenin' yaptigi bir tatliyi yapmak, guzel bir gelenegi devam ettirmeyi, buyumus olmayi simgeliyor...


Aşuremin tarifine yogun istek uzerine gelince [bir buyuk tencere icin]:
*Aşure yapmak gönül ve sevgi işi. Sevginizi ve pozitif enerjinizi eklemeyi unutmamak en püf noktası bence. 

* Ben asure yapma surecini kisaltmak icin gidip Fissler marka  düdüklü tencere aldim, ve memnun kaldim. Tavsiye ederim. 
Birinci safha:

  • 250gr aşurelik bugday
  • 1 su bardagi nohut
  • 1 su bardagi fasulye
  • 1 avuç börülce

* Yukarıdaki malzemeleri düdüklü tencerede düdüklünüzün kullanma kılavuzundaki pişirme süresine uygun bir şekilde pişiriyorsunuz. Yalnız buğdayı daha uzun süre bırakmakta fayda var. 
* Hepsi ayri ayri pisirilmeli ama isterseniz börülce ve fasulyeyi birlikte pisirebilirsiniz.
* Nohut ve fasulyenin sari suyu gaz yapmasini onlemek icin mutlaka dokulmeli.


ikinci safha:

  • Portakal kabuklari
  • 9 kuru kayisi
  • 5-6 hurma
  • 1 avuc kuru uzum
  • Yarim kuru incirden az incir

* Hepsi küçük küçük kesilir, geceden suya yatirilir.
* Bir tencereye hepsi konulur, biraz daha su ilave edilip kaynayincaya kadar pisirilir. Ben pismeden once icine küçük küçük dogranmis az miktar kabuksuz elma, bir cay kasigindan az rezene, sakiz attim. Sonradan aklima geldi Nuh'un 40 malzemesini toparlamak adina pekala bir tahta cay kasigi bal da konulabilirdi. 


Ucuncu safha:
Bir cezvenin icine

  • Bir kucuk parca zencefil
  • 12-14 tane karanfil
  • 1 tane kusburnu
  • 1 tane hünnap
  • Bir kucuk parca havlucan
  • 1 cubuk tarcin
  • 1 fiske sahlep
  • 1 fiske safran
  • 1 fiskeden daha az kakao
  • 1 fiskeden daha az kahve

koyup ustune sicak su dokup [esasinda sicak suyun icine bunlari atmak gerekiyor ama tembellik, napayim :)], bir tasim kaynatmaniz gerekiyor.
Dorduncu safha: Asure tenceresini alip icine 
  • 1 su bardagi pirinc
  • 1 tutam kirmizi mercimek
  • 1 tutam bulgur 
  • Biraz yulaf

atip ustu bol su basar suda hasliyorsunuz. Pirinc lapa gibi olmali, ama bol suyla. Sonra sirasiyla bugday, nohut, fasulye, borulce, kuru meyve karisimi, ucuncu safhadaki cezvenin icindeki karisimi suzup suyunu tencerenin icine koyuyorsunuz. Herkes asureyi annesinin yaptigi gibi sever cunku asure esasinda bir annelik tatlisidir, anne olma tatlisidir. O yuzden normaldeanneniz sulu yapiyorsa sulu, yok koyu yapiyorsa koyu oluncaya kadar karistirin.
*Bu islemler olurken tahta kasigi tencereye degdirmemek cok onemli. Annem der ki kasik girdigi andan itibaren karistirman lazim durmaksizin. İşin sırlarından biri buymuş!
*Bir cay bardagi kadar da süt ilave edebilirsiniz sekerden once.
*Şeker koydugunuz anda asure yine sulanmaya basliyor. Şeker bu olculere gore giderseniz takriben yarim kiloyu buluyor, ama sekeri eklerken arada bir istediginiz tada ulasmis mi temiz bir kasik alarak tadip durun. Bu arada iz miktar tuz atmak da adettendir, ben bir de biraz vanilya [yarim paket]  attim, şekeri atarken. 
Ben kaynamaya basladigi ve koyuldugu an altini kapatip demlenmeye biraktim. Dedigim gibi siz daha sulu seviyorsaniz bol suyla pisirin derim.
Besinci safha:  süsleme sanatı

  • Ceviz
  • Fistik
  • Findik
  • Susam
  • Nar
  • Toz tarcin
  • Hindistan cevizi
  • Kuru dut [esasinda icine kaynatilip konulan kuru meyve safhasinda konulabilirdi ama evde yoktu o sirada]

Ve daha hayal gucunuzun istedigi her sey :)
Sanirim 40 malzeme oldu da 40'i gecti bile. Iste size EsraR'ca yapilmis, 40 malzemeli, cok eglenceli bir asure tarifi :)


Kizimin hayatima girmesiyle bir ilk daha gerceklesti: asure... Kizima henuz sekerli gida vermedigim icin o yiyemeyecek ama annesinin sütünden vitaminleri ona gelecek :)
Nice paylasmanin, bereketin oldugu aşure gunlerine...



Gerisi burda...

Salıncak!

Delfi ilk kez salincakta
Biz bunu neden daha once denememisiz bilemiyorum ama Delfina ilk kez park salincagina daha bu hafta bindi! Belki de hazir oldugunu hissetmemisimdir. Nitekim Delfina'yi diger Turk bebeklerin aksine biz sallayarak uyutmadik, belki de bundandir. Eminim diger cocuklardan daha tedirgin ve heyecan duyuyor sallanma konusunda. Cunku bu alisik olmadigi bir sey :) Guzel kizim cok hizli buyuyor. Artik 'kulagin nerde' dedigimizde gosteriyor ama burnun nerde dedigimde sanki biliyormus ama 'anne daha vakti gelmedi' der gibi bakiyor :) Kizilderili ol dedigimde, avucunu agzina goturerek ve elini agzina kapayip cekerek 'aa aa aa' diyor :) Konusmaya daha egilimli, sanki dili bir cozuluverse durmaksizin konusacak :) Benim tatli bebegim, ilk salincagina Ortakoy sahilindeki parkta bindin, ne cabuk da buyuyuveriyorsun.. Daha dun ayni parki sana 11 haftalik hamileyken ingiltere'den gelip ziyaret etmistim ve salincaklarin arkasindaki telefon kulubesinden Alaska'da olan babanla telefonda konusmustuk. Zaman bazen hizli gecmekle cok acimasiz bazen de cok merhametli..
Hayat salincak gibi, gel-git'lerden olusuyor, cogunlukla ayni seyi yaparak zaman geciriyoruz, ama onemli olan her gidip gelmede heyecan duyabilmek!
Umarim hayata salincaktan dusmemek icin tutundugun gibi sımsıkı tutunursun, ve her saniyesinden zevk alirsin, benim tatli ugurbocegim...




Gerisi burda...

Hayat suyu: anne sütü


Bu aralar bir yasini gecen guzel kizimi hala emzirdigimi gorenler ya da duyanlar, tepki veriyor. Neymis? Yetermis, bir yasindan sonra süt yaramazmis! Bak gari!
Topkapi Sarayi'nda emzirirken :)
Bu konudaki dusuncelerime gelince, tıp surekli degisiyor, arastirmalar surekli degisiyor [yok emzirin, yok emzirmeyin mama verin, yok bir yil yeter, sonrasi ise yaramaz vs vs vs]. Bu tarz ticaret kokan [bebek mamalarinin verdigi paralarla yapilan] arastirmalarin guvenilirligine de inanmiyorum. Benim icin bu konuda gecerli olan tek sey şu: hayat/yaşam olagaustu bir döngü ve varlık. Eger bir bebegin dogmasiyla annenin memelerinden beyaz bir sivi geliyorsa ve gelmeye devam ediyorsa o anne-bebek icin hayatidir, varliklarinin en dogal seyidir. Kim ne derse desin umrumda degil. Eger o süt 9 yil gelirse ve bebegim iç güdüsel olarak emmeye devam etmek isterse veririm, baska bir sorun olmadigi takdirde. Nitekim emzirmede yas sinirlamasi her kulturde yok, bakiniz CengizHan yetistiren Mogol kulturu icin 9 yasina kadar bile emzirmek cok dogal, herkes anneler emzirsin diye yolda anneleri destekliyor, cesaretlendiriyor.  Her canlinin kendi dogasi var, ve icinde bulundugum kulturun beni etkilemesine izin vermiyecegim.

Her yerde her ortamda emzirdim: yolda, parkta, dolmusta, takside, otobuste, tramvayda, ucakta, kafede, evde, sarayda, antik sehirde, denizde, akliniza gelebilecek her yerde ve Allahtan bir mani gelmezse de emzirmeye devam edecegim yeter ki kizim saglikli ve mutlu bir birey olsun.. 

Her seyin en dogali olan sevgiyle,
Esra
Gerisi burda...

Thursday, 8 December 2011

magical tray and Delfi's future job

Delfi with her cuzzies celebrating her teeth :)
Delfi partying
Turks love to celebrate anything! We just need a reason and it always proceeds with a ceremony. There are so many traditions / celebrations regarding babies. One of them is to celebrate a baby's new tooth. After your baby's first tooth arrives, the person who found the new tooth needs to buy from head to toe new clothes. And guests are invited, a special wheat dish is cooked, guests dance and have a fun. And then a tray is prepared. Various items, which represent different occupations, are put on the tray. And you hold your baby and s/he needs to pick up one of the items there. Whatever the baby chooses, Turks believe - for the fun of it - that the baby's future profession will be related to the item s/he picks.

Magical tray that sorts your future profession
Yummy cakes that Aunty Emel baked
for Delfi
Miss Delfina Ada had her first teeth (she always receives her teeth in pairs at the same time) when she was six months old. I thought we should have her tooth ceremony in Izmir where my family and relatives live. So I kept on delaying it and last time I was in Izmir, I finally managed to organise the ceremony but along with her birthday party. A nice cake, lots of cookies and savouries were cooked. On the tray, I put a mouse [representing her father's occupation],  a whisk [in case she wants to be a chef], a calculator [to calculate her wealth as a rich business woman], a book [about Einstein's relativity! in case she wants to be a teacher / academic / scientist etc.], a Quran [in case she becomes a theologian as her grandmother desires for all of her grandkids, even tough this wish never comes through], scissors [representing surgeons, tailors], a golden bracelet [in case she becomes a goldsmith or a princess with lots of jewellery], a flute, and a painting brush. Actually I intended to put a pen on the tray but in a rush I must have forgotten about it. Well, my gorgeous girl picked up the flute and then the painting brush. I don't know whether or not she will be an artist, but I love her. She decided to come to this world when I was working at Birmingham Conservatoire and when I was 8 months pregnant to her, I started to learn how to make Turkish tiles. I don't know if her preferences from the tray are related to what I did during my pregnancy [of course not! :) ] or if she will really be an artist or not. I don't care I just like the poetry in the whole thing :) 
I love my daughter and I know that whatever she does, she will do it right and she is a wonderful daughter who sprinkles her light which makes people happy. Everyone comments on her sociability and her positive energy that makes everyone smile for no reason. 
Delfi right after she picked up her flute







Gerisi burda...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...